.: Günün Ayeti :. .: Günün Hadis-i Şerf-i :. .: Günün Sözü :.
     
Şu An Yayında: Yükleniyor...
Winamp, iTunes Windows Media Player Real Player QuickTime Stream Proxy
Dost Yurdu Radyo,İslami Radyo,dini radyo,ilahiler,ezgiler,sohbetler,canlı radyo, dini radyo, dursun ali erzincanlı, abdurrahman önül,eşref ziya,en güzel ilahiler, ezgiler, ilahi dinle, islam, islam radyoları, islami radyo, marşlar, online ilahi dinle, radyo, radyo islam, şiirler, ,canlı radyo, dini radyo, dursun ali erzincanlı, en güzel ilahiler, ezgiler, ilahi dinle, islam, islam radyoları, islami radyo, marşlar, online ilahi dinle, radyo, radyo islam, şiirler, ümmetin sesi,,Dini Radyolar,Radyo Dinle, Canlı Radyo, İlahi Nefesler, İlahiler, İlahi,En güzel ilahilerin yer aldığı çalma listemizden müzikli ve müziksiz ilahi dinleyebilirsiniz,ilahi Radyo Canlı Dinle, güncel yayını ,bedava mobil ilahi Radyo, Kesintisiz Dinle ,online ilahiRadyo internetten dinleme ,müzik , sitene ekle, Türk radyolarının en çok dinlenen ilahileri bu listelerde,Farklı isimlerden ilahiler,Meydân-ı Aşk,Ateş-i Aşk,Aldanma Dünya Varına,Taştı Rahmet Deryası,Tasavvuf Müziği,Allah Diyelim Daim,İlahilerden Seçmeler,7/24 Dinle .

.: DUYURULAR :.


.: Flatcast Radyoları Kapatılmıştır Yeni Sistem Chat Sayfamıza Canlı Yayına Tıklayıp Girebilirsiniz:. Lütfen Canlı Yayın Resmine Tıklayınız

.: KURALLAR :.


.: Lütfen Okuduğumuz Yazılara
Yorum Yapalım Tavsiye Edelim
Dostlarımızın Arkadaşlarımızın
Okumalarını Sağlayalım:.


DOST YURDU RADYO      BURAYA TIKLAYIP YENİ BİR SAYFA AÇABİLİRSİNİZ
Sitemiz En Güzel Crome Tarayıcıda Görünmektedir
             
İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)
2013 yılında yayın hayatına giren sitemizde şu ilkeleri benimsedik:

1. Gâyemiz Allah rızası ve Yüce İslam dinine elimizden geldiğince hizmettir.
2. Hedef kitlemiz öncelikle çocuklar, tüm Müslüman kardeşlerimiz ve diğer insanlardır.
3. Dini oyunlar, ilahiler ve çeşitli etkinliklerle din derslerinin daha eğlenceli ve verimli geçmesi bir diğer hedefimizdir.
4. Sitemizdeki tüm içeriklere herkesin ücretsiz ve üyeliksiz ulaşması amaçlanmıştır.
5. Blogger üzerinden yayın yapan sitemiz asla reklama yer vermemeyi birinci yöntem olarak seçmiştir.
6. Kullandığımız tüm İslami bilgilerin sahih İslam kaynaklarına dayanmasına azami özen gösterilmektedir.
7. Sitede bulunan içeriklerde kullanıcılar tarafından sahih dini bilgilere ve insan haklarına aykırı görülen içerikler hemen silinecektir.
8. En büyük sermayemiz ve tek gelirimiz siz değerli dostların bir hayır duasıdır.
Hadis-i şerifte: "Kim ümmetime dini işlerine dair kırk hadis hıfzediverirse, Allah Teâlâ onu alimler zümresinde haşreder.... Ben de kıyamet gününde ona şahid ve şefaatçi olurum" buyurulmuştur. 1- Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz. (Buhârî, İ lm, 12; Müslim, Cihâd, 6.) 2- İslâm, güzel ahlâktır. (Kenzü'l-Ummâl, 3/17, HadisNo: 5225) 3- İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez. (Müslim, Fedâil, 66; Tirmizî, Birr, 16) 4- Nerede olursan ol Allah'a karşı gelmekten sakın; yaptığın kötülüğün arkasından bir iyilik yap ki bu onu yok etsin. İnsanlara karşı güzel ahlakın gereğine göre davran. (Tirmizî, Birr, 55) 5- Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir. (Tirmizî, İlm, 14.) 6- Mümin, bir delikten iki defa sokulmaz. (Mümin, iki defa aynı yanılgıya düşmez) (Buhârî, Edeb, 83; Müslim, Zühd, 63.) 7- Allah, sizden birinizin yaptığı işi, ameli ve görevi sağlam ve iyi yapmasından hoşnut olur. (Taberânî, el-Mu'cemü'l-Evsat, 1/275; Beyhakî,.) 8- İman, yetmiş küsur derecedir. En üstünü “Lâ ilâhe illallah (Allah'tan başka ilah yoktur)” sözüdür, en düşük derecesi de rahatsız edici bir şeyi yoldan kaldırmaktır. Haya da imandandır. (Buhârî, Îmân, 3; Müslim, Îmân, 57, 58). 9- Müslüman, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir. (Tirmizî, Îmân, 12; Nesâî, Îmân, 8.) 10- (Mümin) kardeşinle münakaşa etme, onun hoşuna gitmeyecek şakalar yapma ve ona yerine getirmeyeceğin bir söz verme. (Tirmizî, Birr, 58.) 11- İnsanların Peygamberlerden öğrenegeldikleri sözlerden biri de: “Utanmadıktan sonra dilediğini yap!” sözüdür. (Buhârî, Enbiyâ, 54; EbuDâvûd, Edeb, 6. ) 12- (Allah Rasûlü) “Din nasihattır/samimiyettir” buyurdu. “Kime Yâ Rasûlallah?” diye sorduk. O da; “Allah'a, Kitabına, Peygamberine, Müslümanların yöneticilerine ve bütün müslümanlara” diye cevap verdi. (Müslim, İ mân, 95 ) 13- Kim kötü ve çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse, kalben karşı koysun. Bu da imanın en zayıf derecesidir. (Müslim, Îmân, 78; Ebû Dâvûd, Salât, 248.) 14- İki göz vardır ki, cehennem ateşi onlara dokunmaz: Allah korkusundan ağlayan göz, bir de gecesini Allah yolunda, nöbet tutarak geçiren göz. (Tirmizî , Fedâilü'l-Cihâd, 12.) 15- Zarar vermek ve zarara zararla karşılık vermek yoktur. (İbn Mâce, Ahkâm, 17; Muvatta', Akdıye, 31.) 16- Hiçbiriniz kendisi için istediğini (mü'min) kardeşi için istemedikçe (gerçek) iman etmiş olamaz. (Buhârî, Îmân, 7; Müslim, Îmân, 71.) 17- Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez. Kim, (mümin) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir müslümanı(n kusurunu) örterse, Allah da Kıyamet günü onu(n kusurunu) örter. (Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58.) 18- İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de (gerçek anlamda) iman etmiş olamazsınız. (Müslim, Îmân, 93; Tirmizî, Sıfâtu'l-Kıyâme, 56.) 19- İşçiye ücretini, (alnının) teri kurumadan veriniz. (İbn Mâce, Ruhûn, 4 .) 