.: Günün Ayeti :. .: Günün Hadis-i Şerf-i :. .: Günün Sözü :.
     
Şu An Yayında: Yükleniyor...
Winamp, iTunes Windows Media Player Real Player QuickTime Stream Proxy
Dost Yurdu Radyo,İslami Radyo,dini radyo,ilahiler,ezgiler,sohbetler,canlı radyo, dini radyo, dursun ali erzincanlı, abdurrahman önül,eşref ziya,en güzel ilahiler, ezgiler, ilahi dinle, islam, islam radyoları, islami radyo, marşlar, online ilahi dinle, radyo, radyo islam, şiirler, ,canlı radyo, dini radyo, dursun ali erzincanlı, en güzel ilahiler, ezgiler, ilahi dinle, islam, islam radyoları, islami radyo, marşlar, online ilahi dinle, radyo, radyo islam, şiirler, ümmetin sesi,,Dini Radyolar,Radyo Dinle, Canlı Radyo, İlahi Nefesler, İlahiler, İlahi,En güzel ilahilerin yer aldığı çalma listemizden müzikli ve müziksiz ilahi dinleyebilirsiniz,ilahi Radyo Canlı Dinle, güncel yayını ,bedava mobil ilahi Radyo, Kesintisiz Dinle ,online ilahiRadyo internetten dinleme ,müzik , sitene ekle, Türk radyolarının en çok dinlenen ilahileri bu listelerde,Farklı isimlerden ilahiler,Meydân-ı Aşk,Ateş-i Aşk,Aldanma Dünya Varına,Taştı Rahmet Deryası,Tasavvuf Müziği,Allah Diyelim Daim,İlahilerden Seçmeler,7/24 Dinle .

.: DUYURULAR :.


.: Flatcast Radyoları Kapatılmıştır Yeni Sistem Chat Sayfamıza Canlı Yayına Tıklayıp Girebilirsiniz:. Lütfen Canlı Yayın Resmine Tıklayınız

.: KURALLAR :.


.: Lütfen Okuduğumuz Yazılara
Yorum Yapalım Tavsiye Edelim
Dostlarımızın Arkadaşlarımızın
Okumalarını Sağlayalım:.


DOST YURDU RADYO      BURAYA TIKLAYIP YENİ BİR SAYFA AÇABİLİRSİNİZ
Sitemiz En Güzel Crome Tarayıcıda Görünmektedir
             
İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)
2013 yılında yayın hayatına giren sitemizde şu ilkeleri benimsedik:

1. Gâyemiz Allah rızası ve Yüce İslam dinine elimizden geldiğince hizmettir.
2. Hedef kitlemiz öncelikle çocuklar, tüm Müslüman kardeşlerimiz ve diğer insanlardır.
3. Dini oyunlar, ilahiler ve çeşitli etkinliklerle din derslerinin daha eğlenceli ve verimli geçmesi bir diğer hedefimizdir.
4. Sitemizdeki tüm içeriklere herkesin ücretsiz ve üyeliksiz ulaşması amaçlanmıştır.
5. Blogger üzerinden yayın yapan sitemiz asla reklama yer vermemeyi birinci yöntem olarak seçmiştir.
6. Kullandığımız tüm İslami bilgilerin sahih İslam kaynaklarına dayanmasına azami özen gösterilmektedir.
7. Sitede bulunan içeriklerde kullanıcılar tarafından sahih dini bilgilere ve insan haklarına aykırı görülen içerikler hemen silinecektir.
8. En büyük sermayemiz ve tek gelirimiz siz değerli dostların bir hayır duasıdır.
Hadis-i şerifte: "Kim ümmetime dini işlerine dair kırk hadis hıfzediverirse, Allah Teâlâ onu alimler zümresinde haşreder.... Ben de kıyamet gününde ona şahid ve şefaatçi olurum" buyurulmuştur. 1- Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz. (Buhârî, İ lm, 12; Müslim, Cihâd, 6.) 2- İslâm, güzel ahlâktır. (Kenzü'l-Ummâl, 3/17, HadisNo: 5225) 3- İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez. (Müslim, Fedâil, 66; Tirmizî, Birr, 16) 4- Nerede olursan ol Allah'a karşı gelmekten sakın; yaptığın kötülüğün arkasından bir iyilik yap ki bu onu yok etsin. İnsanlara karşı güzel ahlakın gereğine göre davran. (Tirmizî, Birr, 55) 5- Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir. (Tirmizî, İlm, 14.) 6- Mümin, bir delikten iki defa sokulmaz. (Mümin, iki defa aynı yanılgıya düşmez) (Buhârî, Edeb, 83; Müslim, Zühd, 63.) 7- Allah, sizden birinizin yaptığı işi, ameli ve görevi sağlam ve iyi yapmasından hoşnut olur. (Taberânî, el-Mu'cemü'l-Evsat, 1/275; Beyhakî,.) 8- İman, yetmiş küsur derecedir. En üstünü “Lâ ilâhe illallah (Allah'tan başka ilah yoktur)” sözüdür, en düşük derecesi de rahatsız edici bir şeyi yoldan kaldırmaktır. Haya da imandandır. (Buhârî, Îmân, 3; Müslim, Îmân, 57, 58). 9- Müslüman, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir. (Tirmizî, Îmân, 12; Nesâî, Îmân, 8.) 10- (Mümin) kardeşinle münakaşa etme, onun hoşuna gitmeyecek şakalar yapma ve ona yerine getirmeyeceğin bir söz verme. (Tirmizî, Birr, 58.) 11- İnsanların Peygamberlerden öğrenegeldikleri sözlerden biri de: “Utanmadıktan sonra dilediğini yap!” sözüdür. (Buhârî, Enbiyâ, 54; EbuDâvûd, Edeb, 6. ) 12- (Allah Rasûlü) “Din nasihattır/samimiyettir” buyurdu. “Kime Yâ Rasûlallah?” diye sorduk. O da; “Allah'a, Kitabına, Peygamberine, Müslümanların yöneticilerine ve bütün müslümanlara” diye cevap verdi. (Müslim, İ mân, 95 ) 13- Kim kötü ve çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse, kalben karşı koysun. Bu da imanın en zayıf derecesidir. (Müslim, Îmân, 78; Ebû Dâvûd, Salât, 248.) 14- İki göz vardır ki, cehennem ateşi onlara dokunmaz: Allah korkusundan ağlayan göz, bir de gecesini Allah yolunda, nöbet tutarak geçiren göz. (Tirmizî , Fedâilü'l-Cihâd, 12.) 15- Zarar vermek ve zarara zararla karşılık vermek yoktur. (İbn Mâce, Ahkâm, 17; Muvatta', Akdıye, 31.) 16- Hiçbiriniz kendisi için istediğini (mü'min) kardeşi için istemedikçe (gerçek) iman etmiş olamaz. (Buhârî, Îmân, 7; Müslim, Îmân, 71.) 17- Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez. Kim, (mümin) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir müslümanı(n kusurunu) örterse, Allah da Kıyamet günü onu(n kusurunu) örter. (Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58.) 18- İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de (gerçek anlamda) iman etmiş olamazsınız. (Müslim, Îmân, 93; Tirmizî, Sıfâtu'l-Kıyâme, 56.) 19- İşçiye ücretini, (alnının) teri kurumadan veriniz. (İbn Mâce, Ruhûn, 4 .) 