.: Günün Ayeti :. .: Günün Hadis-i Şerf-i :. .: Günün Sözü :.
     
Şu An Yayında: Yükleniyor...
Winamp, iTunes Windows Media Player Real Player QuickTime Stream Proxy
Dost Yurdu Radyo,İslami Radyo,dini radyo,ilahiler,ezgiler,sohbetler,canlı radyo, dini radyo, dursun ali erzincanlı, abdurrahman önül,eşref ziya,en güzel ilahiler, ezgiler, ilahi dinle, islam, islam radyoları, islami radyo, marşlar, online ilahi dinle, radyo, radyo islam, şiirler, ,canlı radyo, dini radyo, dursun ali erzincanlı, en güzel ilahiler, ezgiler, ilahi dinle, islam, islam radyoları, islami radyo, marşlar, online ilahi dinle, radyo, radyo islam, şiirler, ümmetin sesi,,Dini Radyolar,Radyo Dinle, Canlı Radyo, İlahi Nefesler, İlahiler, İlahi,En güzel ilahilerin yer aldığı çalma listemizden müzikli ve müziksiz ilahi dinleyebilirsiniz,ilahi Radyo Canlı Dinle, güncel yayını ,bedava mobil ilahi Radyo, Kesintisiz Dinle ,online ilahiRadyo internetten dinleme ,müzik , sitene ekle, Türk radyolarının en çok dinlenen ilahileri bu listelerde,Farklı isimlerden ilahiler,Meydân-ı Aşk,Ateş-i Aşk,Aldanma Dünya Varına,Taştı Rahmet Deryası,Tasavvuf Müziği,Allah Diyelim Daim,İlahilerden Seçmeler,7/24 Dinle .

.: DUYURULAR :.


.: Flatcast Radyoları Kapatılmıştır Yeni Sistem Chat Sayfamıza Canlı Yayına Tıklayıp Girebilirsiniz:. Lütfen Canlı Yayın Resmine Tıklayınız

.: KURALLAR :.


.: Lütfen Okuduğumuz Yazılara
Yorum Yapalım Tavsiye Edelim
Dostlarımızın Arkadaşlarımızın
Okumalarını Sağlayalım:.


DOST YURDU RADYO      BURAYA TIKLAYIP YENİ BİR SAYFA AÇABİLİRSİNİZ
Sitemiz En Güzel Crome Tarayıcıda Görünmektedir
             
İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)
2013 yılında yayın hayatına giren sitemizde şu ilkeleri benimsedik:

