.: Günün Ayeti :. .: Günün Hadis-i Şerf-i :. .: Günün Sözü :.
     
Şu An Yayında: Yükleniyor...
Winamp, iTunes Windows Media Player Real Player QuickTime Stream Proxy
Dost Yurdu Radyo,İslami Radyo,dini radyo,ilahiler,ezgiler,sohbetler,canlı radyo, dini radyo, dursun ali erzincanlı, abdurrahman önül,eşref ziya,en güzel ilahiler, ezgiler, ilahi dinle, islam, islam radyoları, islami radyo, marşlar, online ilahi dinle, radyo, radyo islam, şiirler, ,canlı radyo, dini radyo, dursun ali erzincanlı, en güzel ilahiler, ezgiler, ilahi dinle, islam, islam radyoları, islami radyo, marşlar, online ilahi dinle, radyo, radyo islam, şiirler, ümmetin sesi,,Dini Radyolar,Radyo Dinle, Canlı Radyo, İlahi Nefesler, İlahiler, İlahi,En güzel ilahilerin yer aldığı çalma listemizden müzikli ve müziksiz ilahi dinleyebilirsiniz,ilahi Radyo Canlı Dinle, güncel yayını ,bedava mobil ilahi Radyo, Kesintisiz Dinle ,online ilahiRadyo internetten dinleme ,müzik , sitene ekle, Türk radyolarının en çok dinlenen ilahileri bu listelerde,Farklı isimlerden ilahiler,Meydân-ı Aşk,Ateş-i Aşk,Aldanma Dünya Varına,Taştı Rahmet Deryası,Tasavvuf Müziği,Allah Diyelim Daim,İlahilerden Seçmeler,7/24 Dinle .

.: DUYURULAR :.


.: Flatcast Radyoları Kapatılmıştır Yeni Sistem Chat Sayfamıza Canlı Yayına Tıklayıp Girebilirsiniz:. Lütfen Canlı Yayın Resmine Tıklayınız

.: KURALLAR :.


.: Lütfen Okuduğumuz Yazılara
Yorum Yapalım Tavsiye Edelim
Dostlarımızın Arkadaşlarımızın
Okumalarını Sağlayalım:.


DOST YURDU RADYO      BURAYA TIKLAYIP YENİ BİR SAYFA AÇABİLİRSİNİZ
Sitemiz En Güzel Crome Tarayıcıda Görünmektedir
             
İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)
2013 yılında yayın hayatına giren sitemizde şu ilkeleri benimsedik:

