.: Günün Ayeti :. .: Günün Hadis-i Şerf-i :. .: Günün Sözü :.
     
Şu An Yayında: Yükleniyor...
Winamp, iTunes Windows Media Player Real Player QuickTime Stream Proxy
Dost Yurdu Radyo,İslami Radyo,dini radyo,ilahiler,ezgiler,sohbetler,canlı radyo, dini radyo, dursun ali erzincanlı, abdurrahman önül,eşref ziya,en güzel ilahiler, ezgiler, ilahi dinle, islam, islam radyoları, islami radyo, marşlar, online ilahi dinle, radyo, radyo islam, şiirler, ,canlı radyo, dini radyo, dursun ali erzincanlı, en güzel ilahiler, ezgiler, ilahi dinle, islam, islam radyoları, islami radyo, marşlar, online ilahi dinle, radyo, radyo islam, şiirler, ümmetin sesi,,Dini Radyolar,Radyo Dinle, Canlı Radyo, İlahi Nefesler, İlahiler, İlahi,En güzel ilahilerin yer aldığı çalma listemizden müzikli ve müziksiz ilahi dinleyebilirsiniz,ilahi Radyo Canlı Dinle, güncel yayını ,bedava mobil ilahi Radyo, Kesintisiz Dinle ,online ilahiRadyo internetten dinleme ,müzik , sitene ekle, Türk radyolarının en çok dinlenen ilahileri bu listelerde,Farklı isimlerden ilahiler,Meydân-ı Aşk,Ateş-i Aşk,Aldanma Dünya Varına,Taştı Rahmet Deryası,Tasavvuf Müziği,Allah Diyelim Daim,İlahilerden Seçmeler,7/24 Dinle .

.: DUYURULAR :.


.: Flatcast Radyoları Kapatılmıştır Yeni Sistem Chat Sayfamıza Canlı Yayına Tıklayıp Girebilirsiniz:. Lütfen Canlı Yayın Resmine Tıklayınız

.: KURALLAR :.


.: Lütfen Okuduğumuz Yazılara
Yorum Yapalım Tavsiye Edelim
Dostlarımızın Arkadaşlarımızın
Okumalarını Sağlayalım:.


DOST YURDU RADYO      BURAYA TIKLAYIP YENİ BİR SAYFA AÇABİLİRSİNİZ
Sitemiz En Güzel Crome Tarayıcıda Görünmektedir
             
İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)
2013 yılında yayın hayatına giren sitemizde şu ilkeleri benimsedik:

1. Gâyemiz Allah rızası ve Yüce İslam dinine elimizden geldiğince hizmettir.
2. Hedef kitlemiz öncelikle çocuklar, tüm Müslüman kardeşlerimiz ve diğer insanlardır.
3. Dini oyunlar, ilahiler ve çeşitli etkinliklerle din derslerinin daha eğlenceli ve verimli geçmesi bir diğer hedefimizdir.
4. Sitemizdeki tüm içeriklere herkesin ücretsiz ve üyeliksiz ulaşması amaçlanmıştır.
5. Blogger üzerinden yayın yapan sitemiz asla reklama yer vermemeyi birinci yöntem olarak seçmiştir.
6. Kullandığımız tüm İslami bilgilerin sahih İslam kaynaklarına dayanmasına azami özen gösterilmektedir.
7. Sitede bulunan içeriklerde kullanıcılar tarafından sahih dini bilgilere ve insan haklarına aykırı görülen içerikler hemen silinecektir.
8. En büyük sermayemiz ve tek gelirimiz siz değerli dostların bir hayır duasıdır.
Hadis-i şerifte: "Kim ümmetime dini işlerine dair kırk hadis hıfzediverirse, Allah Teâlâ onu alimler zümresinde haşreder.... Ben de kıyamet gününde ona şahid ve şefaatçi olurum" buyurulmuştur. 1- Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz. (Buhârî, İ lm, 12; Müslim, Cihâd, 6.) 2- İslâm, güzel ahlâktır. (Kenzü'l-Ummâl, 3/17, HadisNo: 5225) 3- İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez. (Müslim, Fedâil, 66; Tirmizî, Birr, 16) 4- Nerede olursan ol Allah'a karşı gelmekten sakın; yaptığın kötülüğün arkasından bir iyilik yap ki bu onu yok etsin. İnsanlara karşı güzel ahlakın gereğine göre davran. (Tirmizî, Birr, 55) 5- Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir. (Tirmizî, İlm, 14.) 6- Mümin, bir delikten iki defa sokulmaz. (Mümin, iki defa aynı yanılgıya düşmez) (Buhârî, Edeb, 83; Müslim, Zühd, 63.) 7- Allah, sizden birinizin yaptığı işi, ameli ve görevi sağlam ve iyi yapmasından hoşnut olur. (Taberânî, el-Mu'cemü'l-Evsat, 1/275; Beyhakî,.) 8- İman, yetmiş küsur derecedir. En üstünü “Lâ ilâhe illallah (Allah'tan başka ilah yoktur)” sözüdür, en düşük derecesi de rahatsız edici bir şeyi yoldan kaldırmaktır. Haya da imandandır. (Buhârî, Îmân, 3; Müslim, Îmân, 57, 58). 9- Müslüman, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir. (Tirmizî, Îmân, 12; Nesâî, Îmân, 8.) 10- (Mümin) kardeşinle münakaşa etme, onun hoşuna gitmeyecek şakalar yapma ve ona yerine getirmeyeceğin bir söz verme. (Tirmizî, Birr, 58.) 11- İnsanların Peygamberlerden öğrenegeldikleri sözlerden biri de: “Utanmadıktan sonra dilediğini yap!” sözüdür. (Buhârî, Enbiyâ, 54; EbuDâvûd, Edeb, 6. ) 12- (Allah Rasûlü) “Din nasihattır/samimiyettir” buyurdu. “Kime Yâ Rasûlallah?” diye sorduk. O da; “Allah'a, Kitabına, Peygamberine, Müslümanların yöneticilerine ve bütün müslümanlara” diye cevap verdi. (Müslim, İ mân, 95 ) 13- Kim kötü ve çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse, kalben karşı koysun. Bu da imanın en zayıf derecesidir. (Müslim, Îmân, 78; Ebû Dâvûd, Salât, 248.) 14- İki göz vardır ki, cehennem ateşi onlara dokunmaz: Allah korkusundan ağlayan göz, bir de gecesini Allah yolunda, nöbet tutarak geçiren göz. (Tirmizî , Fedâilü'l-Cihâd, 12.) 15- Zarar vermek ve zarara zararla karşılık vermek yoktur. (İbn Mâce, Ahkâm, 17; Muvatta', Akdıye, 31.) 16- Hiçbiriniz kendisi için istediğini (mü'min) kardeşi için istemedikçe (gerçek) iman etmiş olamaz. (Buhârî, Îmân, 7; Müslim, Îmân, 71.) 17- Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez. Kim, (mümin) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir müslümanı(n kusurunu) örterse, Allah da Kıyamet günü onu(n kusurunu) örter. (Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58.) 18- İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de (gerçek anlamda) iman etmiş olamazsınız. (Müslim, Îmân, 93; Tirmizî, Sıfâtu'l-Kıyâme, 56.) 19- İşçiye ücretini, (alnının) teri kurumadan veriniz. (İbn Mâce, Ruhûn, 4 .) 