.: Günün Ayeti :. .: Günün Hadis-i Şerf-i :. .: Günün Sözü :.
     
Şu An Yayında: Yükleniyor...
Winamp, iTunes Windows Media Player Real Player QuickTime Stream Proxy
Dost Yurdu Radyo,İslami Radyo,dini radyo,ilahiler,ezgiler,sohbetler,canlı radyo, dini radyo, dursun ali erzincanlı, abdurrahman önül,eşref ziya,en güzel ilahiler, ezgiler, ilahi dinle, islam, islam radyoları, islami radyo, marşlar, online ilahi dinle, radyo, radyo islam, şiirler, ,canlı radyo, dini radyo, dursun ali erzincanlı, en güzel ilahiler, ezgiler, ilahi dinle, islam, islam radyoları, islami radyo, marşlar, online ilahi dinle, radyo, radyo islam, şiirler, ümmetin sesi,,Dini Radyolar,Radyo Dinle, Canlı Radyo, İlahi Nefesler, İlahiler, İlahi,En güzel ilahilerin yer aldığı çalma listemizden müzikli ve müziksiz ilahi dinleyebilirsiniz,ilahi Radyo Canlı Dinle, güncel yayını ,bedava mobil ilahi Radyo, Kesintisiz Dinle ,online ilahiRadyo internetten dinleme ,müzik , sitene ekle, Türk radyolarının en çok dinlenen ilahileri bu listelerde,Farklı isimlerden ilahiler,Meydân-ı Aşk,Ateş-i Aşk,Aldanma Dünya Varına,Taştı Rahmet Deryası,Tasavvuf Müziği,Allah Diyelim Daim,İlahilerden Seçmeler,7/24 Dinle .

.: DUYURULAR :.


.: Flatcast Radyoları Kapatılmıştır Yeni Sistem Chat Sayfamıza Canlı Yayına Tıklayıp Girebilirsiniz:. Lütfen Canlı Yayın Resmine Tıklayınız

.: KURALLAR :.


.: Lütfen Okuduğumuz Yazılara
Yorum Yapalım Tavsiye Edelim
Dostlarımızın Arkadaşlarımızın
Okumalarını Sağlayalım:.


DOST YURDU RADYO      BURAYA TIKLAYIP YENİ BİR SAYFA AÇABİLİRSİNİZ
Sitemiz En Güzel Crome Tarayıcıda Görünmektedir
             
İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)
2013 yılında yayın hayatına giren sitemizde şu ilkeleri benimsedik:

1. Gâyemiz Allah rızası ve Yüce İslam dinine elimizden geldiğince hizmettir.
2. Hedef kitlemiz öncelikle çocuklar, tüm Müslüman kardeşlerimiz ve diğer insanlardır.
3. Dini oyunlar, ilahiler ve çeşitli etkinliklerle din derslerinin daha eğlenceli ve verimli geçmesi bir diğer hedefimizdir.
4. Sitemizdeki tüm içeriklere herkesin ücretsiz ve üyeliksiz ulaşması amaçlanmıştır.
5. Blogger üzerinden yayın yapan sitemiz asla reklama yer vermemeyi birinci yöntem olarak seçmiştir.
6. Kullandığımız tüm İslami bilgilerin sahih İslam kaynaklarına dayanmasına azami özen gösterilmektedir.
7. Sitede bulunan içeriklerde kullanıcılar tarafından sahih dini bilgilere ve insan haklarına aykırı görülen içerikler hemen silinecektir.
8. En büyük sermayemiz ve tek gelirimiz siz değerli dostların bir hayır duasıdır.
Hadis-i şerifte: "Kim ümmetime dini işlerine dair kırk hadis hıfzediverirse, Allah Teâlâ onu alimler zümresinde haşreder.... Ben de kıyamet gününde ona şahid ve şefaatçi olurum" buyurulmuştur. 1- Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz. (Buhârî, İ lm, 12; Müslim, Cihâd, 6.) 2- İslâm, güzel ahlâktır. (Kenzü'l-Ummâl, 3/17, HadisNo: 5225) 3- İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez. (Müslim, Fedâil, 66; Tirmizî, Birr, 16) 4- Nerede olursan ol Allah'a karşı gelmekten sakın; yaptığın kötülüğün arkasından bir iyilik yap ki bu onu yok etsin. İnsanlara karşı güzel ahlakın gereğine göre davran. (Tirmizî, Birr, 55) 5- Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir. (Tirmizî, İlm, 14.) 6- Mümin, bir delikten iki defa sokulmaz. (Mümin, iki defa aynı yanılgıya düşmez) (Buhârî, Edeb, 83; Müslim, Zühd, 63.) 7- Allah, sizden birinizin yaptığı işi, ameli ve görevi sağlam ve iyi yapmasından hoşnut olur. (Taberânî, el-Mu'cemü'l-Evsat, 1/275; Beyhakî,.) 8- İman, yetmiş küsur derecedir. En üstünü “Lâ ilâhe illallah (Allah'tan başka ilah yoktur)” sözüdür, en düşük derecesi de rahatsız edici bir şeyi yoldan kaldırmaktır. Haya da imandandır. (Buhârî, Îmân, 3; Müslim, Îmân, 57, 58). 9- Müslüman, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir. (Tirmizî, Îmân, 12; Nesâî, Îmân, 8.) 10- (Mümin) kardeşinle münakaşa etme, onun hoşuna gitmeyecek şakalar yapma ve ona yerine getirmeyeceğin bir söz verme. (Tirmizî, Birr, 58.) 11- İnsanların Peygamberlerden öğrenegeldikleri sözlerden biri de: “Utanmadıktan sonra dilediğini yap!” sözüdür. (Buhârî, Enbiyâ, 54; EbuDâvûd, Edeb, 6. ) 12- (Allah Rasûlü) “Din nasihattır/samimiyettir” buyurdu. “Kime Yâ Rasûlallah?” diye sorduk. O da; “Allah'a, Kitabına, Peygamberine, Müslümanların yöneticilerine ve bütün müslümanlara” diye cevap verdi. (Müslim, İ mân, 95 ) 13- Kim kötü ve çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse, kalben karşı koysun. Bu da imanın en zayıf derecesidir. (Müslim, Îmân, 78; Ebû Dâvûd, Salât, 248.) 14- İki göz vardır ki, cehennem ateşi onlara dokunmaz: Allah korkusundan ağlayan göz, bir de gecesini Allah yolunda, nöbet tutarak geçiren göz. (Tirmizî , Fedâilü'l-Cihâd, 12.) 15- Zarar vermek ve zarara zararla karşılık vermek yoktur. (İbn Mâce, Ahkâm, 17; Muvatta', Akdıye, 31.) 16- Hiçbiriniz kendisi için istediğini (mü'min) kardeşi için istemedikçe (gerçek) iman etmiş olamaz. (Buhârî, Îmân, 7; Müslim, Îmân, 71.) 17- Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez. Kim, (mümin) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir müslümanı(n kusurunu) örterse, Allah da Kıyamet günü onu(n kusurunu) örter. (Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58.) 18- İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de (gerçek anlamda) iman etmiş olamazsınız. (Müslim, Îmân, 93; Tirmizî, Sıfâtu'l-Kıyâme, 56.) 19- İşçiye ücretini, (alnının) teri kurumadan veriniz. (İbn Mâce, Ruhûn, 4 .) 