20- Rabbinize karşı gelmekten sakının, beş vakit namazınızı kılın, Ramazan orucunuzu tutun, mallarınızın zekatını verin, yöneticilerinize itaat edin. (Böylelikle) Rabbinizin cennetine girersiniz. (Tirmizî, Cum'a, 80.) 21- Hiç şüphe yok ki doğruluk iyiliğe götürür. İyilik de cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğru sözlü) diye yazılır. Yalancılık kötüye götürür. Kötülük de cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye söyleye Allah katında kezzâb (çok yalancı) diye yazılır. (Buhârî, Edeb, 69; Müslim, Birr, 103, 104.) 22- ( Mümin) kardeşine tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır. (Tirmizî, Birr, 36.) 23- Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar. (Müslim, Birr, 33; ‹bn Mâce, Zühd, 9; Ahmed b. Hanbel, 2/285, 539.) 24- Allah'ın rızası, anne ve babanın rızasındadır. Allah'ın öfkesi de anne babanın öfkesindedir. (Tirmizî, Birr, 3.) 25- Üç dua vardır ki, bunlar şüphesiz kabul edilir: Mazlumun duası, misafirin duası ve babanın evladına duası. (İbn Mâce, Dua, 11.) 26- Hiçbir baba, çocuğuna, güzel terbiyeden daha üstün bir hediye veremez. (Tirmizî, Birr, 33.) 27- Peygamberimiz işaret parmağı ve orta parmağıyla işaret ederek: “ Gerek kendisine ve gerekse başkasına ait herhangi bir yetimi görüp gözetmeyi üzerine alan kimse ile ben, cennette işte böyle yanyanayız” buyurmuştur. (Buhârî, Talâk, 25, Edeb, 24; Müslim, Zühd, 42.) 28- Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir. (Tirmizî, Birr, 15; Ebû Dâvûd, Edeb, 66) 29- Sizin en hayırlılarınız, hanımlarına karşı en iyi davrananlarınızdır. (Tirmizî, Radâ', 11; ‹bn Mâce, Nikâh, 50. Tirmizî, Birr, 15; Ebû Dâvûd, Edeb, 66.) 30- Cebrâil bana komşu hakkında o kadar çok tavsiyede bulundu ki; ben ( Allah Teâlâ) komşuyu komşuya mirasçı kılacak zannettim. (Buhârî, Edeb, 28; Müslim, Birr, 140, 141) 31- Birbirinize buğuz etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin; ey Allah'ın kulları, kardeş olun. Bir müslümana, üç günden fazla (din) kardeşi ile dargın durması helal olmaz. (Buhârî, Edeb, 57, 58.) 32- (İnsanı) helâk eden şu yedi şeyden kaçının. Onlar nelerdir ya Resulullah dediler. Bunun üzerine: Allah'a şirk koşmak, sihir, Allah'ın haram kıldığı cana kıymak, faiz yemek, yetim malı yemek, savaştan kaçmak, suçsuz ve namuslu mümin kadınlara iftirada bulunmak buyurdu. (Buhârî, Vasâyâ, 23, Tıbb, 48; Müslim, Îmân, 144) 33- Allah'a ve ahiret gününe imân eden kimse, komşusuna eziyet etmesin. Allah'a ve ahiret gününe imân eden misafirine ikramda bulunsun. Allah'a ve ahiret gününe imân eden kimse, ya hayır söylesin veya sussun. (Buhârî, Edeb, 31, 85; Müslim, Îmân, 74, 75) 34- Söz taşıyanlar (cezalarını çekmeden yada affedilmedikçe) cennete giremezler. (Müslim, Îmân, 168; Tirmizî, Birr, 79.) 35- Dul ve fakirlere yardım eden kimse, Allah yolunda cihad eden veya gündüzleri (nafile) oruç tutup, gecelerini (nafile) ibadetle geçiren kimse gibidir. (Buhârî, Nafakât, 1; Müslim, Zühd, 41; Tirmizî, Birr, 44; Nesâî, Zekât, 78) 36- Her insan hata eder. Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir. (Tirmizî, Kıyâme, 49; İbn Mâce, Zühd, 30.) 37- İnsanda bir organ vardır. Eğer o sağlıklı ise bütün vücut sağlıklı olur; eğer o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir. (Buhârî, Îmân, 39; Müslim, Müsâkât, 107.) 38- Mü'minin başka hiç kimsede bulunmayan ilginç bir hali vardır; O'nun her işi hayırdır. Eğer bir genişliğe (nimete) kavuşursa şükreder ve bu onun için bir hayır olur. Eğer bir darlığa (musibete) uğrarsa sabreder ve bu da onun için bir hayır olur. (Müslim, Zühd, 64; Dârim”, Rikâk, 61.) 39- Bir müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o müslüman için birer sadakadır. (Buhârî, Edeb, 27; Müslim, Müsâkât, 7, 10.) 40- Bizi aldatan bizden değildir. (Müslim, Îmân, 164.)