20- Rabbinize karşı gelmekten sakının, beş vakit namazınızı kılın, Ramazan orucunuzu tutun, mallarınızın zekatını verin, yöneticilerinize itaat edin. (Böylelikle) Rabbinizin cennetine girersiniz. (Tirmizî, Cum'a, 80.) 21- Hiç şüphe yok ki doğruluk iyiliğe götürür. İyilik de cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğru sözlü) diye yazılır. Yalancılık kötüye götürür. Kötülük de cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye söyleye Allah katında kezzâb (çok yalancı) diye yazılır. (Buhârî, Edeb, 69; Müslim, Birr, 103, 104.) 22- ( Mümin) kardeşine tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır. (Tirmizî, Birr, 36.) 23- Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar. (Müslim, Birr, 33; ‹bn Mâce, Zühd, 9; Ahmed b. Hanbel, 2/285, 539.) 24- Allah'ın rızası, anne ve babanın rızasındadır. Allah'ın öfkesi de anne babanın öfkesindedir. (Tirmizî, Birr, 3.) 25- Üç dua vardır ki, bunlar şüphesiz kabul edilir: Mazlumun duası, misafirin duası ve babanın evladına duası. (İbn Mâce, Dua, 11.) 26- Hiçbir baba, çocuğuna, güzel terbiyeden daha üstün bir hediye veremez. (Tirmizî, Birr, 33.) 27- Peygamberimiz işaret parmağı ve orta parmağıyla işaret ederek: “ Gerek kendisine ve gerekse başkasına ait herhangi bir yetimi görüp gözetmeyi üzerine alan kimse ile ben, cennette işte böyle yanyanayız” buyurmuştur. (Buhârî, Talâk, 25, Edeb, 24; Müslim, Zühd, 42.) 28- Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir. (Tirmizî, Birr, 15; Ebû Dâvûd, Edeb, 66) 29- Sizin en hayırlılarınız, hanımlarına karşı en iyi davrananlarınızdır. (Tirmizî, Radâ', 11; ‹bn Mâce, Nikâh, 50. Tirmizî, Birr, 15; Ebû Dâvûd, Edeb, 66.) 30- Cebrâil bana komşu hakkında o kadar çok tavsiyede bulundu ki; ben ( Allah Teâlâ) komşuyu komşuya mirasçı kılacak zannettim. (Buhârî, Edeb, 28; Müslim, Birr, 140, 141) 31- Birbirinize buğuz etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin; ey Allah'ın kulları, kardeş olun. Bir müslümana, üç günden fazla (din) kardeşi ile dargın durması helal olmaz. (Buhârî, Edeb, 57, 58.) 32- (İnsanı) helâk eden şu yedi şeyden kaçının. Onlar nelerdir ya Resulullah dediler. Bunun üzerine: Allah'a şirk koşmak, sihir, Allah'ın haram kıldığı cana kıymak, faiz yemek, yetim malı yemek, savaştan kaçmak, suçsuz ve namuslu mümin kadınlara iftirada bulunmak buyurdu. (Buhârî, Vasâyâ, 23, Tıbb, 48; Müslim, Îmân, 144) 33- Allah'a ve ahiret gününe imân eden kimse, komşusuna eziyet etmesin. Allah'a ve ahiret gününe imân eden misafirine ikramda bulunsun. Allah'a ve ahiret gününe imân eden kimse, ya hayır söylesin veya sussun. (Buhârî, Edeb, 31, 85; Müslim, Îmân, 74, 75) 34- Söz taşıyanlar (cezalarını çekmeden yada affedilmedikçe) cennete giremezler. (Müslim, Îmân, 168; Tirmizî, Birr, 79.) 35- Dul ve fakirlere yardım eden kimse, Allah yolunda cihad eden veya gündüzleri (nafile) oruç tutup, gecelerini (nafile) ibadetle geçiren kimse gibidir. (Buhârî, Nafakât, 1; Müslim, Zühd, 41; Tirmizî, Birr, 44; Nesâî, Zekât, 78) 36- Her insan hata eder. Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir. (Tirmizî, Kıyâme, 49; İbn Mâce, Zühd, 30.) 37- İnsanda bir organ vardır. Eğer o sağlıklı ise bütün vücut sağlıklı olur; eğer o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir. (Buhârî, Îmân, 39; Müslim, Müsâkât, 107.) 38- Mü'minin başka hiç kimsede bulunmayan ilginç bir hali vardır; O'nun her işi hayırdır. Eğer bir genişliğe (nimete) kavuşursa şükreder ve bu onun için bir hayır olur. Eğer bir darlığa (musibete) uğrarsa sabreder ve bu da onun için bir hayır olur. (Müslim, Zühd, 64; Dârim”, Rikâk, 61.) 39- Bir müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o müslüman için birer sadakadır. (Buhârî, Edeb, 27; Müslim, Müsâkât, 7, 10.) 40- Bizi aldatan bizden değildir. (Müslim, Îmân, 164.)