20- Rabbinize karşı gelmekten sakının, beş vakit namazınızı kılın, Ramazan orucunuzu tutun, mallarınızın zekatını verin, yöneticilerinize itaat edin. (Böylelikle) Rabbinizin cennetine girersiniz. (Tirmizî, Cum'a, 80.) 21- Hiç şüphe yok ki doğruluk iyiliğe götürür. İyilik de cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğru sözlü) diye yazılır. Yalancılık kötüye götürür. Kötülük de cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye söyleye Allah katında kezzâb (çok yalancı) diye yazılır. (Buhârî, Edeb, 69; Müslim, Birr, 103, 104.) 22- ( Mümin) kardeşine tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır. (Tirmizî, Birr, 36.) 23- Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar. (Müslim, Birr, 33; ‹bn Mâce, Zühd, 9; Ahmed b. Hanbel, 2/285, 539.) 24- Allah'ın rızası, anne ve babanın rızasındadır. Allah'ın öfkesi de anne babanın öfkesindedir. (Tirmizî, Birr, 3.) 25- Üç dua vardır ki, bunlar şüphesiz kabul edilir: Mazlumun duası, misafirin duası ve babanın evladına duası. (İbn Mâce, Dua, 11.) 26- Hiçbir baba, çocuğuna, güzel terbiyeden daha üstün bir hediye veremez. (Tirmizî, Birr, 33.) 27- Peygamberimiz işaret parmağı ve orta parmağıyla işaret ederek: “ Gerek kendisine ve gerekse başkasına ait herhangi bir yetimi görüp gözetmeyi üzerine alan kimse ile ben, cennette işte böyle yanyanayız” buyurmuştur. (Buhârî, Talâk, 25, Edeb, 24; Müslim, Zühd, 42.) 28- Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir. (Tirmizî, Birr, 15; Ebû Dâvûd, Edeb, 66) 29- Sizin en hayırlılarınız, hanımlarına karşı en iyi davrananlarınızdır. (Tirmizî, Radâ', 11; ‹bn Mâce, Nikâh, 50. Tirmizî, Birr, 15; Ebû Dâvûd, Edeb, 66.) 30- Cebrâil bana komşu hakkında o kadar çok tavsiyede bulundu ki; ben ( Allah Teâlâ) komşuyu komşuya mirasçı kılacak zannettim. (Buhârî, Edeb, 28; Müslim, Birr, 140, 141) 31- Birbirinize buğuz etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin; ey Allah'ın kulları, kardeş olun. Bir müslümana, üç günden fazla (din) kardeşi ile dargın durması helal olmaz. (Buhârî, Edeb, 57, 58.) 32- (İnsanı) helâk eden şu yedi şeyden kaçının. Onlar nelerdir ya Resulullah dediler. Bunun üzerine: Allah'a şirk koşmak, sihir, Allah'ın haram kıldığı cana kıymak, faiz yemek, yetim malı yemek, savaştan kaçmak, suçsuz ve namuslu mümin kadınlara iftirada bulunmak buyurdu. (Buhârî, Vasâyâ, 23, Tıbb, 48; Müslim, Îmân, 144) 33- Allah'a ve ahiret gününe imân eden kimse, komşusuna eziyet etmesin. Allah'a ve ahiret gününe imân eden misafirine ikramda bulunsun. Allah'a ve ahiret gününe imân eden kimse, ya hayır söylesin veya sussun. (Buhârî, Edeb, 31, 85; Müslim, Îmân, 74, 75) 34- Söz taşıyanlar (cezalarını çekmeden yada affedilmedikçe) cennete giremezler. (Müslim, Îmân, 168; Tirmizî, Birr, 79.) 35- Dul ve fakirlere yardım eden kimse, Allah yolunda cihad eden veya gündüzleri (nafile) oruç tutup, gecelerini (nafile) ibadetle geçiren kimse gibidir. (Buhârî, Nafakât, 1; Müslim, Zühd, 41; Tirmizî, Birr, 44; Nesâî, Zekât, 78) 36- Her insan hata eder. Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir. (Tirmizî, Kıyâme, 49; İbn Mâce, Zühd, 30.) 37- İnsanda bir organ vardır. Eğer o sağlıklı ise bütün vücut sağlıklı olur; eğer o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir. (Buhârî, Îmân, 39; Müslim, Müsâkât, 107.) 38- Mü'minin başka hiç kimsede bulunmayan ilginç bir hali vardır; O'nun her işi hayırdır. Eğer bir genişliğe (nimete) kavuşursa şükreder ve bu onun için bir hayır olur. Eğer bir darlığa (musibete) uğrarsa sabreder ve bu da onun için bir hayır olur. (Müslim, Zühd, 64; Dârim”, Rikâk, 61.) 39- Bir müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o müslüman için birer sadakadır. (Buhârî, Edeb, 27; Müslim, Müsâkât, 7, 10.) 40- Bizi aldatan bizden değildir. (Müslim, Îmân, 164.)