10 Mayıs 2017 Çarşamba

Merhamet

Balkondan dışarıyı seyrediyordum, karşı apartmanın kapısında bir bayan bir kediyi seyrediyordu. İlk defa gördüğüm bu bayan bizim mahalleden değildi sanırım. Kediyi derin bakışlarla seyrettikten sonra gitti, az sonra elinde bir süt şişesi ve bir paket hazır mamayla geri geldi. Bir de kap almıştı yanına. Kaba sütü doldurdu, yanına da mamayı döktü. Kedi hala oradaydı ve karnının aç olduğu belliydi. 

Tanımadığım bu kadın kediyi çağırdı sütün, mamanın olduğu yere ve daha sonra sessizce ayrılıp gitti sokaktan. Meleklerin severek kaydettiği, merhamet kokan bu hareket elbette dünyada da ahirette de karşılığını bulacaktır Allah’ın izniyle. Çünkü yüce Allah öyle buyuruyor ayet-i celilesinde; “Artık kim zerre miktarı bir iyilik yapmışsa onun mükâfatını görecek” (Zilzal; 7)

Uzun zamandır unutulmaya yüz tutmuş, hatıralardan silinmiş, hafızalardaki yerini kaybetmiş ya da başka anlamlarla yer değiştirmiş bir kelime artık “Merhamet”. Oysa Cenab-ı Hakk’ın halifesi olan insana bahş edilen en güzel melekelerden biridir bu duygu ve insanın insanca yaşayabilmesi için canlılığının sürekli korunması gerekir.

Merhamet acımaktır, ihtiyacı olan her canlıya el uzatmaktır. Günümüz insanının etrafını saran kavramlar (Modernizim, materyalizm gibi) maalesef insanı merhamet duygusundan uzaklaştırıyor. Ahir zamanda hayatın sunduğu tüm olanaklara sahip olmak isteyen insan; “En çok bana” hatta bazen daha da ileriye giderek “Sadece bana” diyecek kadar bencilliğin esiri olabiliyor.

Bencilliğin kapladığı bir ruh dünyasına sahip olan insan, etrafındakilere ne kadar merhametli olabilir ki! Çoğu insanın şık görüntüsünün, birbirinden pahalı kıyafetlerinin altında katılaşmış kalplere rastlamak tesadüf olmasa gerek! Üstelik “Minareyi çalan kılıfını hazırlar” atasözünde geçtiği gibi, kendisine bulduğu kılıf da şudur ahir zaman insanının; “Acıma, acınacak hale gelirsin.”

Dinimizin mantığına oldukça ters düşen bu söz, insanlığın geldiği son noktayı gösterir gibi. Bu sözün İslamiyet’in ve Allah Resulünün yolundan ne kadar uzak olduğunu, vicdan sahibi her insana ne kadar ters düşebileceğini bizlere bildirilen şu Hadis-i Şeriften anlayabiliriz;

“Allah, merhametli olanlara rahmetle muamele eder. Öyleyse, sizler yeryüzündekilere karşı merhametli olun ki, semâda bulunanlar da size rahmet etsinler…" (Ebû Dâvûd, Edeb 58; Tirmizî, Birr, 16)

Merhametin tersi merhametsizliktir, yani acımasızlıktır. Acımasızlık ise hangi türden canlıya karşı olursa olsun zulümdür. Merhamet duygusu yoğun olan bir insan ne kadar çok güzelliklere imza atarsa, acıma duygusundan yoksun bir insan da o kadar olumsuz sonuçlara yol açar.

