.: Günün Ayeti :. .: Günün Hadis-i Şerf-i :. .: Günün Sözü :.
     
Şu An Yayında: Yükleniyor...
Winamp, iTunes Windows Media Player Real Player QuickTime Stream Proxy
Dost Yurdu Radyo,İslami Radyo,dini radyo,ilahiler,ezgiler,sohbetler,canlı radyo, dini radyo, dursun ali erzincanlı, abdurrahman önül,eşref ziya,en güzel ilahiler, ezgiler, ilahi dinle, islam, islam radyoları, islami radyo, marşlar, online ilahi dinle, radyo, radyo islam, şiirler, ,canlı radyo, dini radyo, dursun ali erzincanlı, en güzel ilahiler, ezgiler, ilahi dinle, islam, islam radyoları, islami radyo, marşlar, online ilahi dinle, radyo, radyo islam, şiirler, ümmetin sesi,,Dini Radyolar,Radyo Dinle, Canlı Radyo, İlahi Nefesler, İlahiler, İlahi,En güzel ilahilerin yer aldığı çalma listemizden müzikli ve müziksiz ilahi dinleyebilirsiniz,ilahi Radyo Canlı Dinle, güncel yayını ,bedava mobil ilahi Radyo, Kesintisiz Dinle ,online ilahiRadyo internetten dinleme ,müzik , sitene ekle, Türk radyolarının en çok dinlenen ilahileri bu listelerde,Farklı isimlerden ilahiler,Meydân-ı Aşk,Ateş-i Aşk,Aldanma Dünya Varına,Taştı Rahmet Deryası,Tasavvuf Müziği,Allah Diyelim Daim,İlahilerden Seçmeler,7/24 Dinle .

.: DUYURULAR :.


.: Flatcast Radyoları Kapatılmıştır Yeni Sistem Chat Sayfamıza Canlı Yayına Tıklayıp Girebilirsiniz:. Lütfen Canlı Yayın Resmine Tıklayınız

.: KURALLAR :.


.: Lütfen Okuduğumuz Yazılara
Yorum Yapalım Tavsiye Edelim
Dostlarımızın Arkadaşlarımızın
Okumalarını Sağlayalım:.


DOST YURDU RADYO      BURAYA TIKLAYIP YENİ BİR SAYFA AÇABİLİRSİNİZ
Sitemiz En Güzel Crome Tarayıcıda Görünmektedir
             
İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)
2013 yılında yayın hayatına giren sitemizde şu ilkeleri benimsedik:

1. Gâyemiz Allah rızası ve Yüce İslam dinine elimizden geldiğince hizmettir.
2. Hedef kitlemiz öncelikle çocuklar, tüm Müslüman kardeşlerimiz ve diğer insanlardır.
3. Dini oyunlar, ilahiler ve çeşitli etkinliklerle din derslerinin daha eğlenceli ve verimli geçmesi bir diğer hedefimizdir.
4. Sitemizdeki tüm içeriklere herkesin ücretsiz ve üyeliksiz ulaşması amaçlanmıştır.
5. Blogger üzerinden yayın yapan sitemiz asla reklama yer vermemeyi birinci yöntem olarak seçmiştir.
6. Kullandığımız tüm İslami bilgilerin sahih İslam kaynaklarına dayanmasına azami özen gösterilmektedir.
7. Sitede bulunan içeriklerde kullanıcılar tarafından sahih dini bilgilere ve insan haklarına aykırı görülen içerikler hemen silinecektir.
8. En büyük sermayemiz ve tek gelirimiz siz değerli dostların bir hayır duasıdır.
Hadis-i şerifte: "Kim ümmetime dini işlerine dair kırk hadis hıfzediverirse, Allah Teâlâ onu alimler zümresinde haşreder.... Ben de kıyamet gününde ona şahid ve şefaatçi olurum" buyurulmuştur. 1- Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz. (Buhârî, İ lm, 12; Müslim, Cihâd, 6.) 2- İslâm, güzel ahlâktır. (Kenzü'l-Ummâl, 3/17, HadisNo: 5225) 3- İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez. (Müslim, Fedâil, 66; Tirmizî, Birr, 16) 4- Nerede olursan ol Allah'a karşı gelmekten sakın; yaptığın kötülüğün arkasından bir iyilik yap ki bu onu yok etsin. İnsanlara karşı güzel ahlakın gereğine göre davran. (Tirmizî, Birr, 55) 5- Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir. (Tirmizî, İlm, 14.) 6- Mümin, bir delikten iki defa sokulmaz. (Mümin, iki defa aynı yanılgıya düşmez) (Buhârî, Edeb, 83; Müslim, Zühd, 63.) 7- Allah, sizden birinizin yaptığı işi, ameli ve görevi sağlam ve iyi yapmasından hoşnut olur. (Taberânî, el-Mu'cemü'l-Evsat, 1/275; Beyhakî,.) 8- İman, yetmiş küsur derecedir. En üstünü “Lâ ilâhe illallah (Allah'tan başka ilah yoktur)” sözüdür, en düşük derecesi de rahatsız edici bir şeyi yoldan kaldırmaktır. Haya da imandandır. (Buhârî, Îmân, 3; Müslim, Îmân, 57, 58). 9- Müslüman, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir. (Tirmizî, Îmân, 12; Nesâî, Îmân, 8.) 10- (Mümin) kardeşinle münakaşa etme, onun hoşuna gitmeyecek şakalar yapma ve ona yerine getirmeyeceğin bir söz verme. (Tirmizî, Birr, 58.) 11- İnsanların Peygamberlerden öğrenegeldikleri sözlerden biri de: “Utanmadıktan sonra dilediğini yap!” sözüdür. (Buhârî, Enbiyâ, 54; EbuDâvûd, Edeb, 6. ) 12- (Allah Rasûlü) “Din nasihattır/samimiyettir” buyurdu. “Kime Yâ Rasûlallah?” diye sorduk. O da; “Allah'a, Kitabına, Peygamberine, Müslümanların yöneticilerine ve bütün müslümanlara” diye cevap verdi. (Müslim, İ mân, 95 ) 13- Kim kötü ve çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse, kalben karşı koysun. Bu da imanın en zayıf derecesidir. (Müslim, Îmân, 78; Ebû Dâvûd, Salât, 248.) 14- İki göz vardır ki, cehennem ateşi onlara dokunmaz: Allah korkusundan ağlayan göz, bir de gecesini Allah yolunda, nöbet tutarak geçiren göz. (Tirmizî , Fedâilü'l-Cihâd, 12.) 15- Zarar vermek ve zarara zararla karşılık vermek yoktur. (İbn Mâce, Ahkâm, 17; Muvatta', Akdıye, 31.) 16- Hiçbiriniz kendisi için istediğini (mü'min) kardeşi için istemedikçe (gerçek) iman etmiş olamaz. (Buhârî, Îmân, 7; Müslim, Îmân, 71.) 17- Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez. Kim, (mümin) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir müslümanı(n kusurunu) örterse, Allah da Kıyamet günü onu(n kusurunu) örter. (Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58.) 18- İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de (gerçek anlamda) iman etmiş olamazsınız. (Müslim, Îmân, 93; Tirmizî, Sıfâtu'l-Kıyâme, 56.) 19- İşçiye ücretini, (alnının) teri kurumadan veriniz. (İbn Mâce, Ruhûn, 4 .) 