2 Temmuz 2014 Çarşamba

İhlâslı Amel Ömrün Bereketidir

Allah-u Zülcelâl kullarına karşı çok şefkatli olduğu için bize selametli, güzel yolu gösteriyor.

 Nasıl ki baba ve anne, kendi çocuklarına karşı şefkatli olduğu için ona menfaatli ve doğru yolu gösteriyorsa Allah-u Zülcelâl de bize dünya ve ahirette selamete kavuşmamız için doğru ve güzel yolu gösteriyor.

 Kim selametli yolu istemez, kim kendini tehlikeli yollardan muhafaza etmiyor? Şimdi deseler ki Ankara yolu üzerinde yol kesiciler var, tehlike vardır, kimse gitmez. İnsanlar böyle dese gitmiyoruz, hâlbuki Allah'ın dediği insanların dediği gibi değildir; Allah'ın dediği yüzde yüz doğrudur. Allah-u Zülcelâl bize bir yolu kesin olarak selametli, bir yolu da tehlikeli ve sıkıntılı olarak gösteriyor. Allah Azze ve Celle bir ayet-i kerimede iyi yolu seçenleri şöyle methediyor ve Allah'ın yanında onlar için ne vardır, bunu şöyle haber veriyor:

“Onlar ki, sözü dinler, sonra da en güzeline uyarlar. İşte onlar Allah'ın kendilerine hidayet verdiği, doğru yolu gösterdiği kimselerdir, işte aklı erenler onlardır.” (Zümer, 18)
 Allah-u Zülcelâl diyor ki, “onlar akıllı kimselerdir.” Tabi bir insana “oraya gitme, orada ateş var” denirse, o dinlemez gider kendini ateşe atarsa ne diyeceğiz ona? “Herhalde psikolojisi bozuktur, delidir,” diyoruz, değil mi? Artık onun hakkında her şey söylenir.

 Çünkü açık açık kendini tehlikeye atıyor, azaba atıyor. Öbür tarafta ise, “Allah-u Zülcelâl’in cenneti şu tarafta” deyince o yola gidenler hakkında da “Bunlar ne kadar akıllı” derler ona değil mi? Bunlar aynı dünyada da böyledir. Allah-u Zülcelâl’in dediğine uyanlar, tabi olanlar, Allah onları hidayet etmiş ve onlar akıllı kimselerdir.

İnsanın aklı daima iyiliği seçiyor. Bazen insan kötülüğe gidiyor ya, işte o zaman oraya nefis gidiyor, akıl istemiyor onu. Hatta içki içen, kumar oynayan, günah işleyen insanlara da sorsanız itiraf ederler, “Bu yaptığım iyi bir şey değildir, akıllı işi değildir” diye. Akıl iyiyi kötüyü ayırt edebiliyor. Allah aklı böyle makbul kılmış, bize akıl gibi hidayeti anlayıp uyan bir cevher nasip etmiştir, onunla doğru yolu anlayabiliyoruz. Ama o yaramaz nefis insanı yoldan çıkarıyor.