1. Gâyemiz Allah rızası ve Yüce İslam dinine elimizden geldiğince hizmettir.
2. Hedef kitlemiz öncelikle çocuklar, tüm Müslüman kardeşlerimiz ve diğer insanlardır.
3. Dini oyunlar, ilahiler ve çeşitli etkinliklerle din derslerinin daha eğlenceli ve verimli geçmesi bir diğer hedefimizdir.
4. Sitemizdeki tüm içeriklere herkesin ücretsiz ve üyeliksiz ulaşması amaçlanmıştır.
5. Blogger üzerinden yayın yapan sitemiz asla reklama yer vermemeyi birinci yöntem olarak seçmiştir.
6. Kullandığımız tüm İslami bilgilerin sahih İslam kaynaklarına dayanmasına azami özen gösterilmektedir.
7. Sitede bulunan içeriklerde kullanıcılar tarafından sahih dini bilgilere ve insan haklarına aykırı görülen içerikler hemen silinecektir.
8. En büyük sermayemiz ve tek gelirimiz siz değerli dostların bir hayır duasıdır.
Hadis-i şerifte: "Kim ümmetime dini işlerine dair kırk hadis hıfzediverirse, Allah Teâlâ onu alimler zümresinde haşreder.... Ben de kıyamet gününde ona şahid ve şefaatçi olurum" buyurulmuştur. 1- Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz. (Buhârî, İ lm, 12; Müslim, Cihâd, 6.) 2- İslâm, güzel ahlâktır. (Kenzü'l-Ummâl, 3/17, HadisNo: 5225) 3- İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez. (Müslim, Fedâil, 66; Tirmizî, Birr, 16) 4- Nerede olursan ol Allah'a karşı gelmekten sakın; yaptığın kötülüğün arkasından bir iyilik yap ki bu onu yok etsin. İnsanlara karşı güzel ahlakın gereğine göre davran. (Tirmizî, Birr, 55) 5- Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir. (Tirmizî, İlm, 14.) 6- Mümin, bir delikten iki defa sokulmaz. (Mümin, iki defa aynı yanılgıya düşmez) (Buhârî, Edeb, 83; Müslim, Zühd, 63.) 7- Allah, sizden birinizin yaptığı işi, ameli ve görevi sağlam ve iyi yapmasından hoşnut olur. (Taberânî, el-Mu'cemü'l-Evsat, 1/275; Beyhakî,.) 8- İman, yetmiş küsur derecedir. En üstünü “Lâ ilâhe illallah (Allah'tan başka ilah yoktur)” sözüdür, en düşük derecesi de rahatsız edici bir şeyi yoldan kaldırmaktır. Haya da imandandır. (Buhârî, Îmân, 3; Müslim, Îmân, 57, 58). 9- Müslüman, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir. (Tirmizî, Îmân, 12; Nesâî, Îmân, 8.) 10- (Mümin) kardeşinle münakaşa etme, onun hoşuna gitmeyecek şakalar yapma ve ona yerine getirmeyeceğin bir söz verme. (Tirmizî, Birr, 58.) 11- İnsanların Peygamberlerden öğrenegeldikleri sözlerden biri de: “Utanmadıktan sonra dilediğini yap!” sözüdür. (Buhârî, Enbiyâ, 54; EbuDâvûd, Edeb, 6. ) 12- (Allah Rasûlü) “Din nasihattır/samimiyettir” buyurdu. “Kime Yâ Rasûlallah?” diye sorduk. O da; “Allah'a, Kitabına, Peygamberine, Müslümanların yöneticilerine ve bütün müslümanlara” diye cevap verdi. (Müslim, İ mân, 95 ) 13- Kim kötü ve çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse, kalben karşı koysun. Bu da imanın en zayıf derecesidir. (Müslim, Îmân, 78; Ebû Dâvûd, Salât, 248.) 14- İki göz vardır ki, cehennem ateşi onlara dokunmaz: Allah korkusundan ağlayan göz, bir de gecesini Allah yolunda, nöbet tutarak geçiren göz. (Tirmizî , Fedâilü'l-Cihâd, 12.) 15- Zarar vermek ve zarara zararla karşılık vermek yoktur. (İbn Mâce, Ahkâm, 17; Muvatta', Akdıye, 31.) 16- Hiçbiriniz kendisi için istediğini (mü'min) kardeşi için istemedikçe (gerçek) iman etmiş olamaz. (Buhârî, Îmân, 7; Müslim, Îmân, 71.) 17- Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez. Kim, (mümin) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir müslümanı(n kusurunu) örterse, Allah da Kıyamet günü onu(n kusurunu) örter. (Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58.) 18- İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de (gerçek anlamda) iman etmiş olamazsınız. (Müslim, Îmân, 93; Tirmizî, Sıfâtu'l-Kıyâme, 56.) 19- İşçiye ücretini, (alnının) teri kurumadan veriniz. (İbn Mâce, Ruhûn, 4 .) 