1. Gâyemiz Allah rızası ve Yüce İslam dinine elimizden geldiğince hizmettir.
2. Hedef kitlemiz öncelikle çocuklar, tüm Müslüman kardeşlerimiz ve diğer insanlardır.
3. Dini oyunlar, ilahiler ve çeşitli etkinliklerle din derslerinin daha eğlenceli ve verimli geçmesi bir diğer hedefimizdir.
4. Sitemizdeki tüm içeriklere herkesin ücretsiz ve üyeliksiz ulaşması amaçlanmıştır.
5. Blogger üzerinden yayın yapan sitemiz asla reklama yer vermemeyi birinci yöntem olarak seçmiştir.
6. Kullandığımız tüm İslami bilgilerin sahih İslam kaynaklarına dayanmasına azami özen gösterilmektedir.
7. Sitede bulunan içeriklerde kullanıcılar tarafından sahih dini bilgilere ve insan haklarına aykırı görülen içerikler hemen silinecektir.
8. En büyük sermayemiz ve tek gelirimiz siz değerli dostların bir hayır duasıdır.
Hadis-i şerifte: "Kim ümmetime dini işlerine dair kırk hadis hıfzediverirse, Allah Teâlâ onu alimler zümresinde haşreder.... Ben de kıyamet gününde ona şahid ve şefaatçi olurum" buyurulmuştur. 1- Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz. (Buhârî, İ lm, 12; Müslim, Cihâd, 6.) 2- İslâm, güzel ahlâktır. (Kenzü'l-Ummâl, 3/17, HadisNo: 5225) 3- İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez. (Müslim, Fedâil, 66; Tirmizî, Birr, 16) 4- Nerede olursan ol Allah'a karşı gelmekten sakın; yaptığın kötülüğün arkasından bir iyilik yap ki bu onu yok etsin. İnsanlara karşı güzel ahlakın gereğine göre davran. (Tirmizî, Birr, 55) 5- Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir. (Tirmizî, İlm, 14.) 6- Mümin, bir delikten iki defa sokulmaz. (Mümin, iki defa aynı yanılgıya düşmez) (Buhârî, Edeb, 83; Müslim, Zühd, 63.) 7- Allah, sizden birinizin yaptığı işi, ameli ve görevi sağlam ve iyi yapmasından hoşnut olur. (Taberânî, el-Mu'cemü'l-Evsat, 1/275; Beyhakî,.) 8- İman, yetmiş küsur derecedir. En üstünü “Lâ ilâhe illallah (Allah'tan başka ilah yoktur)” sözüdür, en düşük derecesi de rahatsız edici bir şeyi yoldan kaldırmaktır. Haya da imandandır. (Buhârî, Îmân, 3; Müslim, Îmân, 57, 58). 9- Müslüman, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir. (Tirmizî, Îmân, 12; Nesâî, Îmân, 8.) 10- (Mümin) kardeşinle münakaşa etme, onun hoşuna gitmeyecek şakalar yapma ve ona yerine getirmeyeceğin bir söz verme. (Tirmizî, Birr, 58.) 11- İnsanların Peygamberlerden öğrenegeldikleri sözlerden biri de: “Utanmadıktan sonra dilediğini yap!” sözüdür. (Buhârî, Enbiyâ, 54; EbuDâvûd, Edeb, 6. ) 12- (Allah Rasûlü) “Din nasihattır/samimiyettir” buyurdu. “Kime Yâ Rasûlallah?” diye sorduk. O da; “Allah'a, Kitabına, Peygamberine, Müslümanların yöneticilerine ve bütün müslümanlara” diye cevap verdi. (Müslim, İ mân, 95 ) 13- Kim kötü ve çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse, kalben karşı koysun. Bu da imanın en zayıf derecesidir. (Müslim, Îmân, 78; Ebû Dâvûd, Salât, 248.) 14- İki göz vardır ki, cehennem ateşi onlara dokunmaz: Allah korkusundan ağlayan göz, bir de gecesini Allah yolunda, nöbet tutarak geçiren göz. (Tirmizî , Fedâilü'l-Cihâd, 12.) 15- Zarar vermek ve zarara zararla karşılık vermek yoktur. (İbn Mâce, Ahkâm, 17; Muvatta', Akdıye, 31.) 16- Hiçbiriniz kendisi için istediğini (mü'min) kardeşi için istemedikçe (gerçek) iman etmiş olamaz. (Buhârî, Îmân, 7; Müslim, Îmân, 71.) 17- Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez. Kim, (mümin) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir müslümanı(n kusurunu) örterse, Allah da Kıyamet günü onu(n kusurunu) örter. (Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58.) 18- İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de (gerçek anlamda) iman etmiş olamazsınız. (Müslim, Îmân, 93; Tirmizî, Sıfâtu'l-Kıyâme, 56.) 19- İşçiye ücretini, (alnının) teri kurumadan veriniz. (İbn Mâce, Ruhûn, 4 .) 