Şeytan neyle şeytan oldu? Nefisle, kibirle, kendini beğenmekle… Allah bütün meleklere emretti, “Âdem’e secde edin” diye, o karşı geldi, “Ben ona secde etmem, ben ondan daha iyiyim” dedi. Nefsine uydu orada mahvoldu gitti.

 Allah hepimizi nefsin belasından, hatasından, kibrinden muhafaza etsin. Ben kendime ve size tavsiyede bulunuyorum; hiç kimse nefsine uymasın. Nefsin oyununa gelmesin.
Nefsi Beğenmek Bütün Kötülüklerin Başı

Bakın Yusuf Peygamber aleyhisselam, Allah'ın Habîbi, onun babası Allah'ın Habibi, bütün sülalesi Peygamber, o diyor ki “Ben nefsimi temize çıkarmam, (aklamam, hata yapmam diye savunmaya geçmem.) Çünkü nefis kötülüğü çok emredicidir.” (Yusuf, 53) O dahi kendi nefsinden razı değildir bak. Çünkü kişi biraz zeki olduğu için, biraz ibadet ve hizmet yaptığı için, nefis başka arkadaşlara karşı üstünlük iddiasıyla gelebilir ona…

Dikkatimi çekiyor, hem İslam tarihine bakıyorum hem zamanımızdaki insanlara bakıyorum, nefsine uyan şahıs, önce iyiyken sonra kötü oluyor. Nefsi beğenmemek lazım; nefsi beğenmek bütün günahların başıdır; nefsinden razı olmamak da bütün hayrın başıdır.

İnsana kibir gelmesi ne kadar haksızdır, senin ilmin varsa, senin güzelliğin varsa neyin olursa olsun hepsi senin değil Allah'ındır. Allah istese bir saniye içinde aklını alır, deli olursun, sağlığını alır, hasta olursun. Hepsi Allah'ın malıdır. Böyleyken kibirlenmek, kendini beğenmek ne kadar haksızdır.Ben eski sofiyim, bu sofiler acemidir diye kibirlenmek ne kadar yanlıştır…

Bir gün nebi İsa aleyhisselam, havarileriyle beraber bir yolda gidiyorlar. Onları gören fasık, zahiri günahlar işlemiş bir kişi; “Bunlar mübarek kişilerdir. Biri Allah'ın nebisi diğerleri de onun ashabı… ben onların yanına yaklaşayım, gölgeleri üzerime gelsin, belki Allah bana merhamet eder, affeder,” diye, alçak gönüllülükle, kendini Allah'a karşı mahkum görerek gitmiş onların arkasında yürümeye başlamış. Onu gören, İsa aleyhisselamın maiyetindekilerden bir kişi, “ Biz nerede bu fasık kişi nerede,” diye kalbinden geçirip kibirlenmiş.

Allah-u Zülcelâl o sırada İsa aleyhisselama vahyetti; “O, alçak gönüllü fasık, o kibirli âbidin yerine geçti, o da öbürünün yerine geçti. Yani o kibirlenmekle fasık oldu, o da Hz. İsa aleyhisselama ashab oldu.”

O yüzden dikkat edelim hiçbir zaman kendimizi kimsenin üstünde görmeyelim. Sadâtlardan bir zat kendi mürşidine bir mektup gönderiyor, diyor ki: “Efendim, ben şöyle bir rüya gördüm” Mürşidi ona cevaben diyor ki: “Senin rüyanda bir alamet vardır, sen insanlara çok menfaatli olacaksın, insanlar senden çok istifade edecek, yalnız kendini Moskof kâfirlerden iyi görme!” Niçin, çünkü belki o Müslüman olabilir, sen ise kendi akıbetini bilmediğin için kendini onlardan üstün görme. İşte insanın Allah-u Zülcelâl’e karşı durumu böyledir.