Zulmün Kaynağı Merhametsizlik 

Merhamet İnsan hayatının vazgeçilmez unsurlarından biridir, çünkü bu önemli duygudan yoksun kalmış vicdanlar her türlü merhametsizliğe meyledebilir. Zira yaşanan tatsız hadiselere baktığımız zaman, kaynağı merhametsizlik olan davranışların nelere sebep olabileceğini de görmekteyiz.

Annelerin, babaların belli bir yaştan sonra yalnız bırakılmalarının kaynağında merhametsizlik olduğu gibi, sokakta ki köpeğe ya da kediye yapılan zulmünde kaynağında merhametsizlik yatar. İslam gibi yüce bir dinin mensupları olarak; sokakta çöp poşetlerinde yiyecek arayan birilerini görmezden geliyorsak, hem bu güzel dini ne kadar yaşadığımızı hem de sahip olduğumuzu iddia ettiğimiz merhamet duygusunu gözden geçirmemiz gerekiyor zannederim. Merhamet sadece bizden olana; eşe, evlada, kardeşe gösterilerek yaşanacak bir duygu değildir. Merhamet yeryüzünde yaşayan her canlıya sergilenmesi gereken bir duygudur.

Merhamet sadece uzaktan bakarak “Vah vah” demekle de yaşanacak bir duydu değildir. Bizatihi el uzatmak, karşımızdakinin yaralarını sarmak, imandan yoksun kalmış kalpleri imana davet etmek, kişilerin işlediği günahlara üzülüp onlar için dua etmek bu güzel duygunun gerekliliklerindendir.

Ahir zamanı yaşadığımız bu demde yüreklerden kopma noktasına gelen merhamet duygusunun sebep olduğu yıkımlara şahit olmaktayız maalesef. Din kardeşimizle yaptığımız ufacık bir tartışma içinden çıkılamayacak kavgalara dönüşebiliyor. Tabiri caizse nice küçük meseleler için, bir bardak suda fırtınalar koparabiliyoruz.

Son zamanlarda yaşanan kadınlara ve çocuklara yönelik fiziksel ve cinsel istismarın, uygulanan şiddetin temelinde hangi duygunun yoksunluğu ağır basıyor dersiniz? Yine son zamanların tartışma konusu olan kürtaj meselesi; her yıl binlerce bebek daha hayata gözlerini açmadan kürtaj cinayetine kurban gidiyor! Zaruri bir durum olmadan bu minik canların hayatına son verenler için, hangi merhametten bahsedebilirsiniz?

Merhamet kavramı, Yaradan’ımızda bulunan bir sıfat olması hasebiyle ayrıca önem arz eder. Allah’ın kullarına acıması, esirgemesi, zulüm etmemesi, merhamet etmesi, Rahman isminin vermiş olduğu tecellilerdir. Allah-u Teâlâ’nın Rahman sıfatının anlamı, dünyadaki tüm canlılara merhamet etmesidir. Öyle ki Allah Celle Celâlühü dünyada yaşayan her canlıya; Müslüman ya da kâfir diye ayırt etmeksizin merhamet eder ve hepsinin rızkını temin eder.

Rahman olan Allah; güneşin, kendisine tabi olan kulunun üzerine doğmasına izin verdiği gibi, asi olan kuluna da aynı nimeti sunar. Kuraklığı önleyen yağmur bir Mü’mine yaradığı gibi, Allah’ın kendisine inanmayan kullarına da yarar. Rüzgâr Allah’ın belirlediği kulların, velilerin üzerine esmez sadece, yaşayan her canlı bu nimetten nasiplenir.