20- Rabbinize karşı gelmekten sakının, beş vakit namazınızı kılın, Ramazan orucunuzu tutun, mallarınızın zekatını verin, yöneticilerinize itaat edin. (Böylelikle) Rabbinizin cennetine girersiniz. (Tirmizî, Cum'a, 80.) 21- Hiç şüphe yok ki doğruluk iyiliğe götürür. İyilik de cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğru sözlü) diye yazılır. Yalancılık kötüye götürür. Kötülük de cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye söyleye Allah katında kezzâb (çok yalancı) diye yazılır. (Buhârî, Edeb, 69; Müslim, Birr, 103, 104.) 22- ( Mümin) kardeşine tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır. (Tirmizî, Birr, 36.) 23- Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar. (Müslim, Birr, 33; ‹bn Mâce, Zühd, 9; Ahmed b. Hanbel, 2/285, 539.) 24- Allah'ın rızası, anne ve babanın rızasındadır. Allah'ın öfkesi de anne babanın öfkesindedir. (Tirmizî, Birr, 3.) 25- Üç dua vardır ki, bunlar şüphesiz kabul edilir: Mazlumun duası, misafirin duası ve babanın evladına duası. (İbn Mâce, Dua, 11.) 26- Hiçbir baba, çocuğuna, güzel terbiyeden daha üstün bir hediye veremez. (Tirmizî, Birr, 33.) 27- Peygamberimiz işaret parmağı ve orta parmağıyla işaret ederek: “ Gerek kendisine ve gerekse başkasına ait herhangi bir yetimi görüp gözetmeyi üzerine alan kimse ile ben, cennette işte böyle yanyanayız” buyurmuştur. (Buhârî, Talâk, 25, Edeb, 24; Müslim, Zühd, 42.) 28- Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir. (Tirmizî, Birr, 15; Ebû Dâvûd, Edeb, 66) 29- Sizin en hayırlılarınız, hanımlarına karşı en iyi davrananlarınızdır. (Tirmizî, Radâ', 11; ‹bn Mâce, Nikâh, 50. Tirmizî, Birr, 15; Ebû Dâvûd, Edeb, 66.) 30- Cebrâil bana komşu hakkında o kadar çok tavsiyede bulundu ki; ben ( Allah Teâlâ) komşuyu komşuya mirasçı kılacak zannettim. (Buhârî, Edeb, 28; Müslim, Birr, 140, 141) 31- Birbirinize buğuz etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin; ey Allah'ın kulları, kardeş olun. Bir müslümana, üç günden fazla (din) kardeşi ile dargın durması helal olmaz. (Buhârî, Edeb, 57, 58.) 32- (İnsanı) helâk eden şu yedi şeyden kaçının. Onlar nelerdir ya Resulullah dediler. Bunun üzerine: Allah'a şirk koşmak, sihir, Allah'ın haram kıldığı cana kıymak, faiz yemek, yetim malı yemek, savaştan kaçmak, suçsuz ve namuslu mümin kadınlara iftirada bulunmak buyurdu. (Buhârî, Vasâyâ, 23, Tıbb, 48; Müslim, Îmân, 144) 33- Allah'a ve ahiret gününe imân eden kimse, komşusuna eziyet etmesin. Allah'a ve ahiret gününe imân eden misafirine ikramda bulunsun. Allah'a ve ahiret gününe imân eden kimse, ya hayır söylesin veya sussun. (Buhârî, Edeb, 31, 85; Müslim, Îmân, 74, 75) 34- Söz taşıyanlar (cezalarını çekmeden yada affedilmedikçe) cennete giremezler. (Müslim, Îmân, 168; Tirmizî, Birr, 79.) 35- Dul ve fakirlere yardım eden kimse, Allah yolunda cihad eden veya gündüzleri (nafile) oruç tutup, gecelerini (nafile) ibadetle geçiren kimse gibidir. (Buhârî, Nafakât, 1; Müslim, Zühd, 41; Tirmizî, Birr, 44; Nesâî, Zekât, 78) 36- Her insan hata eder. Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir. (Tirmizî, Kıyâme, 49; İbn Mâce, Zühd, 30.) 37- İnsanda bir organ vardır. Eğer o sağlıklı ise bütün vücut sağlıklı olur; eğer o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir. (Buhârî, Îmân, 39; Müslim, Müsâkât, 107.) 38- Mü'minin başka hiç kimsede bulunmayan ilginç bir hali vardır; O'nun her işi hayırdır. Eğer bir genişliğe (nimete) kavuşursa şükreder ve bu onun için bir hayır olur. Eğer bir darlığa (musibete) uğrarsa sabreder ve bu da onun için bir hayır olur. (Müslim, Zühd, 64; Dârim”, Rikâk, 61.) 39- Bir müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o müslüman için birer sadakadır. (Buhârî, Edeb, 27; Müslim, Müsâkât, 7, 10.) 40- Bizi aldatan bizden değildir. (Müslim, Îmân, 164.)