 Nefis seni hayra götürürken bile kendine bir pay çıkarmak ister. Zamanında bir zat nafile hacca gitmek için yol masrafını hazırlamıştı. Nefsine sordu, “Hacca mı gideyim yoksa bu parayı gizlice fakirlere mi dağıtayım?” Nefsi dedi ki: “Hacca git! Orada seni herkes görecek, hacı diyecek” Hemen o zat o parayı fakirlere dağıttı. Çünkü gördü ki nefsi riya yapmak istiyor. İşte nefis böyle hain bir ortaktır, onunla daima hesaplaşalım.

Kendi Kusurunla Meşgul Ol
 Nefsin oyunları çoktur. Mesela kendi nefsinin hatalarını görmemen için seni daima başkalarının hatalarını araştırmaya sevk eder. Mümin kardeşlerinin hatalarıyla meşgul olup kendi hatalarının görmemek, Allah'ın en çok gazaplandığı, en tehlikeli haldir. Çünkü sen kendinle meşgul olmuyorsun daima başkalarıyla meşgul oluyorsun.

İbrahim bin Edhem bir arkadaşıyla yolculuk yapmıştı. Yolun sonunda arkadaşı ona dedi ki:
“Sen büyük bir evliyasın Allah dostusun. Bu yolculukta bende ne hata gördüysen bana söyle ki, ben de onları terk edeyim.”
İbrahim bin Edhem diyor ki:
“Kusura bakma, ben hiç senin kusurlarını görmedim, çünkü ben hep kendimle meşgul oldum.”
Bakın işte onlar böyle evliya oluyorlardı. Kendi kusurlarını görmekten başkasını görmeye vakitleri yoktur.

 Rivayet edilen bir haberde gelmiştir ki, bazı ömürler fazla olur, yani kişinin yaptığı iyilikler sebebiyle, anne babasına yaptığı iyiliklerle ömrü ziyadeleşir. Ya o kişinin ömrü kırk seneyse elli sene olur yahut bereketlenir. Birbirimize söylediğimiz meşhur dua vardır ya, “Allah senin ömrüne bereket versin” diyoruz.

 İşte bereket şudur: kısa bir zamanda öyle ihlâslı kulluk yapıyorsun, öyle İslam ahlakı üzerinde devam ediyorsun ki, ömrü uzun olduğu halde böyle güzel amel yapmamış insanları geçiyorsun. Çünkü sırf Allah için amel yaptığın, güzel ahlak sahibi olduğun için Allah sana böyle amel yapmamış olanlardan daha yüksek makam veriyor, cennet-i ala nasip ediyor. Ömrü uzun olduğu halde böyle ihlâslı amel yapmayan kişinin ömrü boşa geçmişken senin ömrün kısa olduğu halde ihlaslı amelle bereketli oluyor.

İmam Ali radıyallahu anhu diyor ki “Asıl bayram, kişinin hiçbir günah işlemeden geçirdiği gündür.”
Niçin? Çünkü insanlar nasıl ki bayramda ferahlanıyorsa, günah işlemediği gün için de mümin kişi ahiret gününde öyle ferahlanacak.

 Günah işlemek, Allah atkında öyle gazap sebebidir ve kâinattaki her şey günahkâra karşı öyle lanet eder ki, toprak, kendisi üstünde günah işleyen kişi hakkında Allah’tan izin istiyor: “Ya Rabbi izin ver onu yutayım!” Üstündeki gök onun hakkında Allah’tan izin istiyor: “ Ya Rabbi bana izin ver onun üzerine yıkılayım!”

Ama Allah-u Zülcelâl öyle merhametli ki; “Bırakın onu, siz onu yaratmadınız, onu Ben yarattım. Eğer onu yaratan siz olsaydınız belki ona siz de merhamet ederdiniz. Ben ona merhamet edeceğim, mühlet vereceğim. Eğer tevbe ederse affederim, etmezse cehennemi yaratmışım, ona dolduracağım!” diyor.