20- Rabbinize karşı gelmekten sakının, beş vakit namazınızı kılın, Ramazan orucunuzu tutun, mallarınızın zekatını verin, yöneticilerinize itaat edin. (Böylelikle) Rabbinizin cennetine girersiniz. (Tirmizî, Cum'a, 80.) 21- Hiç şüphe yok ki doğruluk iyiliğe götürür. İyilik de cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğru sözlü) diye yazılır. Yalancılık kötüye götürür. Kötülük de cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye söyleye Allah katında kezzâb (çok yalancı) diye yazılır. (Buhârî, Edeb, 69; Müslim, Birr, 103, 104.) 22- ( Mümin) kardeşine tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır. (Tirmizî, Birr, 36.) 23- Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar. (Müslim, Birr, 33; ‹bn Mâce, Zühd, 9; Ahmed b. Hanbel, 2/285, 539.) 24- Allah'ın rızası, anne ve babanın rızasındadır. Allah'ın öfkesi de anne babanın öfkesindedir. (Tirmizî, Birr, 3.) 25- Üç dua vardır ki, bunlar şüphesiz kabul edilir: Mazlumun duası, misafirin duası ve babanın evladına duası. (İbn Mâce, Dua, 11.) 26- Hiçbir baba, çocuğuna, güzel terbiyeden daha üstün bir hediye veremez. (Tirmizî, Birr, 33.) 27- Peygamberimiz işaret parmağı ve orta parmağıyla işaret ederek: “ Gerek kendisine ve gerekse başkasına ait herhangi bir yetimi görüp gözetmeyi üzerine alan kimse ile ben, cennette işte böyle yanyanayız” buyurmuştur. (Buhârî, Talâk, 25, Edeb, 24; Müslim, Zühd, 42.) 28- Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir. (Tirmizî, Birr, 15; Ebû Dâvûd, Edeb, 66) 29- Sizin en hayırlılarınız, hanımlarına karşı en iyi davrananlarınızdır. (Tirmizî, Radâ', 11; ‹bn Mâce, Nikâh, 50. Tirmizî, Birr, 15; Ebû Dâvûd, Edeb, 66.) 30- Cebrâil bana komşu hakkında o kadar çok tavsiyede bulundu ki; ben ( Allah Teâlâ) komşuyu komşuya mirasçı kılacak zannettim. (Buhârî, Edeb, 28; Müslim, Birr, 140, 141) 31- Birbirinize buğuz etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin; ey Allah'ın kulları, kardeş olun. Bir müslümana, üç günden fazla (din) kardeşi ile dargın durması helal olmaz. (Buhârî, Edeb, 57, 58.) 32- (İnsanı) helâk eden şu yedi şeyden kaçının. Onlar nelerdir ya Resulullah dediler. Bunun üzerine: Allah'a şirk koşmak, sihir, Allah'ın haram kıldığı cana kıymak, faiz yemek, yetim malı yemek, savaştan kaçmak, suçsuz ve namuslu mümin kadınlara iftirada bulunmak buyurdu. (Buhârî, Vasâyâ, 23, Tıbb, 48; Müslim, Îmân, 144) 33- Allah'a ve ahiret gününe imân eden kimse, komşusuna eziyet etmesin. Allah'a ve ahiret gününe imân eden misafirine ikramda bulunsun. Allah'a ve ahiret gününe imân eden kimse, ya hayır söylesin veya sussun. (Buhârî, Edeb, 31, 85; Müslim, Îmân, 74, 75) 34- Söz taşıyanlar (cezalarını çekmeden yada affedilmedikçe) cennete giremezler. (Müslim, Îmân, 168; Tirmizî, Birr, 79.) 35- Dul ve fakirlere yardım eden kimse, Allah yolunda cihad eden veya gündüzleri (nafile) oruç tutup, gecelerini (nafile) ibadetle geçiren kimse gibidir. (Buhârî, Nafakât, 1; Müslim, Zühd, 41; Tirmizî, Birr, 44; Nesâî, Zekât, 78) 36- Her insan hata eder. Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir. (Tirmizî, Kıyâme, 49; İbn Mâce, Zühd, 30.) 37- İnsanda bir organ vardır. Eğer o sağlıklı ise bütün vücut sağlıklı olur; eğer o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir. (Buhârî, Îmân, 39; Müslim, Müsâkât, 107.) 38- Mü'minin başka hiç kimsede bulunmayan ilginç bir hali vardır; O'nun her işi hayırdır. Eğer bir genişliğe (nimete) kavuşursa şükreder ve bu onun için bir hayır olur. Eğer bir darlığa (musibete) uğrarsa sabreder ve bu da onun için bir hayır olur. (Müslim, Zühd, 64; Dârim”, Rikâk, 61.) 39- Bir müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o müslüman için birer sadakadır. (Buhârî, Edeb, 27; Müslim, Müsâkât, 7, 10.) 40- Bizi aldatan bizden değildir. (Müslim, Îmân, 164.)