4 Haziran 2017 Pazar

Çocuklarda İnatlaşma Problemi

Zaman zaman misafirliklerde, bazen yollarda veya çarşı pazar gibi yerlerde anne babasına istediği bir şey için tutturan, bağırıp çağıran, kendini yerlere atan çocuklar görürüz. Belki bizim çocuğumuz da böyle davranışlar yaparak isteklerini yaptırmaya çalışıyordur.

Böyle durumlarda genellikle anne babalar, “Etraftaki insanlar rahatsız oluyor,” diye endişe ederek çocuğun istediğini yaparlar. Çocuk ağlayıp bağırmakla isteklerini elde edebileceğini görünce bu yola başvurmaya devam eder. Bilhassa bazı çocuklar yapı olarak daha inatçıdır, anne babasını pes ettirir. 

Çocuklarda inatlaşma çağı diye bilinen bir yaş dönemi vardır. Ekseriyetle 2 ila 3 yaş arasında çocuklar kendi benliklerinin farkına varırlar ve bazı yöntemlerle kendi isteklerini kabul ettirebildiklerini keşfederler. Bu yaşlarda çocuklara, kendi istekleriyle anne babasının kuralları arasında bir denge kurmak zorunda olduğunu öğretmek gerekir.

Bunun da en etkili yolu, çocuğa basit ve gerekli kurallar koymak ve onları kabul etmesini sağlamaktır. Mesela çocuğa, “Alışverişe gittiğimiz zaman dükkânların önünde ‘Bunu isterim,’ demeyeceksin. Misafirliklerde söz dinleyeceksin, güzel davranacaksın, bağırıp çağırmayacaksın” gibi kurallar koymalıdır. Bu kuralları dinlemezse bir daha gezmeye götürmeyeceğinizi söyleyerek bu davranışından vazgeçmesi istenmelidir.

Çocuklar elbette yaratılış olarak arzu ve isteklerine düşkündürler. Onların engellenmesi hoşlarına gitmez. Öte yandan yaşları küçük de olsa onların da benlikleri yani nefisleri gelişmeye başlamıştır. Öyle ki bazen çocuk ne istediğini bile bilmeden inatlaşır. Mesela yolda yürümez, elini tutturmaz.

Eğer çocuklar bu yaşlarda inatlaşmanın bir netice sağladığını görürse ayak diremeyi bir huy haline getirirler. Anne babaların çocukların bu hareketlerini sanki marifetmiş gibi başkalarına anlatması doğru değildir. Çocuklar ilgi çekmeyi marifet zannedebilirler. Bu davranışın kınandığını, insanları rahatsız ettiğini düşünemezler. Bunu onlara anne babaların öğretmesi gerekir.

Her Çocuk Ayrı Bir Dünya

Elbette her çocuğun dünyaya gelirken getirdiği bir mizaç, yani huylar ve özellikler de vardır. Çocukların bazısı benliğini kabul ettirmeye çok düşkündür. Anne babanın sevgisini kazanmaktan ziyade kendi istediğini yapmak veya yaptırmaktan zevk alır. Böyle bir mizaca sahip olan çocukların ileri yaşlara kadar inatçılık huyunu sürdürdüğü görülebilir. Böyle çocukların inadını kırmak için mücadeleye girmek yerine onun huyunu iyi yönde sevk etmek gerekir.

İnatçılık, ister doğru ister yanlış olsun, kendi istek ve düşüncelerinde ısrarcı olmak demektir. İnadın temeli, insanda bulunan benlik duygusudur.

Terbiye edilmemiş bir nefiste bulunan inatçılık, kötü bir huydur. Ekseriyetle nefisler daima arzu ve isteklerinde, hatalarında ve yanlış da olsa fikirlerinde inat etme temayülündedir. Allah-u Zülcelâl Kuran-ı kerim’de bu çeşit inatçılığı şeytanın ve kâfirlerin huyu olarak zikretmiştir.

İblis Hz. Âdem aleyhisselama secde etmediği zaman Allah-u Zülcelâl belki hatasından döner diye ona neden böyle yaptığını, sormuştu. O ise hatasında inat edip, kendisini savunmaya girişti. Ayette bu sebeple “ayak diretti, inatlaştı” buyrulmuştur:

“Ve meleklere: “Âdem’e secde edin” dedik. İblis hariç (hepsi) secde ettiler. O ise, ayak diredi ve kibirlendi, (böylece) kâfirlerden oldu.” (Bakara, 34)

İnatçılık, insanların hakkı kabul etmemesine sebep olur. Mesela Peygamberler Allah'ın ayetlerini getirdiği zaman bunları kabul etmek kâfirlerin nefsine hoş gelmedi. Sırf inatlarından dolayı, bir takım mucizeler gördükleri halde hakikati kabul etmediler. Hatta meydan okudular, “Haydi bahsettiğin azabı getir,” dediler. Allah-u Zülcelâl de böyle inatlaşmaları neticesinde onları helak ettiğini bildirmiştir:

“(Peygamberler) Fetih istediler, (sonunda) her zorba inatçı bozguna uğrayıp -yok oldu- gitti.” (İbrahim, 15)

İnsanın nefsi, yani benliği, terbiye edilmediği vakit hakikati kabul etmek istemez, kendi görüşü yanlış da olsa onda diretmek ister. Allah-u Zülcelâl nefsinin bu kötü huylarını düzeltmeyip inatla sahiplenen kişileri şöyle ihtar etmiştir:

“Siz ikiniz (ey melekler), her inatçı nankörü atın cehennemin içine. Hayra engel olan, saldırgan şüpheciyi,” (Kaf, 24-25)

İşte bu gibi ayet-i kerimeler müminleri, nefislerinin inatçılık huyunu terbiye etmeleri için uyarmaktadır. İslam ahlakı, kendi isteklerinde ve iddialarında inatçı olmamayı, isteklerine sabredebilmeyi, haklı olan uyarı ve nasihati kabul etmeyi, hatalı yoldan tevbe etmeyi ve yanlış fikirlerden vazgeçmeyi öğretmektedir. Anne babaların vazifesi hem kendi nefislerine hem çocuklarına bu yüksek ahlakı kazandırmaktır.

İnatçılıktan Nasıl Vazgeçirelim? 

Çocuklardaki nefsanî inatçılığı terbiye etmenin bir yolu, ona ehemmiyet vermemektir. Çocukla inatlaşmaya girişmemelidir. Bu onun kendi inadını kabul ettirme isteğini daha da kuvvetlendirir.

Mesela çocuk kendi benliğini kabul ettirmek için bir şey istediğinde, eğer o istediği şey mümkün bir şey ise, “Pekala, olur yapalım. Ama sen de benim için bir şey yapacaksın,” gibi anlaşmalara girilebilir. Böylece çocuk her şeyin bir bedeli olduğunu öğrenir. Siz onunla anlaşma yapmak suretiyle onun benliğini kabullenince o da sizin taleplerinizi kabullenir.

Eğer çocuğun istediği veya tutturduğu şey, olmayacak bir şey ise yine o konuya fazla odaklanmadan, dikkatini başka bir şeye çekmeye çalışmalıdır. Mesela “Ah, ne yazık ki istediğin şeyi alamayız, o kadar paramız yok. Ama istersen gel sana şunu alayım,” gibi…

Çocuğa otoritemizi kabul ettireceğiz diye hırsa kapılmamalıyız. Onun yerine sakince, neden istediği şeyin olmayacağını izah etmeliyiz.

Çocuk anlamak istemeyebilir ama bunu onunla çatışmaya girmeden çözmeliyiz. Bunun en etkili yolu, sakin ama kararlı olmak, mesela kararlı bir ses tonuyla, “Hadi bakalım, bu konu kapanmıştır,” deyip, yürüyüp gitmektir.

Önce “Hayır,” dediğimiz bir şeye sonra pes edip de “Evet,” dememeliyiz. Ama bunu bir zıtlaşma haline de getirmemeliyiz. Onunla rekabete girercesine didişip durmanın faydası yoktur aksine bu davranış sizi de, onu da iyice gerginliğe sürükler.

İnatçılığı Azme Dönüştürmeli 

Esasen inatçı çocuklar şahsiyetlerine düşkün, iradeli, sebatkâr, kararlı, güçlü duyguları olan kişiler olmaya namzettir. Eğer onlardaki inadı iyi yönlere sevk edebilirsek sağlam karakterli kişiler olurlar.

Unutmayalım ki çocuğumuzun hiçbir konuda fikri olmayan, kim nereye sürüklerse giden, hayatta bir gayesi olmayan, miskin ve umursamaz bir kişi olmasındansa doğru bildiği şeyde kararlı ve tutarlı olması daha iyidir. Esasen bir Müslümana yakışan ahlak da, doğru bildiği yolda sabitkadem olmak, kim ne derse desin doğru bildiğinden vazgeçmemek, hayatını kendi kararlarıyla şekillendirmektir.

İnadın iyi yönde kullanılan şekline azim ve sebat denir. Azim ve sebat, bir işe girişince zorluklarla karşılaşsa da yılmamak, sarsılmamak, kararlı adımlarla hedeflerine yürümek demektir. Hayatta başarılı olmak için hayırlı işlerde sebatkâr olmak gerekir. Bir atasözünde, ‘Sabit (kararlı) olanlar, nabit (başarılı) olurlar’ denmiştir.

Eğer çocuğumuz biraz inatçıysa bu onun ileride azimli biri olabileceğini gösteriyor. Yeter ki biz onun bu azmini, iradesini iyi yönde kullanmaya yönlendirebilelim. Bunun için de onunla fazla zıtlaşmamak, ilişkimizi sevgi ve şefkat üzerine kurmak en iyi yoldur.

