Dua, Allah'a el açmak, ihtiyacını arzetmek, acizliğini itiraf etmek ve Allah'ın rahmet ve keremine imanını ve muhtaçlığını ifade etmektir.
Dua etme hakkı, mümine ikram edilmiş en büyük ilahi nimetlerdendir. Eğer bizlere dua edip bir şeyler istememiz yasaklanmış olsaydı ne kadar mahzun olurduk. Öyleyse dua etme nimetinin ne kadar farkındayız?
Dua etme hakkı, mümine ikram edilmiş en büyük ilahi nimetlerdendir. Eğer bizlere dua edip bir şeyler istememiz yasaklanmış olsaydı ne kadar mahzun olurduk. Öyleyse dua etme nimetinin ne kadar farkındayız?
İçinde bulunduğumuz bu üç aylar ve yaklaşan Ramazan vesilesiyle dua nimeti üzerinde biraz tefekkür etmeye ne dersiniz?
Dua, mümin için en önemli huzur kaynağıdır. Düşünelim ki bütün bu alemleri yaratan, idare eden, dilediği yapan, yapmasına mani olabilecek hiçbir güç bulunmayan bir Rabbimiz var. Ve biz ona el açıp bir şeyler dileyebiliyoruz. Hem de dua etmemize kızmıyor, bir edebsizlik saymıyor aksine dua etmemizi istiyor. Allah-u Zülcelâl bir ayet-i kerimede: "Rabbiniz, şöyle buyurdu: Bana dua edin, size cevap vereyim (duanızı kabul edeyim)" (Mü'minûn, 23/60) buyuruyor.
Dua, kulun elinden geldiği kadar kalbini Mevlasına yöneltmesidir. Bu sebeple dua bir ibadettir, kulluktur. Peygamber aleyhisselatu vesselam da bu sebeple: "Dua ibadetin ta kendisidir. " (Tirmizî, el-Bakara Sûresi Tefsiri, 16) buyurmuştur.
İbadet Edebilmek İçin Dua
Kul ibadetini gafil bir kalple, bir şey hissetmeden yaparsa bununla ne Allah katında derece kazanabilir ne de kendi kalbinde bir diriliş elde edebilir. Ama samimi bir dua ile güzel ibadet etmek için Allah'tan yardım isteyerek zikrine ve ibadetine başlarsa bu sayede huşu dolu bir kalbe sahip olabilir. Peygamber aleyhisselatu vesselam bu sebepledir ki, genç sahabesi Muaz radıyallahu anhuya şu duayı okumasını tavsiye etmiştir:
“Allah’ım! Seni zikretmek, sana şükretmek, sana güzelce kulluk etmekte bana yardım et.” (Ebu Davud, Salat, 361)
Bu şekilde ibadet edebilmek için de dua etmek, her şeyi Allah'tan bilmeye, kendi nefsine mal etmemeye yardımcı olur. İşte bundandır ki dua ibadetin özüdür.
Duada Israr ve Tekrar
Peygamberimiz dualarını tekrar tekrar okur, böylece kalbindeki gafleti silip atıncaya kadar duayı tekrarlardı.
“Peygamber aleyhisselatu vesselam dua ettiği zaman üç kere tekrar eder, Allah’tan bir şey istediği zaman üç kere isterdi.” (Müslim, Cihad ve Siyer, 107).