24 Kasım 2014 Pazartesi

Eşinden Saygı Göremeyen Erkek Evlilikte Verici Olamaz

“İnsanı ‘Erkek’ ve ‘Kadın’ olarak birbirine örtü olacak şekilde yaratan Rabbimiz, eşleri birbirlerinde sükûn bulsunlar diye helal kılmıştır.

Eşlerin meşru birlikteliklerini kendilerine has, özel kıldıkları mekân olan ‘ev’ler, aile kurumunun inşa edildiği yerler olmasından dolayı mahrem yani korunmuş sayılırlar.

 Aile, bu biçimiyle İslam ümmetinin en küçük yapı birimidir dense, bunda mübalağa yapılmış olmaz. Zira İslam Ümmeti’inin her bir ferdi orada yetişmekte, ailede aldığı terbiye ile hayatını nizama sokmaktadır. Dolayısıyla Rabbimizin birbirine örtü olarak yarattığı kadın ve erkeğin şahsiyetlerini bulması ancak sağlıklı bir ailede aldıkları terbiye ile mümkündür. Peki, ya ailenin sağlıklı olması neye bağlıdır?”

Yukarıdaki satırların sahibi, Psikolog Reyhan Özyağlı, hanımlara yönelik aile seminerleriyle bu soruya cevap arıyor. Seminerlerini önemli ölçüde ayet ve hadislerin süzgecinden geçmiş güvenilir psikoloji bilgilerine dayandıran Reyhan Hanım, “modern hayat tazının aileyi tükenişin eşiğine getirdiğine” dikkat çekiyor.

“Erkeği ve kadını evin dışında sosyalleştiren bu hayat tarzı, evi basit bir barınma mekânına dönüştürerek, erkek ve kadın arasındaki müşterekleri de asgariye indirmek yoluyla onları geleceklerinden yani nesillerinden koparıyor.”diyen Reyhan hanımla, seminer konularından biri olan “Ailede mutluluk için, kadınların bilmesi gereken, erkeklere mahsus özellikler” hakkında sohbet ettik.

 Psikolog Reyhan Özyağlı, Kanada’da Carleton Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezun oldu. Türkiye’de okul öncesi eğitim ve aile danışmanlığı yaptı, kreş idarecisi ve eğitmeni olarak çalıştı. Kanada’da ağırlıklı olarak göçmen aileler için, 2006 yılından başlayarak uyum sorunlarını gidermek ve geçiş süreçlerini kolaylaştırmak amacıyla Toronto ve Ottawa’da seminerler ve eğitim organizasyonları düzenledi.

Bu süre içerisinde özellikle Müslüman öğrenciler için eğitim, göçmen yetişkinler için aile danışmanı olarak çalıştı. Türk ailelere yönelik eğitim ve uyum programları düzenledi. Distress Centre of Ottawa kurumunda intihar engelleme ve kriz hattı eğitimi aldı ve uzmanı olarak görev aldı. Halen çalışmalarını Mebde Psikoloji Eğitim Danışmanlık çatısı altında, İstanbul’da sürdürmektedir.

İslamî Hayat: Reyhan Hanım, sizin hanımlar arasında çok rağbet gören, çok istifade edilen seminerler düzenlediğinizi öğrendik. Bilhassa psikoloji bilimini süzgeçten geçirerek, kendi kaynaklarımıza uygun bir şekilde ele almanız çok güzel. “Mü’mine bir hanımın ailesi ile olan ilişkilerinin, Kur’an ve Sünnet ölçülerine göre nasıl olması gerektiğini” Psikolog tecrübesiyle birleştirerek ele alıyorsunuz. Sizinle okurlarımız için sohbet etmek istiyoruz. Buyurun…

Psikolog Reyhan Özyağlı: Aile kurmanın Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin en önemli sünnetlerinden biri olduğunu biliyoruz. Peygamberimiz “Evlenenin dinini tamamlamış olur” muştusuyla bizi evliliğe teşvik ediyor.

 Allah-u Teâlâ, âlemde yarattığı mucizelere dikkatimizi çekerken, insanları çiftler halinde yaratıp aralarına sevgi koymasının da ibret verici bir ayet, bir mucize olduğunu haber veriyor. Rabbimiz ayeti kerimesinde buyuruyor: “İçinizden, kendileriyle huzura kavuşacağınız eşler yaratıp; aranızda muhabbet ve rahmet var etmesi, O'nun varlığının belgelerindendir. Bunlarda, düşünen toplumlar için dersler vardır.” (Rum; 21)

 Ayet-i kerimede "Allah sizi çiftler olarak yarattı", “li teskunû ileyhâ” ,"onunla sükunet bulasınız diye" ifadesi geçiyor. Demek ki karı koca olmak demek; birbirinde sükûnet bulmak demek.
Sekene; ortalık karışık olması durumunda bile kalbin huzurlu olmasıdır. Evlenen kişiler demek ki birbirlerinde huzur buluyorlar.