Allah’ın Celle Celâlühü Hz. Âdem’den beri yolladığı birçok peygamber ve kutsal kitaplar (Daha sonradan tahrif edildikleri için geçerlilikleri kalmamıştır) kullarının doğru yolu bulmaları ve dünya ahiret saadetini temin etmeleri için yollamıştır. Son olarak gönderdiği hak kitap olan Kuran’ı Kerim de insanlara dünya ve ahiret saadetinin yollarını göstermiş; çeşitli sapkınlıklardan, her türlü ahlaksızlıktan korunma yollarını göstermiştir. Aynı zamanda peygamberlere ve seçtiği bazı kullarına şefaat hakkı bile vermiştir.

Yüce Allah Celle Celâlühü rengi, kokusu, tadı ayrı ayrı güzelliklerle donatılmış ve özel bir şekilde ambalajlanmış birçok nimet sunmuştur kullarına. Nimet olarak yollanan kırmızı bir elmanın hem görüntüsü, hem tadı, hem de rengi cezp eder insanı. Ufacık torbalara doldurduğu tatlı sularla salkım salkım sunduğu üzümler hayrete düşürür yaratılanı.

Yüce Allah Celle Celâlühü çok güzel bir renkle bezenmiş, siyah çekirdeklerle süslenmiş ve kalın bir kabukla korunma altına alınmış karpuzu sofralarımıza yollarken, sıcak yaz günlerinde bizi serinletme görevini de yüklemiştir bu meyveye. Saymakla bitirebilir miyiz sizce, onca nimeti.

“Öyleyse Rabbinizin hangi nimetini yalanlayabilirsiniz?” (Rahman, 45) 

Saymakla bitiremeyeceğimiz bu nimetler, hem Allah’ın varlığına ve birliğine bir delil, hem de kullarına olan şefkatine ve merhametine bir delidir.

Kişilerin yaşadığı bütün sıkıntılar, darlıklar, kötü durumlar kişinin kendi işlediği günahlar yüzünden meydana gelir. Çünkü Allah kullarına zulüm etmez, Allah-u Teâlâ, bizlerin kavramakta güçlük çekeceği kadar merhametlidir. Peygamber efendimiz bir Hadis-i Şeriflerinde;

“Allah rahmeti yüz parça yaratmış, doksan dokuzunu kendi nezdinde tutmuş, yeryüzüne bir parçasını indirmiştir. İşte mahlûkât bu bir parçadan dolayı birbirlerine merhamet ederler...” (Buhârî, Edeb 19) buyurmuştur.

Bir anneyseniz ya da babaysanız düşünün, sizin evladınıza olan merhametiniz ne kadar paha biçilemez öyle değil mi?

Şimdi yeryüzünde ki bütün anne ve babaların evlatlarına ve diğer canlıların birbirilerine olan merhametini hesap edin! Ne büyük bir lütuf ki bu, Allah’ın merhametinin sadece bir parçası! Geriye kalan doksan dokuz parça ise kendi yanında. Şimdi ne kadar merhametli bir Rabbimizin olduğunu tefekkür etmek gerekmez mi? Ve sadece bunun için bile secdeye kapanmak, şükür namazı kılmak gerekmez mi?

Merhamete Muhtacız 

Bizim dünyada ihtiyacımız olduğu gibi, ahirette de ihtiyacımız olan en büyük sermaye Allah’ın rahmeti, merhametidir. Çünkü hiçbirimiz yaptığımız iyi amellerle kurtulabileceğimizi iddia edemeyiz! O iyi amelleri Allah’ın rızasını kazanmak için ümitle işleriz ama sonucu takdir edecek olan Allah’tır elbette.

Hz. Yunus balığın karnına girdiğinde; “Seni noksan sıfatlardan tenzih eder ve tesbih ederim. Doğrusu ben, kendime yazık ettim. Kendine zulmedenlerden oldum.” Diye dua ederek, başına geleni kendinden bilmiş ve Allah’tan bu duayla af dileyerek balığın karnından kurtulabilmiştir. Zira Allah-u Teâlâ ayeti celile de; “Şüphesiz Allah, insanlara hiçbir şeyle zulmetmez. Ancak insanlar, kendi nefislerine zulmediyorlar” (Yunus; 44) buyurarak maruz kaldığımız istenmeyen durumların, işlediğimiz hataların ve günahların sebebiyle olduğuna işaret etmiştir.