20- Rabbinize karşı gelmekten sakının, beş vakit namazınızı kılın, Ramazan orucunuzu tutun, mallarınızın zekatını verin, yöneticilerinize itaat edin. (Böylelikle) Rabbinizin cennetine girersiniz. (Tirmizî, Cum'a, 80.) 21- Hiç şüphe yok ki doğruluk iyiliğe götürür. İyilik de cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğru sözlü) diye yazılır. Yalancılık kötüye götürür. Kötülük de cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye söyleye Allah katında kezzâb (çok yalancı) diye yazılır. (Buhârî, Edeb, 69; Müslim, Birr, 103, 104.) 22- ( Mümin) kardeşine tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır. (Tirmizî, Birr, 36.) 23- Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar. (Müslim, Birr, 33; ‹bn Mâce, Zühd, 9; Ahmed b. Hanbel, 2/285, 539.) 24- Allah'ın rızası, anne ve babanın rızasındadır. Allah'ın öfkesi de anne babanın öfkesindedir. (Tirmizî, Birr, 3.) 25- Üç dua vardır ki, bunlar şüphesiz kabul edilir: Mazlumun duası, misafirin duası ve babanın evladına duası. (İbn Mâce, Dua, 11.) 26- Hiçbir baba, çocuğuna, güzel terbiyeden daha üstün bir hediye veremez. (Tirmizî, Birr, 33.) 27- Peygamberimiz işaret parmağı ve orta parmağıyla işaret ederek: “ Gerek kendisine ve gerekse başkasına ait herhangi bir yetimi görüp gözetmeyi üzerine alan kimse ile ben, cennette işte böyle yanyanayız” buyurmuştur. (Buhârî, Talâk, 25, Edeb, 24; Müslim, Zühd, 42.) 28- Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir. (Tirmizî, Birr, 15; Ebû Dâvûd, Edeb, 66) 29- Sizin en hayırlılarınız, hanımlarına karşı en iyi davrananlarınızdır. (Tirmizî, Radâ', 11; ‹bn Mâce, Nikâh, 50. Tirmizî, Birr, 15; Ebû Dâvûd, Edeb, 66.) 30- Cebrâil bana komşu hakkında o kadar çok tavsiyede bulundu ki; ben ( Allah Teâlâ) komşuyu komşuya mirasçı kılacak zannettim. (Buhârî, Edeb, 28; Müslim, Birr, 140, 141) 31- Birbirinize buğuz etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin; ey Allah'ın kulları, kardeş olun. Bir müslümana, üç günden fazla (din) kardeşi ile dargın durması helal olmaz. (Buhârî, Edeb, 57, 58.) 32- (İnsanı) helâk eden şu yedi şeyden kaçının. Onlar nelerdir ya Resulullah dediler. Bunun üzerine: Allah'a şirk koşmak, sihir, Allah'ın haram kıldığı cana kıymak, faiz yemek, yetim malı yemek, savaştan kaçmak, suçsuz ve namuslu mümin kadınlara iftirada bulunmak buyurdu. (Buhârî, Vasâyâ, 23, Tıbb, 48; Müslim, Îmân, 144) 33- Allah'a ve ahiret gününe imân eden kimse, komşusuna eziyet etmesin. Allah'a ve ahiret gününe imân eden misafirine ikramda bulunsun. Allah'a ve ahiret gününe imân eden kimse, ya hayır söylesin veya sussun. (Buhârî, Edeb, 31, 85; Müslim, Îmân, 74, 75) 34- Söz taşıyanlar (cezalarını çekmeden yada affedilmedikçe) cennete giremezler. (Müslim, Îmân, 168; Tirmizî, Birr, 79.) 35- Dul ve fakirlere yardım eden kimse, Allah yolunda cihad eden veya gündüzleri (nafile) oruç tutup, gecelerini (nafile) ibadetle geçiren kimse gibidir. (Buhârî, Nafakât, 1; Müslim, Zühd, 41; Tirmizî, Birr, 44; Nesâî, Zekât, 78) 36- Her insan hata eder. Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir. (Tirmizî, Kıyâme, 49; İbn Mâce, Zühd, 30.) 37- İnsanda bir organ vardır. Eğer o sağlıklı ise bütün vücut sağlıklı olur; eğer o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir. (Buhârî, Îmân, 39; Müslim, Müsâkât, 107.) 38- Mü'minin başka hiç kimsede bulunmayan ilginç bir hali vardır; O'nun her işi hayırdır. Eğer bir genişliğe (nimete) kavuşursa şükreder ve bu onun için bir hayır olur. Eğer bir darlığa (musibete) uğrarsa sabreder ve bu da onun için bir hayır olur. (Müslim, Zühd, 64; Dârim”, Rikâk, 61.) 39- Bir müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o müslüman için birer sadakadır. (Buhârî, Edeb, 27; Müslim, Müsâkât, 7, 10.) 40- Bizi aldatan bizden değildir. (Müslim, Îmân, 164.)