Bunu bilimsel istatistikler de doğruluyor; depresyon, intihar girişimi, alkol ve uyuşturucu madde kullanımı gibi olumsuz tablolar, bekârlarda ve boşanmış kişilerde, evlilere nazaran kat kat fazla görülüyor. Yani eşlerin evlilikte birbirleriyle sükun bulduğu bilimsel bir gerçek. Velev ki bazı sorunları olsa bile, dertlerin depresyona götürecek kadar derinleşmesini önlüyor evlilik…

Allah bizi çiftler olarak yaratıp öyle bırakmamış, aramıza muhabbet vermiş “ve ceale beynekum meveddeten ve rahmeh” yani daimi sevgi vermiş eşlerin kalplerine.
 Arapçada aşkı tarif eden on beş farklı kelime var. Allah neden “mevedde” kelimesini kullanmıştır? Mevedde kelimesinin İngilizce karşılığı “Permanent love” yani sürekli, daimi, aynı halde veya vasıfta kalan, kalıcı, baki aşk.

 Mevedde, değişmeyen istikrarlı aşktır. Değişken ama inişli çıkışlı olmayan; değişkendir çünkü çocuklarla değişir torunlarla değişir. Kötü şeyler yaşasak da, bazen birbirimize çok kızsak da o aşk hep devam edecek kırk yaşında da, seksen yaşında da.

İslamî Hayat:Gerçekten de çok doğru bir tespit Reyhan Hanım. Bakıyorum, eşler birbirleriyle çok mükemmel geçinemeseler de, birbirleri olmadan bir hayat düşünemiyorlar. Eşinden en çok dert yanan bir kişi bile onu kaybettiği zaman çok acı çekiyor; “Keşke yanımda olsaydı da yine dır dır etseydi, yine çekişseydik.” Diyor. Bunun şuurunda olmak çok önemli…

Psikolog Reyhan Özyağlı: Elbette. Eşler eğer aşkın aralarında baki olduğunun şuurunda olurlarsa aralarında bir problem olduğunda katlanmaları daha kolay olur. Bir sorunla karşılaştığımızda “Bu sorunlar ne de olsa geçecek çünkü aramızdaki aşk daim…” diye düşünmemiz, tahammülümüzü kolaylaştırır.

 Seminerlerde bayanlara evliliğinizde “Aşk var mı?” diye soruyorum. Hanımlar “Yok canım, ne aşkı? Aşk mı kalır?” diyorlar. Ama ayette öyle demiyor, ayette “mevedde” kelimesi zikroluyor yani kalıcı sevgi.

 Bakın Allah-u Teâlâ, Hz. Âdem ile Havva’yı cennete koyarken ne diyor: “Ey Âdem! Sen ve eşin (Havva) beraberce cennete yerleşin; orada kolaylıkla istediğiniz zaman her yerde cennet nimetlerinden yiyin.” (Bakara; 35)

 Ayet-i kerimede “Sen ve eşin cennete yerleşin” diyor. Cennet ferahlık yurdu, demek ki o harikalar yurdu ve nimetler bile eşle tamamlanıyor, bu nimetlerin keyfini beraber çıkarmaları için: “Sen ve eşin beraber cennete yerleşin…”

En güzel şeyleri eşle yaşamak daha güzel. Eğer Allah cenneti bile eşle güzelleştiriyorsa bu dünya eşsiz hiç çekilmez o halde. Âşık olmak için, güzel şeyleri beraber yaşamak için birbirimize eş olmamız için yaratılmışız…

İslamî Hayat:Peki, neden aile içi geçimsizlikler bu kadar arttı? Sizin bir çalışmanız var, hanımlara yönelik seminer veriyorsunuz. Bilhassa hanımların erkekler hakkında bilmesi ve farkında olması gereken farklılıkları anlatıyorsunuz. Biraz ondan bahsedebilir misiniz?

Psikolog Reyhan Özyağlı: O seminerimizi hanımlara mahsus olarak yapıyoruz, evliliğin mahremiyetlerine dair rahatça konuşuyoruz. Bir röportaja sığmaz herhalde ve dergide ne kadar uygun olur bilemem. Ama başlıklar halinde kısaca bahsedebiliriz.