Rahman olan Allah’ın, kulunun ölümüne kadar kapatmadığı tövbe kapısı her insan için açıktır sonuna kadar. Allah Celle Celâlühü hata işleyen, günaha giren kullarını hemen cezalandırmaz; günahkâr kullarının günahlarını fark ederek pişmanlıklarını dile getirmeleri, tövbe etmeleri için bekler. Yüce Allah, nice küçük büyük günah işleyen kullarını hemen cezalandırsaydı yeryüzünde yaşayacak insan kalmazdı herhalde. İşte Allah böylesine merhametlidir kullarına.

Son zamanlarda Müslüman ülkelerinde katledilen kardeşlerimizin görüntülerine şahit oluyoruz. Onlar için bir damla gözyaşı dökemiyorsak dualarımızda, “Ben merhametliyim” diyebilir miyiz?

Hiç değilse dualarımızda onlar için bir damla gözyaşı dökemiyorsak, “Ben merhametliyim” diyebilir miyiz?

Ya savaş adı altında zulme uğrayan insanlar! Haksız yere insan öldürmenin, eziyet etmenin, karşı tarafın hakkına, hukukuna tecavüz etmenin hesabını kim nasıl verebilir? Merhamet denilen şey lafızlarda kalmış sadece belli ki!

Gelmiş geçmiş en merhametli insan kâinatın efendisi Hz. Muhammed’dir, sallallahü aleyhi ve sellem şüphesiz. Doğduğunda “Ümmetim” ahirete göçtüğünde “Ümmetim” diyerek, ümmetine olan sevgisini ve şefkatini göstermiştir.

Kâinatın sultanını taşladılar, mübarek dişini kırdılar, o nazik kalbini incittiler. Ama O şefkat abidesi, kendisine bu zulmü yapanlara bile dua etti. Ciğerpare amcası Hz. Hamza’yı şehit eden, Hz. Vahşi’yi bile affetti. Öylesine merhametliydi ki, kuşu ölen bir çocuğun yanına giderek baş sağlığı dileyecek kadar, inceydi kâinatın efendisi.

Bir gün bir bedevi Peygamber efendimizin yanına gelir. Efendimizin, çocuklara olan yakın ilgisini görünce; “Siz çocuklarınızı öpüp okşar mısınız? Biz onları kesinlikle öpmeyiz!” demiştir. Bunun üzerine Kâinatın Sultanı Peygamber Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem bu bedeviye cevaben; “Allah, senin gönlünden merhamet duygusunu çekip çıkarmışsa ben ne yapabilirim ki” (Buhari, Edeb, 22) buyurmuştur.

Evet, her insanın kendisinde sıklıkla yoklaması gereken bir duygudur merhamet. Zira insanın vicdan aynasını temizleyen bu duygu, Yüce Allah’ın Rahmetinden insana yansıyan bir parçadır. Allah Celle Celâlühü merhametli olanlardan ve merhamet olunanlardan eylesin inşallah.
Zeynep Yeter Arslan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum Yazma Kuralları !

1- Küfürlü, Sataşmacı, Spam veya Reklam İçeren Yorumlar Yapmamaya

2-Yaptığınız yorumun, yazıyla alakalı olmasına Spam veya Reklam İçeren Yorumlar olmamasına özen gösteriniz.

3- Her zaman nazik bir üslup kullanmaya dikkat ediniz.

4- Cevap yazma süresi değişiklik gösterebilir.

5- Yorumlarınız Yönetici Onayından Geçtikten Sonra Yayınlanacaktır.

6- Anlayışınız için TEŞEKKÜRLER..

Dost Yurdu Radyo