20- Rabbinize karşı gelmekten sakının, beş vakit namazınızı kılın, Ramazan orucunuzu tutun, mallarınızın zekatını verin, yöneticilerinize itaat edin. (Böylelikle) Rabbinizin cennetine girersiniz. (Tirmizî, Cum'a, 80.) 21- Hiç şüphe yok ki doğruluk iyiliğe götürür. İyilik de cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğru sözlü) diye yazılır. Yalancılık kötüye götürür. Kötülük de cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye söyleye Allah katında kezzâb (çok yalancı) diye yazılır. (Buhârî, Edeb, 69; Müslim, Birr, 103, 104.) 22- ( Mümin) kardeşine tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır. (Tirmizî, Birr, 36.) 23- Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar. (Müslim, Birr, 33; ‹bn Mâce, Zühd, 9; Ahmed b. Hanbel, 2/285, 539.) 24- Allah'ın rızası, anne ve babanın rızasındadır. Allah'ın öfkesi de anne babanın öfkesindedir. (Tirmizî, Birr, 3.) 25- Üç dua vardır ki, bunlar şüphesiz kabul edilir: Mazlumun duası, misafirin duası ve babanın evladına duası. (İbn Mâce, Dua, 11.) 26- Hiçbir baba, çocuğuna, güzel terbiyeden daha üstün bir hediye veremez. (Tirmizî, Birr, 33.) 27- Peygamberimiz işaret parmağı ve orta parmağıyla işaret ederek: “ Gerek kendisine ve gerekse başkasına ait herhangi bir yetimi görüp gözetmeyi üzerine alan kimse ile ben, cennette işte böyle yanyanayız” buyurmuştur. (Buhârî, Talâk, 25, Edeb, 24; Müslim, Zühd, 42.) 28- Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir. (Tirmizî, Birr, 15; Ebû Dâvûd, Edeb, 66) 29- Sizin en hayırlılarınız, hanımlarına karşı en iyi davrananlarınızdır. (Tirmizî, Radâ', 11; ‹bn Mâce, Nikâh, 50. Tirmizî, Birr, 15; Ebû Dâvûd, Edeb, 66.) 30- Cebrâil bana komşu hakkında o kadar çok tavsiyede bulundu ki; ben ( Allah Teâlâ) komşuyu komşuya mirasçı kılacak zannettim. (Buhârî, Edeb, 28; Müslim, Birr, 140, 141) 31- Birbirinize buğuz etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin; ey Allah'ın kulları, kardeş olun. Bir müslümana, üç günden fazla (din) kardeşi ile dargın durması helal olmaz. (Buhârî, Edeb, 57, 58.) 32- (İnsanı) helâk eden şu yedi şeyden kaçının. Onlar nelerdir ya Resulullah dediler. Bunun üzerine: Allah'a şirk koşmak, sihir, Allah'ın haram kıldığı cana kıymak, faiz yemek, yetim malı yemek, savaştan kaçmak, suçsuz ve namuslu mümin kadınlara iftirada bulunmak buyurdu. (Buhârî, Vasâyâ, 23, Tıbb, 48; Müslim, Îmân, 144) 33- Allah'a ve ahiret gününe imân eden kimse, komşusuna eziyet etmesin. Allah'a ve ahiret gününe imân eden misafirine ikramda bulunsun. Allah'a ve ahiret gününe imân eden kimse, ya hayır söylesin veya sussun. (Buhârî, Edeb, 31, 85; Müslim, Îmân, 74, 75) 34- Söz taşıyanlar (cezalarını çekmeden yada affedilmedikçe) cennete giremezler. (Müslim, Îmân, 168; Tirmizî, Birr, 79.) 35- Dul ve fakirlere yardım eden kimse, Allah yolunda cihad eden veya gündüzleri (nafile) oruç tutup, gecelerini (nafile) ibadetle geçiren kimse gibidir. (Buhârî, Nafakât, 1; Müslim, Zühd, 41; Tirmizî, Birr, 44; Nesâî, Zekât, 78) 36- Her insan hata eder. Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir. (Tirmizî, Kıyâme, 49; İbn Mâce, Zühd, 30.) 37- İnsanda bir organ vardır. Eğer o sağlıklı ise bütün vücut sağlıklı olur; eğer o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir. (Buhârî, Îmân, 39; Müslim, Müsâkât, 107.) 38- Mü'minin başka hiç kimsede bulunmayan ilginç bir hali vardır; O'nun her işi hayırdır. Eğer bir genişliğe (nimete) kavuşursa şükreder ve bu onun için bir hayır olur. Eğer bir darlığa (musibete) uğrarsa sabreder ve bu da onun için bir hayır olur. (Müslim, Zühd, 64; Dârim”, Rikâk, 61.) 39- Bir müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o müslüman için birer sadakadır. (Buhârî, Edeb, 27; Müslim, Müsâkât, 7, 10.) 40- Bizi aldatan bizden değildir. (Müslim, Îmân, 164.)