Müminleri Sevmek En Kolay İbadet
 Allah-u Zülcelâl günah işleyenleri görünce gazab ediyor, ama sonra bakıyor camileri yaptıran müminleri, birbirini seven müminleri azap etmekten vazgeçiyor. Kudsî hadiste buyuruyor ki:
“Ben yeryüzü halkına azap etmeyi murat ettiğimde, mescitleri inşa ve tamir edenleri, benim rızam için birbirlerini sevenleri ve seher vakitlerinde istiğfar edenleri görünce, onlara azap etmekten vazgeçerim.”

Demek ki, aramızda akrabalık bağı olmadığı halde birbirimizi sevmemiz, Allah'ın camilerini yapmamız Allah'ın gazabını söndürüyor. Öyleyse Allah için birbirimizi sevelim, kin gütmeyelim. Herkesin hatası olabilir, birbirimizi affedelim.

 Biz bütün amellerimizi Allah'ın rızasını kazanmak için yapıyoruz, öyle değil mi? Namaz kılıyoruz, zekât veriyoruz, hacca gidiyoruz. Bir de “Bu mümin kardeşimi seveyim, ne güzel bir kul” dediğimiz zaman kolayca Allah'ın rızasını kazanıyoruz. Öyleyse kalbimizdeki yaramazlıkları kaldıralım, Allah'a karşı tertemiz edelim inşaallah. O zaman az bir ibadetle bile Allah bizi kurtaracaktır.

 Selef âlimleri demişler ki;
“Allah-u Zülcelâl bize iki emanet bırakmış ki biz onlarla Allah'ın azabından emin oluruz, onlardan biri gitti, biri kaldı.” Bunun hakkında ayette buyruluyor ki:
“(Ey Resulüm,) Sen onların aralarında bulundukça, Allah onları azab etmez. Bir de istiğfar ettikleri sürece Allah onları azaba çarptırmaz.” (Enfal, 33)

 Bunlardan biri gitti, yani Allah'ın Resulü ahirete göçtü, artık bizim aramızda değil, bize tevbe istiğfar kaldı. Tevbe etmek, bize Allah'ın azab etmemesi için bir emniyettir, muhafazadır. Öyleyse tevbenin kıymetini bilelim. Hem kendimiz için kıymetini bilelim hem de mümin arkadaşlarımız için…

Buraya gelen herkes bir kişinin tevbe etmesine, namaza başlamasına vesile olmaya gayret etsin. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki:
“Allah'ın senin aracılığınla bir tek kişiyi hidayete eriştirmesi, senin en kıymetli dünya malı olan kırmızı develere sahip olmandan daha hayırlıdır.” (Buhari, Fezailu'l-Ashab, 9)

 Eğer derin düşünürsek ahiret için ne kadar gevşek olduğumuzu görebiliyoruz. Birisi dünya işi için çağırsa ve yüksek bir ücret vaad etse, hasta olanlar bile kalkıp gider çalışmaya, mükafat çok diye... Öyleyse Allah yoluna niye çalışmayalım?

 Elhamdulillah, ne mutlu bize, Peygamberin ümmetinden bizi yaratmış, Allah'ın evine gelmişiz. Bu manzara bize Allah'ın nimetidir. Biz burada Allah'ın misafiriyiz. Bir kişinin evine misafir olduğumuz zaman bize “Hoş geldiniz” diyor, yemek, çay ikram ediyor.

 Allah, herhangi bir kişi gibi midir? Allah-u Zülcelâl, evine misafir gelen kuluna, rahmetini mağfiretini ikram ediyor. Bunun için Allah'ın evine ziyaretimizi çoğaltalım, başka insanların da gelmesine vesile olalım.

 Allah-u Zülcelâl Peygamber sallallahu aleyhi ve selleme buyuruyor ki:
“Allah sana öyle verecek ki sen razı olacaksın.” (Duha, 5)
 Yani Allah sana istediğini verecek, sen razı oluncaya kadar. Peygamberimiz de buyuruyor ki:
“Benim ümmetimden bir kişi cehennemde kalsa ben razı olmam.”
Bakın herhangi bir insanın vaad ettiğini söylemiyorum size, Allah-u Zülcelâl’in vaadini haber veriyorum.