 Allah-u Teâlâ hem kadını hem erkeği yaratmış, her ikisini de tanıyor, biliyor. Ama kadın erkeği, erkeğin ihtiyaçlarını, önceliklerini, hassasiyetlerini bilemiyor. Tabi erkek de kadını… Bu yüzden her ikisini de yaratan Allah'ın indirdiği ayetlerle, Peygamberimizin haber verdiği hadislerle birbirimizi anlamaya çalışmamız çok önemli…

Bizim psikoloji ilminden de yararlanarak hazırladığımız bir seminer programımız var. Kadınlarla erkekler arasında farklı olan beş temel tutum var ki, kadınlar bu farklılıkları bilse ilişkileri çok daha kolay olur. Bunlar kadında daha az bulunan, fakat erkekte kuvvetli ihtiyaç halinde olan hassasiyetler.
 Bu temel farklar erkeğin fıtratından gelen farklılıklardır ve buna uygun davranmazsak erkeğin evlilik içindeki rolünü üstlenmesine mani olmuş ve fıtratına aykırı davranmasını beklemiş oluruz.

 Bu durumda da evlilikte sorunlar çıkıyor ve o sorunlar başka sorunları tetikliyor. Maddeler halinde sayacak olursak: 1- Saygı, 2-Mahrem Hayat, 3- Duygusallık, 4- Geçim, 5-Problem çözme
 Birincisi saygı. Erkeklerin evlilikte en çok ihtiyaç duydukları şey, eşleri tarafından kendilerine saygı duyulmasıdır. Kadınların erkeklerle ilgili bilmesi gereken en önemli özellikleri, saygıya duydukları ihtiyaçtır.

 Eğer erkek ailesinden, eşinden saygı görüyorsa hiçbir şekilde evliliğine son vermek istemez; fıtratına uygun davranmaya devam eder ve evine, eşine bağlı olur. Siz eşinize saygı göstererek özgüvenini beslerseniz sabah evden güçlü ve enerjik bir şekilde çıkar, her türlü sorunu çözer. Saygı görmeyen erkeğin kendine güveni sarsılır, enerjisi düşer.

 Eğer bir erkek kadınından saygı ile beslenmiyorsa bu erkek farklı yönlerden erkekliğini ortaya koymak isteyecektir. Bunu iki şekilde gösterir; ya saygıyı elde etmek isterken tamamen baskın hale gelir, şiddet yahut kırıcı sözlerle tepki gösterir ya da tamamen evlilikten elini eteğini çeker, iletişimi keser. Beden olarak yanınızda olur ama önüne televizyon, bilgisayar gibi setler koyup zihnini evinden uzakta tutar.

 Aslında saygı sadece İslam toplumlarında üzerinde durulan bir olgu değil. Harward’da 400 erkek üzerinde yapılan bir araştırmada kişilere sorulan “Size karşı en çok hangi davranışı beklersiniz?” sorusuna %75’i “saygı” cevabını vermişlerdir. Bu erkeğin bir ihtiyacı… Eşinden saygı göremeyen erkek evlilikte verici olamaz, ailesine kendini adayamaz.

İslamî Hayat:Eskiden eşler birbirine “hatun, bey, efendi” gibi kelimeler kullanırdı şimdi isimlerle hitap ediliyor. Kocasından bahseden kadın “beyim” yerine “eşim” demeyi tercih ediyor. Toplumsal olarak da beyine saygı göstermek demode bir şeymiş gibi algılanmaya başladı.

Ama sonuç malum…
Psikolog Reyhan Özyağlı: Allah-u Teâlâ Rab ismiyle kadınlara tecelli etmiştir. Kadınlarda erkeklere göre daha fazla terbiyecilik sıfatı vardır. Kadına anne olacağı için terbiye verme özelliği verilmiştir ama biz bu terbiyecilik vasfının sınırlarını genişletmişiz artık çocuklarımızı bırakmış, kocalarımızı da terbiye etmeye başlamışız.

