.: Günün Ayeti :. .: Günün Hadis-i Şerf-i :. .: Günün Sözü :.
     

.: DUYURULAR :.


.: Crome Tarayıcının Flatcast Radyoları Desteklemediğinden Dolayı Explorerden Dinleyebilirsiniz:.

Lütfen Canlı Yayın Resmine Tıklayınız

.: KURALLAR :.


.: Lütfen Okuduğumuz Yazılara
Yorum Yapalım Tavsiye Edelim
Dostlarımızın Arkadaşlarımızın
Okumalarını Sağlayalım:.


DOST YURDU RADYO      BURAYA TIKLAYIP YENİ BİR SAYFA AÇABİLİRSİNİZ
Sitemiz En Güzel Crome Tarayıcıda Görünmektedir
             

Kuranı Kerim



https://kuran.diyanet.gov.tr/mushaf
Kur’an-ı Kerîm, Hz. Muhammed aleyhisselâmın yirmi iki yıldan fazla süren (610-632) peygamberliği zarfında aldığı vahiyleri ihtiva etmektedir. Hz. Muhammed’in (a.s.) peygamberliğinin ilk dönemlerinden beri Kur’an, müslümanlar tarafından, yalnızca ilâhî kelâmın yaşanan tarihe bir müdahalesi olarak değil, aynı zamanda bir ibadet ve tilâvet kitabı olarak telakki edildiği için, inen âyet ve sûreler Hz. Peygamber’in gözetimi altında büyük bir titizlikle kayda geçirilerek geniş kitlelere intikal ettirilmiş ve sürekli okunmuştur. Hatta ilk müslümanlar arasında, gelen vahiyleri gücü nisbetinde ezberleyenlerin yanı sıra, kendisi için özel mushaf yazan sahâbîlerin de bulunduğunu biliyoruz.

I. Halife Hz. Ebû Bekir döneminde vuku bulan Yemâme savaşında Kur’an’ın nüzûlüne tanık olmuş çok sayıda hâfız sahâbînin şehid düşmesi üzerine, 633 yılında, Hz. Peygamber’in vahiy kâtiplerinden hâfız sahâbî Zeyd b. Sâbit’e, Hz. Peygamber’in yazdırdığı Kur’an metinlerini, diğer hâfız sahâbîlerin şahitliğine de başvurarak bir mushaf haline getirme görevi verilmiştir. Zeyd b. Sâbit, sahâbîlerle istişare ederek yaptığı titiz bir çalışma sonunda muhtelif malzemelere yazılmış olan Kur’an metinlerini mushaf haline getirmiştir. Kur’an metni tertip edilirken âyetlerin iniş sıraları veya konu bütünlüğü esas alınmamış, baştan beri Hz. Peygamber tarafından öğretilen tilâvet sırasına riayet edilmiştir.

Fütuhat faaliyetinin sınır tanımadığı III. Halife Hz. Osman döneminde, İslâm coğrafyasının genişlemesi dolayısıyla farklı bölgelerde Kur’an âyetlerinin farklı şekillerde okunması, özellikle ilk müslümanlarla İslâm’a yeni girenler arasında ihtilâflara sebep olmuştur. Kısmen henüz sessiz harfleri birbirinden ayıran noktaların ve sesli harfleri gösteren harekelerin bulunmadığı Arap yazısının o günkü yetersizliğinden, kısmen de mahallî lehçe farklılıklarından kaynaklanan bu kıraat ihtilâfı, esasen Hz. Peygamber’in izin verdiği doğal bir durum olmasına rağmen, o günkü siyasî irade, muhtemel karışıklıkları gidermek amacıyla kıraat farklılıklarını en aza indirecek bir çalışma yapmayı öngörmüştür. Yine Zeyd b. Sâbit’in başkanlığını yaptığı bir komisyon, birkaç yıl süren çalışması sonucunda, biri hilâfet merkezinde kalmak, diğerleri farklı bölgelere gönderilmek üzere, Hz. Ebû Bekir döneminde toplanan Mushaf’a istinaden muayyen sayıda resmî mushaflar hazırlamıştır. Bugün elimizde bulunan mushaflar işte bu mushafa dayanmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlama biçimi: Anonim Olarak Seçiniz
Güvenlik Kodunu Her İki Cümleyi Yanyana Yazınız
Dost Yurdu Radyo