Allah Herkesten Daha Merhametlidir
 Allah buyuruyor ki;
“De ki: Ey kendilerine haksızlık edip ölçüyü aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü Allah elbette bütün günahları bağışlar ve gerçekten O, çok bağışlayan, çok merhamet edendir.” (Zümer, 53)

 Tevbe etmekle “Ya Rabbi senin kulluğunu yerine getiremedim” demiş oluyorsun. Allah-u Zülcelâl ayet-i kerimede buyuruyor:
“Allah'ın kadrini gereği gibi takdir edemediler, Allah, yegâne kaviy, yegâne azîzdir.” (Hacc, 74)
 Allah'ın azametine layık kulluğu yerine tam getirmiyoruz. Getirmediğimiz zaman bu nedir, hatadır. Öyleyse bu hatadan, gafletten tevbe edelim. Geçmiş zamanlarımızdaki gafletten özür dilersek, “Ya Rabbi keşke benim bütün zamanım senin huzurunda murakabe ile geçseydi” dersek Allah bizi affedecektir.

 Allah-u Zülcelâl buyuruyor ki:
“Ey iman edenler! Allah’a içtenlikle tövbe edin. Umulur ki, Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, Peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların nurları önlerinden ve sağlarından aydınlatır, gider. “Ey Rabbimiz! Nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü senin her şeye hakkıyla gücün yeter” derler.” (Tahrim, 8)

 Bakın Allah buyuruyor ki, “O gün Allah Peygamberi ve ona iman edenleri utandırmaz, hakir eylemez.”
Allah öyle merhametlidir ki, Peygamber sallallahu aleyhi ve selleme Allah dedi ki, “Ya Muhammed, ister misin, senin ümmetinin hesabını görmeyi sana nasip edeyim.”
Peygamberimiz buyuruyor: “Hayır Ya Rabbi! Çünkü sen onlara karşı benden daha merhametlisin. Belki ben onları günahını görünce ‘azaba müstahaktır’ diyebilirim ama sen Erhamü’r Rahiminsin, merhametlilerin en merhametlisisin. Onları ancak Sen bağışlarsın”

Süfyan-ı Sevri diyor ki,
“Eğer kıyamet gününde deseler ki, ‘Senin hesabını annenle baban mı görsün yoksa Rabbin mi görsün,’ ben Allah'ın hesabını seçerim. Çünkü o bana anne babamdan daha merhametlidir.”
Öyle merhametlidir Allah azze ve celle. Ama siz de biliyorsunuz mesela senin beş altı çocuğun vardır. İçlerinden biri kendisini devamlı kucağına atıyor, “Baba bana şöyle al, böyle yap” diyor, diğerleri kendi halinde duruyor. Siz ona karşı daha merhametli olursunuz. Allah'ın kulları da böyledir.

 Biz de böyle Allah'a karşı yalvaralım. “Allahım senin şanına göre bana muamele et, benim durumuma göre bana muamele etme ya Rabbi” diyelim.
 Allah-u Zülcelal kendi nefsimize teslim etmesin, bizi hayırlarda kullansın inşallah.

 Seyda Muhammed Konyevi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum Yazma Kuralları !

1- Küfürlü, Sataşmacı, Spam veya Reklam İçeren Yorumlar Yapmamaya

2-Yaptığınız yorumun, yazıyla alakalı olmasına Spam veya Reklam İçeren Yorumlar olmamasına özen gösteriniz.

3- Her zaman nazik bir üslup kullanmaya dikkat ediniz.

4- Cevap yazma süresi değişiklik gösterebilir.

5- Yorumlarınız Yönetici Onayından Geçtikten Sonra Yayınlanacaktır.

6- Anlayışınız için TEŞEKKÜRLER..

Dost Yurdu Radyo