5 Nisan 2023 Çarşamba

Müslümanın Dünya ile İmtihanı

 


Biz Allah’a aitiz. Ondan geldik, yine Ona döneceğiz.

Bu dünya bizi asıl yurdumuza götüren bir köprüdür. Bütün köprüler gibi onun da başı ve sonu bellidir.

Dünya hayatı neye benzer?

Allah Teâlâ’nın benzetmesiyle; bu dünya hayatı, bir eğlence ve oyundan başka bir şey değildir. Asıl hayat âhiret yurdudur. Gökten inen bir su ile yeryüzündeki bitkiler önce yeşerip gürleşir, sonra kurur ve rüzgârın savurduğu çer çöp haline gelir. İşte dünya hayatı da böyledir.

Evet, dünya hayatı aldatıcı bir menfaatten ibarettir. Öyleyse dünya hayatı Müslümanı aldatmamalıdır.


Batan Güneş Misali

Bir gün Peygamber Efendimiz ashâbına, dünyanın sayılı günleri kaldığını, ömrünün sonuna iyice yaklaştığını anlatmak istedi. Onlara batmak üzere olan güneşi gösterdi şöyle buyurdu:

“Bugünün geçen saatlerine göre kalan saatleri ne kadar kısa ise, dünyanın geçen ömrüne göre kalan ömrü de o kadar kısadır.”

Allah’ın sevgili elçisi dünyayı misafirhâne, insanı da misafir sayardı. Bir gün kuru hasırın üzerine yatıp uyumuştu. Hasır mübarek yüzünde çizgiler bırakmıştı. Sahâbîleri bu duruma çok üzülmüştü.

Resûl-i Ekrem onlara, günleri sayılı bir kimse için rahat ve konforun önemli olmadığını şöyle anlattı:

“Şu dünyada ben, bir yaz günü seyahate çıkan, bir ağaç altında azıcık dinlendikten sonra yoluna devam eden bir yolcu gibiyim.”

Bir Garip Yolcu

Âhiret uzakta değil, burnumuzun dibindedir. Peygamber Efendimiz bu gerçeği anlatmak için, cennetin de, cehennemin de bize ayakkabımızın bağcığından daha yakın olduğunu haber verdi.

Abdullah ibni Ömer, “Dünyada sanki bir garip veya bir yolcu gibi ol ve kendini ölmüş bil!” hadîs-i şerifini bizzat Peygamber Efendimiz’den duymuştu. Bu hadisi, bir sahâbî duyarlılığı ile şöyle açıkladı:

“Akşama ulaştığında sabahı gözetme; sabaha kavuştuğunda akşamı bekleme.

Sağlıklı günlerinde hastalık zamanı için, hayatın boyunca da ölümün için tedbir al!’

Ölümün Şeması

İnsanın uzaklarda sandığı ölümün, onu ahtapot gibi dört bir yandan sarıp kuşattığını Peygamber Efendimiz bir şema ile anlattı:

Önce yere bir dörtgen çizdi. Dörtgenin ortasına, onu bir kenarından keserek dışarı çıkan bir çizgi çekti. Ortadaki bu çizginin iki yanından ona doğru birtakım küçük çizgiler daha çizdi. Sonra da şöyle buyurdu:

“Şu ortadaki çizgi insandır; onu kuşatan şu dörtgen ecelidir; dörtgeni keserek dışarı çıkan çizgi insanın arzularıdır; ortadaki çizgiye yani insana yönelik küçük çizgiler ise dert ve ıstıraplardır. İnsan bu dertlerin birinden kurtulsa, öteki gelip çarpar. Şundan kurtulsa, beriki gelip yakalar.”