10 Eylül 2017 Pazar

Namazı Huşu ile Kılmak



Namaz kılmak, bir müminin hayatındaki en önemli kulluk vazifesidir. Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi vesellem, buna işaretle, “Kulun kıyamet gününde hesaba çekileceği ilk ibadet namazdır, eğer namazı tam çıkarsa kurtulmuş ve kazanmış olur, eksik çıkarsa kaybedenlerden olur”(Tirmizi, Salat, 188) buyururdu.

Namaz, hem kalple hem bedenle yapılan bir ibadettir. Namazın tam olması için kalbin namazda iken başka şeylerle meşgul olmaması gerekir.

Rabbimiz, Mü’minûn Sûresi’nde felaha kavuşan müminlerin vasıflarını sayarken, “Onlar, namazlarında huşû içindedirler.” (el-Mü’minûn, 2) buyurmaktadır. Bir başka ayette de; "Allah'ın huzurunda tam hûşu ve hudû ile durun" buyurmaktadır. (Bakara, 238)

Kalp insanın hakim olmakta en çok zorlandığı azasıdır. İnsan ne kadar arzu etse de kalbine çeşitli düşüncelerin gelmesine engel olamaz. Birçok insan namaz sırasında kalbini muhafaza edemediği için kaç rekat kıldığını bile şaşırmaktan şikayet eder.

Bu durum sadece bizim yaşadığımız bir sorun değildir. Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi vesellem asırlar öncesinden bu halin şeytanın bir vesvesesi olduğunu haber vermiştir.

Peygamber Efendimiz şöyle bildiriyor:

“Namaz için ezan okunduğu zaman, şeytan ezanı duymamak için arkasını dönüp yellenerek kaçar. Ezan bitince tekrar geri gelir. Namaz için kamet edilince yine arkasını dönüp kaçar. Kamet bittiğinde yine gelir ve kişi ile nefsi arasına sokulur ve ona: ‘Filân şeyi hatırla, filân şeyi hatırla’ diyerek namazdan önce aklında olmayan şeyleri hatırlatır da, neticede insan kaç rekât namaz kıldığını bilemez olur.” (Buhari, Bed’ü’l-Halk, 11)

Birçok insan namaz kılarken yaşadığı bu hallerden dolayı ye’se, yani ümitsizliğe düşer. Hatta bazı kişiler “Bu kıldığım namaz zaten olmuyor.” Diyerek namazı bırakır. Elbette ki bu Şeytanın hilesine mağlup olmaktır.

Kalbe böyle vesveseler geldiğinde Allah-u Zülcelâl'in kullarına karşı merhametini düşünmelidir. Eğer insan şeytana karşı elinden geldiği kadar mücadele ederse Allah onun bu mücadelesini bilir ve hatalarını affeder.

Vesveseye Karşı İlim Öğrenmek

Şeytanın vesveselerinden korunmak için ilim öğrenmek gerekir. İlim öğrenen kişi başına gelen halin hükmünü bilir, ona göre hareket eder. Mesela namazda kaçıncı rekatte olduğundan şüphe eden kişi, zannı galip ile hareket etmelidir. Zannı galip, kişinin kalbinde galip gelen düşünce demektir. Peygamber efendimiz bu hususta şöyle buyurmuştur:

“Biriniz namazın rekâtında şüpheye düştüğünde şüpheyi atsın ve şüphesiz bildiği rekâtı üzerine hareket etsin. Eğer namazı tamam ise, fazla kılınan rekât nafile olur. Eğer noksan kılmış ise, o rekât, namazı tamamlamak için olmuş olur. Namazın sonunda yaptığı iki secde de şeytanın burnunun toprağa sürünmesi için olmuş olur.”(Müslim, Mesâcid, 88,89; Ebû Dâvud, Salat, 190)

İnsan kalbinde ağır basan düşünce ne ise ona göre namazını tamamlar ve namazın sonunda da sehiv secdesi yaparsa Allah-u Zülcelâl kabul edecektir. “Bu namaz olmadı bir daha kılayım, olmadı bir daha kılayım,” dememelidir. Çünkü insan bu şekilde evham yaparsa sonunda bıkkınlık hissederek tamamen namazı bırakır. Şeytanın istediği de budur.