21 Nisan 2017 Cuma

Ashab-ı Kiram’ın Örnek Kardeşliği

Hz. Ömer radıyallahu anh Kudüs'ü fethettiği zaman buradaki halka eman verdiğini bildiren bir hutbe irad etmişti. Hutbesine şu sözlerle başlamıştı:

“Hamdolsun O Allah'a ki bizi İslâm dini ile azîz etti. İman ile şereflendirdi. Muhammed sallallahu aleyhi vesellem hürmetine rahmetine nâil kıldı, dalâletten kurtardı. Dağınık iken onun sayesinde bir araya getirdi. Kalplerimizi birbirine ısındırdı. Düşmanlarımıza karşı muzaffer kıldı. Memleketler ihsan etti. Bizi birbirini seven kardeşler haline getirdi. Ey Allah'ın, kulları bu nimetlerden dolayı Allah'a hamd-ü senâ ediniz.”

Hz. Ömer’in dikkat çektiği gibi, birlik beraberlik ve kardeşlik Allah'ın mümin kullarına nasip ettiği en büyük nimettir. Bu nimet sayesindedir ki, birbirleriyle savaşıp duran Arap kabileleri bir araya gelip, tek bir yumruk olup, kendilerini sömüren devletlerle baş edebilecek bir güce ulaşmışlardır.
 Kardeş, aynı anne ve veya babadan meydana gelen iki kişinin arasındaki bağa denir. Ama kardeşlik kalpte olan öyle bir şuur ve duygu halidir ki bazen arasında kan bağı olanlara bile nasip olmaz.

Nitekim Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin risalet vazifesiyle gönderilmesinden önce hem Mekkeli hem de Medineli kabileler arasında kanlı savaşlar olmuştu. Haram aylarda bile devam ettirildiği için Ficar savaşı denilen bu savaşların çıkması için ufak bir bahane yetiyordu. Yine Yesrib’de Evs ve Hazreç kabileleri arasında Buas savaşlarında pek çok yiğit boşu boşuna hayatını kaybetmişti.

 Günümüzde de Müslümanların canını yakan bu iç savaş ve terörün en büyük nedeni, kalplerde yerleşen kibir, hased ve husumet hisleridir. Bu hisler önce basit gibi görünen, duyarsızlık ve ötekileştirme ile başlar.

İnsanın nefsinde bencillik meyli zaten mevcuttur. Eğer nefis terbiye edilmezse insan bencillik ve duyarsızlığına bahane arar. Başkalarının derdiyle dertlenmemek için en yakınlarına karşı bile husumet ve nefret gerekçeleri icad ederek bağları koparır, ötekileştirir. İnsan bir kez bir kardeşini veya bir grubu ötekileştirdi mi ona karşı yapılan zulümlere aldırış etmez, her türlü yardım ve iyiliği esirger. Bu duruma giden adım da ufak bir hakir görme, küçümseme veya suçlama ile başlar.
 Bu sebepledir ki Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem, bu yolu kapatmak için şöyle uyarıyor:
“Müslüman kardeşini hor görmesi kişiye kötülük olarak yeter.” (Müslim, Birr 32.)
 Maalesef bugün dünya müslümanları kendi aralarındaki kardeşliği, birlik ve beraberliği kaybetmiştir. Bunun neticesinde de Müslümanlar, mümin kardeşlerini bırakıp kafirlerle birlik olabilmektedir. Halbuki kafirden dost olmaz. Onlar ancak bizi doğru yoldan saptırmak ve aramıza tefrika sokmak için çabalar.

 Çoğu zaman mümin kardeşini hakir ve mücrim görmek için kusur kabahatleri bahane sayanlar, kafirlerdeki koskoca zulümleri ve Allah’ı inkar suçunu görmezden gelebilmektedir. Bu ise şeytanın fitnesidir.

Sahabenin Kardeşliği Bize Örnektir
 Allah-u Zülcelâl müminlere kardeşlik ahlakını emretmektedir. Mekkeli Müslümanlar hicretten önce işkence ve boykot yıllarında birbirleriyle zaten yardımlaşıyorlardı. Hz. Ebu Bekir radıyallahu anh Efendimiz, iman ettiği için efendisinin zulmüne uğrayan köle ve cariyeleri satın alıp azad ederdi. Hz. Hatice annemiz bütün malını mülkünü Peygamber aleyhisselatu vesselamın emrine vermişti, yoksul Müslümanlar onların yardımlarıyla hayatlarını geçirirlerdi.