Böyle şahsiyetine düşkün bir çocuk, ona karşı sergilenen haksız tutumlara karşı isyan edecektir. Bu sebeple istekleri konusunda insaflı olmalı, evet diyebileceğimiz bir şeye lüzumsuz yere “Hayır” dememeliyiz.

Çocuklarımızın düşünce ve isteklerini bastırmak, önlerine hemen engeller koymak, işi yokuşa sürmek, onların anne babalarına bakışını olumsuz etkileyecektir. “Zaten annem/babam her şeye karşı çıkar,” diye düşünecek, koyduğumuz kuralların bir anlamı olmadığını zannedecektir. Bu durumda da bizim inanç ve düşüncelerimizi içtenlikle kabul etmeyecektir.

İster inatçı olsunlar, ister uyumlu olsunlar çocuklarımızın istekleri karşısında tavrımız daima bir anne babaya yakışan, adil ve şefkatli bir tavır olmalıdır.

Eğer çocuğumuzun isteği, makul ve anlaşılır bir ihtiyaçtan kaynaklanıyorsa bunu anlayışla karşılamalıyız. İstediği şeyi yapamayacaksak bile bunun için üzgün olduğumuzu söylemeliyiz. Mesela “İstediğin oyuncağı şimdi alamayız, ama ilerde inşallah almaya çalışırız,” gibi sözlerle gönlünü almalıyız.

Sonuçta onun bir çocuk olduğunu unutmamalıyız. Olaylara onun gözüyle bakmalıyız. Mesela çocuktur, gördüğü şeylere özenir. Eğer onu vakit geçirmek için hep alışveriş yerlerine götürürsek elbette gördüğü oyuncaklara özenecektir. Bunu anlayışla karşılamamız gerekir. O bir yetişkin gibi değildir ki isteklerine sabretsin. Üstelik yetişkinlerin birçoğu da gördüğü şeylere özeniyor ve sabredemiyorken…

Eğer alışveriş yapmaya imkanımız yoksa çocuğumuzu bu gibi tüketimi körükleyen mekanlara götürmeyelim. Hatta imkanımız olsa da tüketimi bir iyi vakit geçirme anlayışı olarak öğretmeyelim. Onun yerine kendini geliştirebileceği spor alanlarına, oyun bahçesine, kütüphanelere götürelim. Önemli olan onun için para harcamak değil ona zaman ayırmak ve gerçek ihtiyaçlarını gidermektir.

Çocuğumuzu küçük görmeyelim, onun da duyguları düşünceleri olduğunu göz önüne alalım. Önceliğimiz çocuklarımızla ilişkilerimizin bozulmaması olmalıdır. Hatta çocuğumuz uysal olsa da haklı isteklerine karşı çıkmamalıyız. Ona hak verdiğimizi bilmesini sağlamalıyız.

Mesela “Parkta oynamak istemeni anlıyorum. Elbette oyun oynamaya ihtiyacın var. Şu anda bunun için vaktimiz yok ama bu konuda sana hak veriyorum. İlk fırsatta seni parka oynamaya getireceğime söz veriyorum,” gibi sözlerle ona değer verdiğimizi göstermeliyiz. Verdiğimiz sözleri de tutmalıyız.

Çocuğumuzla aramızdaki ilişkiye özen gösterirsek onu güzel amaçlara yönlendirmemiz kolay olur. O zaman yaratılışlarındaki inatçılık huyunu, güzel amaçlar için gayretli ve iradeli olmak şeklinde iyiye yönlendirebilme imkanımız olur.

Güçlü bir iradesi olan çocukları, örnek alabilecekleri şahsiyetlerle tanıştırmak uygun olur. Bu bizzat tanıştırmak şeklinde de olabilir, tarihi şahsiyetlere dair kitaplar almak şeklinde de olabilir. Eğer çocuğumuza böyle yüksek gayeler gösterir ve şevklendirirsek onlar da kendilerinde bu gücü hissedeceklerdir.
İslami Hayat

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum Yazma Kuralları !

1- Küfürlü, Sataşmacı, Spam veya Reklam İçeren Yorumlar Yapmamaya

2-Yaptığınız yorumun, yazıyla alakalı olmasına Spam veya Reklam İçeren Yorumlar olmamasına özen gösteriniz.

3- Her zaman nazik bir üslup kullanmaya dikkat ediniz.

4- Cevap yazma süresi değişiklik gösterebilir.

5- Yorumlarınız Yönetici Onayından Geçtikten Sonra Yayınlanacaktır.

6- Anlayışınız için TEŞEKKÜRLER..

Dost Yurdu Radyo