Şeytan mümini namazın huzurundan mahrum etmek için her çareye başvurur. Bazen zihnine düşünceler atarak okuduğu sureleri karıştırmasına sebep olur. Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi vesellem böyle durumlarda euzu besmele okuyup sol tarafa doğru üfürmeyi tavsiye etmiştir:

Osman b. Ebi’l-Âs radiyallâhu anh şöyle anlatıyor: Rasulullah sallallahu aleyhi ve selleme gittim ve “Ya Rasulallah, şeytan, benim ile namazım arasına giriyor ve kıraatimi karıştırıyor (beni şüpheye düşürüyor) dedim. Allah'ın Resulü bana: “Bu, Hınzıb denilen bir şeytandır. Onu hissettiğin zaman ondan hemen Allah’a sığın ve (namazdan sonra) sol tarafına üç kere üfür.” buyurdu.

Osman radıyallahu anh diyor ki: “Bu tavsiyeyi yaptım ve Allah Teâlâ o şeytanı benden giderdi” (Müslim, Selâm, 68; Ahmed b. Hanbel, IV, 2)

Şeytan bize son nefesimize kadar vesvese vermeye devam edecektir. Vesvese geliyor diye namazdan soğumamalıyız. Aksine namazın şeytana karşı bir savaş olduğunu düşünmeli, bu savaşı kazanmak için taktik geliştirmeliyiz.

Namaza Hazırlanmak

Namazı güzel kılmanın en önemli şartı, namaza hazırlanırken özen göstermektir. Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem ibadete hazırlığın bir parçası olduğu için abdest almaya da ibadet gibi önem verirdi. Abdest hem hükmi temizliktir, hem de o uzuvlarla işlenen ufak tefek hataları temizleyen manevi bir temizliktir. Peygamberimiz bunu şu hadis-i şerifiyle müjdeliyor:

“İçinizden her kim, abdest suyunu hazırlayıp ağzına burnuna su verir ve burnunu temizlerse, mutlaka yüzünün, ağzının ve burnunun günahları dökülür! Sonra Allah’ın emrettiği gibi yüzünü yıkarsa, yüzünün günahları su ile birlikte sakalının etrafından dökülür.

Sonra dirsekleriyle birlikte ellerini yıkarsa, elinin günahları su ile beraber parmak uçlarından akar gider. Sonra başını meshederse, başının günahları su ile birlikte saçlarının ucundan dökülür. Sonra topuklarıyla beraber ayaklarını yıkarsa, ayaklarının günahları su ile beraber ayak parmaklarının ucundan akar. Eğer (böylece abdest alan) bu adam, kalkıp namaz kılar, Allah’a hamd ve senâ eder, O’nu layık olduğu vasıflarla yüceltir ve gönlünü tam anlamıyla Allah’a bağlarsa, mutlaka anasından doğduğu günkü gibi günahlarından arınmış olur” (Müslim, Müsâfirîn 294)

İşte abdesti alırken bu hadis-i şerifi aklımıza getirip, geçmiş günahlara tevbe etmeli, Allah'ın affına ne kadar muhtaç olduğumuzu düşünmeliyiz.

Ezanı Huşuyla Dinlemek

Namazda huşu hissetmek için, namazın manasını düşünmek gerekir. Namaz Allah'ın davetine icabettir. Bunu hissetmek için Allah'ın daveti olan ezanı kalbi bir derinlik içinde dinlemelidir.