 Toplumumuzda da bugün kadına bu yönde telkinler yapılıyor. “Sen kocana öğretmedin mi?” “Bak kocanızı şuna alıştırın!” Daha evlenmeden önce bile bunlar empoze ediliyor. “Ben bu adamı böyle şeylere alıştırmamalıyım, ben bu adama şunları öğretmeliyim…” Demek ki bir şeyler yanlış olacak ki ben bu adama bunları öğretmeliyim.

 Halbuki bir erkeğin en kaldıramadığı şey bir kadın tarafından terbiye edilmektir. Bunun için saygıdan en başta karşımızdakini olduğu gibi kabul etmeyi anlamalıyız.
 Bir başka danışanım da “Ben çok faalim, dışa dönük bir insanım, çeşitli aktivitelere katılmayı seviyorum ama kocam çok içe dönük böyle şeylerden hoşlanmıyor.

 Onu nasıl değiştirebilirim? ”
 “Sana çok güzel bir çözüm söyleyeceğim, buna çok sevineceksin.” dedim. Çok merak etti tabi. “Eşini olduğu gibi kabullen.” Dedim. Eğer olduğu gibi kabullenirsek, hareketlerinin fıtratından kaynaklandığını bilirsek, değiştirmeye çalışmazsak, iki taraf da rahat eder.

 Seminerlerde hanımlara soruyorum; “Eşiniz arabayla bir yere giderken bulamadığında yolu sorar mı?” “Sormaz hocam,” diyorlar. Yüz kişinin içinde ya bir ya iki kişi “Benimki sorar,” diyor. Seninki de sormaz benimki de sormaz. Gördüğünüz gibi bir aynılık var.
 Demek ki bu erkeklerin bir özelliği o zaman bunu olduğu gibi kabul etmemiz gerekiyor, fıtratlarını değiştirmeye çalışmaktansa.

 Karşımızdakini olduğu gibi kabullenmek, saygının ilk gereği… Hiçbir erkek bir anne ile evlenmiş olmak istemez, eşinden anne tavrı görmek istemez. Erkeğin en katlanamadığı şey başarısızlıktır. Bir kadın kocasına bir anne gibi ya da bir öğretmen gibi bir şeyler öğretmeye kalkışırsa erkek bunu kendinde bir eksiklik ve başarısızlık olarak algılar.

 Bu konuda bir hadis-i şerif zikretmek istiyorum, itirazla karşılaşabileceğimi bildiğim için kaynağını çok iyi araştırdım; sahih bir hadis. Peygamberimiz buyuruyor ki;
“İnsanın insana secde etmesini emredecek olsaydım, kadının kocasına secde etmesini emrederdim.” (Tirmizî, Radâ` 10. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Nikâh 40; İbni Mâce, Nikâh 4)
 Elbette insan, Allah'tan başka hiçbir varlığa secde etmez, ama “saygılı olması gerektiği” işaret ediliyor.

İslamî Hayat:Hanımlar saygılarını ifade etmek için ve saygısızlıktan kaçınmak için nelere dikkat etmeli? Belki saygı duyuyor ama bunu göstermenin adabını bilmiyorlar.
Psikolog Reyhan Özyağlı: Kadının erkeğe samimi bir şekilde saygısını gösterirken vücut dili, ses tonu, bakışları her şeyi çok önemlidir. Bazen kendisine karşı öfkelenebiliriz. O zaman da seçtiğimiz kelimelere ve ses tonumuza çok dikkat etmeliyiz.

 Ayet-i kerimede “velkazımiynel ğayza” yani ”kızgınlık anında öfkesini yutanlar” ifadesi geçiyor ve hayatımızda aynı yastığa baş koyup aynı hayatı beraber yaşadığımız eşimiz de, bu kadar sabrı hak ediyor. Öfkelendiğimiz zaman kendimizi kontrol etmeliyiz, kelimelerimizi çok doğru seçmeliyiz.

 Erkek kadının saygı göstermesi ile saygı gösteriyormuş gibi yapmasının arasındaki nüansı çok iyi fark eder ve hisseder. Bir danışanım anlatmıştı, “Ben eşime hiç itiraz etmedim, ama kalben de onu hiç kabullenmedim. Bir gün kocası ona demiş ki, ‘Sen beni ilk günden beri hiçbir zaman kabullenmedin.’” Erkekler saygı konusunda hassas oldukları için bunu çok iyi fark ederler.