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem hayatının her anında, her vesile ile dua ederdi. Dua ederken kabul edileceğine inanarak dua ederdi. Çünkü o Rabbinin dilediğini yapacak kudrete sahip olduğunun şuurunda olarak dua ediyordu.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyuruyor: “Sizden biri dua ettiğinde: “Allah’ım! Dilersen beni affet! Demesin. Kararlı, azimli bir şekilde ısrarla dua edip istesin. Zira hiçbir şeyi vermek Allah’a güç gelmez.” (Müslim, Zikir, 8)
Duadan Önce Hamd ve Salat
Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem duaya Allah'a hamd ederek, Peygambere salat ederek başlamayı tavsiye etmiştir: “Biriniz dua edeceği zaman Allah'a hamd ve senâ ile başlasın, Resûlüne salâvât getirsin ve bundan sonra artık dilediği duayı yapsın" buyurmuştur. (Ebû Dâvûd, Salât, 358; Tirmizî, Daavât, 65)
Şükür nimeti artırdığı için, önce nimetlere şükrederek duaya başlamak duanın kabulüne vesile olur. Gerek Kur'an-ı Kerim’de Peygamberlerin dualarında, gerek Resulullah sallallahu aleyhi vesellemin birçok dualarında şükür ifadeleri görüyoruz. Mesela Peygamber Efendimiz gece evine gelip sığındığı vakit şöyle şükrederek duasına başlardır:
“Sığınılacak yeri ve ihtiyacını giderecek kimsesi olmayan niceleri varken; bizi yediren, içiren, ihtiyaçlarımızı gideren ve bizi barındıran Allah’a hamdolsun.” (Tirmizi, Deavât, 16).
Yalnız Dünyalık İstemeyelim
Dua etmenin bir adabı da, dileklerimizi isterken yalnız dünyalık istemeyip aksine evvela ahiret muradı istemektir. Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz bu hususta bizi şöyle ikaz eder:
“İnsanlardan, ‘Ey Rabbimiz! Bize (vereceğini) bu dünyada ver.’ diyenler vardır. Bunlar ahrette nasibi yoktur. Onlardan, ‘Rabbimiz! Bize dünyada da iyilikler ver, ahrette de iyilikler ve bizi ateş azabından koru.’ diyenler vardır. İşte onlara kazandıklarından bir nasip vardır. Allah, hesabı çabuk görendir.” (Bakara, 200-202)
Biz de her namazda, son oturuşta, Rabbimizin bu ayette tavsiye ettiği “Rabbena Atina…” duasını okuyoruz.
Müminler İçin Dua Edelim
Duanın kabulüne vesile olan bir başka husus da, yalnız kendimize dua etmeyip, bilhassa anne babamız başta olmak üzere mümin kardeşlerimize dua etmektir. Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem buyuruyor ki:
"Bir müminin diğerine karşı arkasında ettiği dua gibi, Allah'ın süratle icâbet ettiği dua yoktur." (Müslim, Zikr 88,)
Bizler de her namazımızda evvela anne babamıza, sonra bütün müminlere dua etmek için Rabbimizin Kur’an’ı Kerim’de öğrettiği: “Rabbenâğfirlî ve li-vâlideyye…” duasını okuyoruz. Bu duamızda:
“Ey Rabbimiz! Beni, anamı ve babamı ve bütün Mü’minleri hesap gününde bağışla. Ey Rabbim! Merhamet edenlerin merhamet edicisi, bize rahmetinle muamele eyle.” Demiş oluyoruz. (İbrahim, 41).
Peygamber efendimizin birçok duası, ümmeti için yapılmış dualardır. Bizlere de böyle toplum için, mümin kardeşlerimiz için dua etmeyi tavsiye etmiştir. Mesela tavsiye ettiği bir dua şöyledir:
“Allah’ım! Kalplerimizi birleştir. Aramızı düzelt ve bizi kurtuluş yollarına ilet. Bizi karanlıklardan aydınlığa çıkar ve büyük günahların açığından da gizlisinden de uzaklaştır.” (Ebû Dâvud, Salat, 182)
Hayrünnisa Yılmaz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum Yazma Kuralları !
1- Küfürlü, Sataşmacı, Spam veya Reklam İçeren Yorumlar Yapmamaya
2-Yaptığınız yorumun, yazıyla alakalı olmasına Spam veya Reklam İçeren Yorumlar olmamasına özen gösteriniz.
3- Her zaman nazik bir üslup kullanmaya dikkat ediniz.
4- Cevap yazma süresi değişiklik gösterebilir.
5- Yorumlarınız Yönetici Onayından Geçtikten Sonra Yayınlanacaktır.
6- Anlayışınız için TEŞEKKÜRLER..
Dost Yurdu Radyo