Bizler mahşer günü Allah'ın daveti üzere kendimizden geçmiş bir halde boyun eğerek Allah'ın davetine doğru götürüleceğiz. İşte her ezanda, şu ayette bildirilen o halimizi düşünmeliyiz:

"O gün insanlar, hiçbir tarafa sapmadan Hakk'ın davetçisine uyarlar. Gözler Rahman'ın heybetinden huşu' içerisine girmiş, kısılmıştır. Artık bir fısıltıdan başka bir ses işitemezsin."(Tâhâ, 20/108)

Ezanın ilk cümlesi “Allah en büyüktür” manasına gelen “Allah-u Ekber” lafzıdır. Bu cümleyi işitince Allah'ın gökleri ve yeri yaratan kudretini düşünmelidir. Dünya ve ahirette sonumuz Allah’ın elindedir. O bizden razı olursa bu bizime n büyük kurtuluşumuzdur, razı olmazsa bu da en büyük felaketimizdir. İşte bunları düşünerek ezanın bütün lafızlarını kalbimizin derinliklerinden dinlemeliyiz. Ezan okunurken televizyon ve benzeri cihazları kapatmalıyız, konuşmayı kesmeliyiz. Ezan cümlelerini tekrarlayıp sonundaki duayı okumalıyız.

Ezan ile kamet arasında yapılan duaların kabul olunacağı da bildirilmiştir.

Namazda Sükuneti Korumak

İnsanın kalbiyle bedeni arasında karşılıklı bir etkileşim vardır. Kalp neyle meşgulse beden ona yöneldiği gibi beden neyle meşgulse kalp de ona kayar. Bu sebeple Peygamberimiz namazda gözlerin yere indirilmesini emrederdi. Namazda sağa sola bakmak hakkında, "Bu, kulun namazından (sevabından) bir miktarını şeytanın kapıp aşırmasıdır," (Buhârî, Ezân 93) buyururdu.

Namazdaki bedeni hareketlerin sakince ve tam yapılması da kalbin huzuruna yardım eder. Allah Resulü namazda elbiseyi düzeltmek, sakalını oynamak gibi hareketlerden sakındırır, “Şüphesiz namazın kendisi başlı başına mühim bir meşguliyettir (namazda başka şeyle meşgul olunmamalıdır).” Buyururdu. (Müslim, Mesâcid, 34)

Namaz kılarken alel acele yatıp kalkmamalıdır. Bütün bu erkanda tesbihleri sakince okumaya yetecek bir müddet duraklamalıdır.

Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem, mescidde aceleyle namaz kılan bir kişiye:

“Dön namazını kıl, çünkü sen namaz kılmadın.” Buyurdu. Adam tekrar aynı şekilde kılıp üç defa aynı ikazla karşılaşınca Efendimiz sallâllâhu aleyhi ve selleme: “Sen’i Hak üzere gönderen Zât-ı Zü’l-celâl’e yemin ederim ki yâ Rasûlâllah! Bundan daha iyisini yapamıyorum. Bana doğrusunu öğret.” dedi. Bunun üzerine Peygamber efendimiz sallâllâhu aleyhi ve sellem ona namazı şöyle tarif etti:

“Önce ayağa kalk, iftitah tekbirinden sonra Kur’ân’dan sûreler oku. Sonra rükûa git. Rükûda itmi’nan ve istikrar buluncaya kadar… Sonra kalk ve doğrul. Ayakta itmi’nan ve itidal buluncaya kadar… Sonra secdeye git. Secdede mutmain oluncaya dek… Sonra diğer rekâtlarını da öylece tamamla…” Peygamberimiz böyle tarif ettikten sonra “Böyle yapmazsan namazı eksiltmiş olursun” buyurur. (Tirmizî, Salât, 110; Ebû Dâvud, Salât, 143-144)

Murakabe Halinde Olmak

Namaz, Allah'a yöneliştir. Bu sebeple insan kimin huzurunda olduğunu düşünmelidir. Peygamber efendimiz, amcası Abbas’ın oğlu Fadl’a namazı öğretirken şöyle buyurmuştur:

"Namaz ikişer rekat kılınır, her iki rek'atte bir teşehhüd (oturup ‘Ettehıyyatü duasını okumak) vardır. Namazda huşu (tevazu, boyun eğiş hali) hissedilir, temeskün (zavallılık) gösterilir. Ellerini, içleri kendi yüzüne dönük (olarak) Rabbine kaldırır; isteklerini (ısrarla yalvararak) istersin: "Ya Rabbi! ya Rabbi! ya Rabbi!.." Kim bunu yapmazsa namazı eksiktir." (Tirmizi, Salat 283)