İşte bizim manzaramız budur. Bir kimse mü’min inceliğine sahip değilse, kendisini dört bir yandan kuşatan ölümü hissetmez. Ölümün soluğunu ensesinde hissedene kadar öleceğine ihtimal vermez.

Peygamber Efendimiz ne güzel buyurmuştur:

İnsan ihtiyarlasa bile, içindeki mal biriktirme ve yaşama hırsları hep genç kalır. Bu yüzden dünyaya ve dünyalığa gözü doymaz. İki dere dolusu altını olsa, bir üçüncüsünü ister.

İşte insanoğlu, bu açgözlülük yüzünden, ölümün ayak seslerini duymaz.

Kurt ve Sürü Misâli

Mala, paraya, mevkiye düşkün bir adam dinine büyük zarar verir. Hatta Peygamber Efendimizin belirttiğine göre, insanın dinine vereceği bu zarar, bir koyun sürüsüne dalan iki aç kurdun o sürüye vereceği zarardan daha büyük olur.

Sadece dünya malını gören bir göz, ölümün ayak seslerine tıkalı bir kulak insana ölüm gerçeğini göstermez.

Gözünü dünya hırsı bürüyen kimse, yedi sülâlesine yetecek kadar biriktirdiği, ‘malım, mülküm’ diye sarıldığı o servetin kendisine ait olmadığını bir türlü kabul etmez.

Efendimiz ne güzel söylemiştir:

İnsana ait olan üç şey vardır. Biri yiyip tükettiği, diğeri giyip eskittiği, öteki de sadaka verip âhiret azığı yaptığı şeylerdir. Bunlar dışındaki servetin kendisine faydası yoktur.

İnsanı bekleyen büyük tehlikelerden biri mal sevgisidir. Câzibesiyle insanı baştan çıkaran mal sevgisi, daha önceki milletleri de mahvetmiştir. Allah Teâlâ, insanı büyüleyen dünya malını, son olarak bize verecek ve bizim nasıl davranacağımıza, neler yapacağımıza bakacaktır.

Bir gün Resûl-i Ekrem, ashâbına, ileride zengin olacaklarını söyledi; sahip oldukları serveti yerli yerince harcamayabileceklerinden korktuğunu dile getirdi.

Dünya malının yeşil ot gibi câzip ve tatlı olduğunu, haksız servet edinen ve onu yerli yerinde harcamayanların âhirette perişan olacaklarını, servetini helâl yoldan kazanan ve onu hayır yollarına sarfeden Müslümanların ise âhirette bahtiyar olacaklarını ifade buyurdu. Böylece servetin hem saâdete hem de felâkete vesile olabileceğine dikkatlerini çekti.

Herkese İstediği Verilecek

Dünya sevgisi insanın gönlüne ve hayatına hâkim olmamalıdır.

Peygamber Efendimiz şu gerçeklere dikkatimizi çekmiştir:

Allah Teâlâ, âhireti kazanmayı isteyene gönül zenginliği verir; işlerini düzene koyar; dünya ona boyun eğerek gelir. “Ben dünyayı istiyorum” diyenin ise düzenini bozar; gönlüne endişe koyar; o kimse her istediğine değil, sadece kendisine takdir edilene sahip olur.

Allah Teâlâ, âhiret kazancını isteyene, istediğini bol bol verecek; dünya kazancını isteyene de istediğini verecek, fakat o âhiret nimetlerinden hiçbir şey alamayacak.

O ve Dünya

Peygamber Efendimiz dünyaya gönül vermedi. Vefât ettiği güne kadar, arka arkaya iki veya üç gün arpa yahut buğday ekmeğiyle karnını doyurmadı. Hatta arpa ekmeğine bile doymadı. Bazen iki ay boyunca evinde sıcak bir yemek pişmezdi. Ailesi bir günde iki öğün yemek yerse, birinde sadece hurma yerdi.

O, “Allahım! Muhammed ailesinin rızkını kendilerine yetecek kadar ver” diye dua ederdi.

İçine hurma lifi doldurulmuş deri kaplı bir yatakta yatardı. Vefat ettiğinde, zırhı, otuz ölçek arpa karşılığı bir yahudinin elinde rehindeydi.