 Saygının ifade edilişinde, ortam da çok önemlidir. Erkeğin en önem verdiği şeylerden biri; sosyal çevreye karşı eşinin ona saygılı olmasıdır. Mesela ailesinin yani anne baba ve akrabalarının yanında kendisine gösterilen hürmet ve saygı onun için çok değerlidir.

 Erkek ailesine karşı kendisini ispat edebilmek ister ve eşinin kendisine saygı göstermesi, onun kendini tamamlanmış hissetmesini sağlar. Mesela kayınvalidenizin yanında deseniz ki, “Anneciğim ne kadar iyi bir evlat yetiştirmişsin, Allah senden razı olsun.”
Her ikisini de ne kadar mutlu etmiş olursunuz. Ne olur ki sanki dilinize mi yapışır?
İslamî Hayat:Aslında bu çok akıllıca bir hareket olur. Böyle davranmakla kocanız adeta size karşı duygusal açıdan borçlanmış olur, o da size kendi aileniz yanında değer verir…

Psikolog Reyhan Özyağlı: Tabi ki… Verilen saygı ve değer, mutlaka bir şekilde geri döner. Siz eşinizi mutlu ettikçe o da sizi mutlu etmek ister…
Yine onun kendi sosyal çevresine, iş çevresine veya arkadaşlarına karşı, eşi tarafından ne kadar sevildiğini, sayıldığını göstermeniz, erkeğin evine karşı sorumluluklarını yerine getirmesini sağlar ve özgüvenini sağlamlaştırır. Bu konularda birçok örneğimiz var…

İkinci konu mahrem ihtiyaçlar. Bu konuyu seminerlerimizde rahatça konuşuyoruz. Burada sadece şunu söylemek istiyorum; evlilikte mutlu bir beraberlik, erkekler için kadınlara nazaran kat kat daha önemli. Bir erkek karısının kötü yemek yapmasına katlanabilir, titiz olmamasına aldırış etmeyebilir. En azından çoğunluğu için söyleyebilirim, elbette istisnalar olabilir. Ama bir kadın eşine karşı soğuk davranır, onu ihtiyacı olan malum hayattan sürekli mahrum ederse bu evlilik için en tehlikeli durumdur.

İstatistikler de bunu doğruluyor, bu konudaki mahrumiyet kadar hiçbir konu, bir erkeği boşanma kararına götüremez.
 Bilimsel açıdan izahı olan bir gerçek bu, erkek vücudu kadına nazaran kat kat fazla hormon salgılıyor. Yani bir kadın kocasını reddetmekle onun için çok önemli bir ihtiyacı anlamamış oluyor. Daha fazla detaya girmiyorum, bu konuda hadis-i şeriflerden sadece birini hatırlatmakla yetiniyorum; Peygamberimiz buyuruyor ki: “Bir erkek karısını yatağına çağırır da karısı gelmez ve erkek ona dargın olarak gecelerse, melekler o kadına sabaha kadar lânet ederler. (Buhârî, Bed’u’l–halk 7; Müslim, Nikâh 122)

 Bu meselenin duygusal yönü de var, yani biyolojik ihtiyaç kadar, duygusal olarak da reddedilmiş, kabullenilmemiş hissediyor ki, bu evlilikte tehlike sinyali demek…

İslamî Hayat:Allah razı olsun, çok faydalı bilgiler öğrendik. Erkeklerle ilgili kadınların bilmesi gereken konulara önümüzdeki sayımızda devam edeceğiz. Röportajımızın ikinci bölümünde, sorun çözme anında kadın erkek arasındaki farklar, duygusallık konusunda farklar ve geçimle ilgili sorumluluklara dair farkları ele alacağız. Gelecek ay görüşmek üzere diyoruz…

 Hatice Kübra Ergin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum Yazma Kuralları !

1- Küfürlü, Sataşmacı, Spam veya Reklam İçeren Yorumlar Yapmamaya

2-Yaptığınız yorumun, yazıyla alakalı olmasına Spam veya Reklam İçeren Yorumlar olmamasına özen gösteriniz.

3- Her zaman nazik bir üslup kullanmaya dikkat ediniz.

4- Cevap yazma süresi değişiklik gösterebilir.

5- Yorumlarınız Yönetici Onayından Geçtikten Sonra Yayınlanacaktır.

6- Anlayışınız için TEŞEKKÜRLER..

Dost Yurdu Radyo