Peygamberimiz bize şöyle nasihat ediyor:

“Allah Teâlâ’ya sanki kendisini görüyormuşcasına ibadet edin! Kendinizi ölüler arasında biriymiş gibi kabul edin. Size yarar sağlayacak az bir şey sizi oyalayıp amacınızdan alıkoyacak çok şeyden daha hayırlıdır. Zira iyilik eskimez günahlar da hiç unutulmaz.” (Buhari, 1, 114 Müslim 1, 39)

Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellemin namaz kılarken göğsünden kaynayan kazandan gelen ses gibi hıçkırık ve inilti sesleri gelirdi. (Ebû Dâvûd, Salât, 156-157)

Hz. Ebubekir radıyallâhu anhu namaz kılarken ağlamaklı sesi arka saflardan duyulurdu. Onun namaz kıldığı yer gözyaşlarından ıslanırdı. Bunun çaresi olarak Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki: “Kıldığın namazı, en son namazınmış gibi, (bir daha namaz kılma fırsatı bulamayacak bir kişinin kıldığı namaz gibi) kıl.” (İbn Mace, Zühd, 15)

Nafilelere Devam Etmek

Her iş bol bol tekrar yapılarak öğrenilir. Bunun bir istisnası yoktur. Nasıl ki bir sporcu şampiyon oluncaya kadar aylarca antreman yapıyor, nasıl bir ordu savaşı kazanmak için tatbikat yapıyor, aynen öyle, son nefeste iman üzere ruhumuzu teslim edinceye kadar ibadetle talim yapacağız. Hem bu şekilde davranarak, namazlarımızdaki kusurları da affettirmiş oluruz.

Peygamberimiz buyuruyor ki, “Kıyamet gününde insanların ilk sorguya çekilecekleri amelleri namazdır. Allah (c.c.) kulun namazlarını tam mı yoksa noksan mı kıldığına bakılmasını emreder. Eğer namazları tam ise sevabı tam olarak yazılır. Eğer (farz) namazlarında eksiklik varsa nafile olarak kıldığı namazlarına bakılmasını emreder. Şayet nafile namazları varsa, bunlarla farz namazların tamamlanmasını emreder. Sonra kul diğer amellerinden hesaba çekilir.” (Tirmizî, Salât 306).

Bu arada ibadet dışındaki zamanlarda da kalbimizi korumalıyız. Peygamberimiz buyuruyor ki, “Allah’ı unutarak luzumsuz konuşmalara dalmayın. Çünkü Allah hatırlanmadan yapılan uzunca konuşmalar, kalbi katılaştırır. Allah’tan en uzak olan kimse ise kalbi katı olandır” (Tirmizî, Zühd, 62)

Kalbi malayani şeylerden korumak için namazdaki huşu halini namaz dışında da mümkün olduğu kadar korumaya çalışmalıyız. Kalbimizi koruyabilmek için Allah'tan yardım istemeli ve manevi riski yüksek yerlerde zaman geçirmekten sakınmalıyız. Allah'a döneceğimiz günü asla unutmamalıyız.

Rabbimiz şöyle buyuruyor:

“Sabır ve namaz ile Allâh’tan yardım isteyin. Şüphesiz ki o, huşû sâhibi olanlardan başkasına elbette ağır gelir. Onlar ki kendilerinin hakîkaten Rab’lerine kavuşacaklarına ve O’na rücû edeceklerine inanırlar.” (el-Bakara, 45-46)

Hayrünnisa Yılmaz









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum Yazma Kuralları !

1- Küfürlü, Sataşmacı, Spam veya Reklam İçeren Yorumlar Yapmamaya

2-Yaptığınız yorumun, yazıyla alakalı olmasına Spam veya Reklam İçeren Yorumlar olmamasına özen gösteriniz.

3- Her zaman nazik bir üslup kullanmaya dikkat ediniz.

4- Cevap yazma süresi değişiklik gösterebilir.

5- Yorumlarınız Yönetici Onayından Geçtikten Sonra Yayınlanacaktır.

6- Anlayışınız için TEŞEKKÜRLER..

Dost Yurdu Radyo