Ve bindiği beyaz katırı, silahı, yolcular için vakfettiği arazi dışında, geride ne altın, ne gümüş, ne köle, ne câriye ve ne de başka bir şey bıraktı.

Ümmetine dünyaya nasıl bakmaları gerektiğini de öğretti:

Müslüman olan, geçimini sağlayacak kadar maddî imkânı bulunan ve Allah’ın kendisine verdiğine kanaat eden kimsenin kurtulacağını söylerdi.

Bir mala göz dikerek onu hırsla elde eden kimsenin, o malın bereketini görmeyeceğini belirtirdi.

Vücudu sıhhatte, canı ve malı emniyette, bir de günlük yiyeceği yanında olan kimseyi bahtiyar sayardı.

Uhud dağının altın olup da yanında üç günden fazla kalmasını istemediğini, şayet böyle bir şey gerçekleşecek olsa, borcu kadarını bir yana ayırdıktan sonra, o altınların hepsini üç gün içinde ihtiyaç sahiplerine dağıtacağını söylerdi.

Ona göre gerçek zenginlik mal çokluğu değil, gönül tokluğu idi.

Gerçek Hayat

Şunu unutmamalı: “Gerçek hayat âhiret hayatıdır.”

Allah yanında dünyanın sinek kadar değeri yoktur.

İnsanın gönlünü kaptırdığı dünya, Allah katında ölü bir oğlaktan daha değersizdir.

Dünya hayatını; uzunluğu, zevklerinin kalitesi ve devamlı oluşu bakımından âhiret hayatıyla kıyaslamak gerekirse, âhiret bir denize, dünya da o denize batırılıp çıkarılan parmaktaki suya benzer. İşte dünya ile âhiret hayatının Allah katındaki yeri böyledir.

Şu da bir gerçek:

Dünyaya aşırı derecede meyletmeyeni Allah sever; halkın elindeki dünyalığa göz dikmeyeni de insanlar sever.

Ölümü Unutmamalı

Peygamber Efendimizin öğrettiği hayat ölçülerini dinlemeye devam edelim:

Dünyaya kapılmamak için, zevkleri bıçak gibi kesen ölümü sık sık hatırlamalıdır. Çünkü insanı ahtapot gibi dört bir yandan sarıp kuşatan ölüm ansızın gelecektir.

Âhiretin ilk durağı kabirdir; oradaki imtihandan kurtulan için sonrası kolay, kurtulamayan için sonrası çok daha kötüdür ve o çukur, görülebilecek en korkunç manzaradır.

Bu sebeple insan, henüz bu dünyada iken, kabrini, içinde yaşanabilir hale getirmeye çalışmalıdır. Ölüm ansızın baskın vermeden önce hazırlık yapmalıdır.

Şunu unutmamalıdır: Düşman baskınından korkan kimse geceleyin yol alır ve böylece menziline bir an önce varır.

Dünyaya nasıl bakmak gerektiğini iyi bilmelidir.

Evet, Efendimiz işte böyle buyurmaktadır.

Bu sebeple insan dünyayı av, kendisini avcı sanmamalı, var gücüyle bu avın peşine düşmemelidir. Kendisinin av, ecelin avcı olduğunu bilmelidir.

Bizim evimiz âhiret, avımız oranın geçer akçesi olan ibadet, tâat, hayır ve hasenâttır.

Yazar: Prof. Dr. M. Yaşar Kandemir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum Yazma Kuralları !

1- Küfürlü, Sataşmacı, Spam veya Reklam İçeren Yorumlar Yapmamaya

2-Yaptığınız yorumun, yazıyla alakalı olmasına Spam veya Reklam İçeren Yorumlar olmamasına özen gösteriniz.

3- Her zaman nazik bir üslup kullanmaya dikkat ediniz.

4- Cevap yazma süresi değişiklik gösterebilir.

5- Yorumlarınız Yönetici Onayından Geçtikten Sonra Yayınlanacaktır.

6- Anlayışınız için TEŞEKKÜRLER..

Dost Yurdu Radyo