 Medine’ye hicretten sonra da Mekke’de malını mülkünü bırakmış olan muhacirlerin geçimi için ensar ile muhacirler arasında kardeşlik bağı kurulmuştu. Ensar yıllık mahsullerinin yarısını muhacir kardeşlerine veriyorlardı. Hatta ensardan bazı kişiler Hz. Peygamber sallallahu aleyhi veselleme gelerek “Hurmalıklarımızı Muhacir kardeşlerimizle bizim aramızda paylaştır,” diye teklif ettiler.
 Hz. Peygamber aleyhisselatu vesselam birlikte çalışıp mahsulü paylaşmalarının yeterli olacağını bildirdi. Ama Mekkeli Müslümanlar bahçe işlerini pek bilmedikleri için işlerin çoğunu yine ensar yapıyordu. Sonra da mahsulü ikiye ayırıp bir tarafı dallar koyarak çok gösteriyorlar. Muhacirler ise tok gözlülük göstererek az görünen tarafı alınca aslında mahsulün yarısından çoğunu almış oluyorlardı.

Öyle ki muhacirler Hz. Peygamber sallallahu aleyhi veselleme gelerek şöyle dediler:
“Ey Allah’ın Rasülü! Biz bu Medine’li kardeşlerimiz kadar iyi insanlar görmedik. Gelirleri az olmasına rağmen onu bizlerle paylaşıyorlar. Bol ürün aldıklarında ise payımızın kat kat fazlasını veriyorlar. Vallahi bize sevap bırakmamalarından korkuyoruz”.

Hz. Peygamber’se şöyle buyurdular:
“Siz onlara teşekkür edip, onlar için Allah’a dua ettiğiniz müddetçe sizin için de sevap verilecektir.”
İşte onlar böyle kardeşlerini kendi nefsine tercih eden ve iyilikte yarışan kişiler haline gelmişlerdi. Onların arasındaki bu samimi bağlar, başka kabileleri de cezp etti, ışığa koşan pervaneler gibi onların yaydığı bu kardeşlik ışığına koştular. Allah-u Zülcelâl onları şu ayet-i kerime ile medhetmekte ve bizlere örnek göstermektedir:

“İyilik yarışında önceliği kazanan Muhacirler ve Ensar ile, onlara güzelce uyanlardan Allah razı olmuştur, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır. Allah onlara, içinde temelli ve ebedi kalacakları, içlerinden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır; işte büyük kurtuluş budur.” (Tevbe; 100)
 Kardeşlik birliğin, birlik de güç ve caydırıcılığın garantisidir. Nitekim yeni yeni halkaların kenetlenmesiyle Müslümanlar güçlendiler. Eskiden birbirine baskın yapan, öldüren, mallarını yağmalayan, ailelerini esir eden insanlar, omuz omuza bir safta birleşip düşmanlarını korkutan bir güç oluşturdular. Allah-u Zülcelâl onları överken şöyle benzetme yapıyor:
“Allah, kendi yolunda bir binanın kerpiçleri gibi kenetlenip saf bağlayarak savaşanları sever.” (Saff, 4)

Birlik Beraberliğin Zaferi
 Müslümanlar böyle birlik olunca zaferler kazandılar. Artık bir zamanlar onları birbirlerine karşı kışkırtan Yahudilerin fitne odağı haline getirdiği Hayber kalesi fethedilmişti. Bundan sonra Müslümanlar bolca nimete nail oldular. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem ensarı toplayıp konuşma yaptı:

“Eğer isterseniz Hayber’den size hisse vermeyeyim (muhacirlere vereyim, böylece kendi) hurmalıklarınız size kalsın.” Ensar bu teklif karşısında sevinmek yerine sevaptan mahrum kalmaktan endişe ederek şöyle cevap verdiler:

“Ey Allah’ın Rasûlü! Sen bize bazı görevler verdin ve birtakım şartlar öne sürdün. Biz de bütün bunlara karşılık senden cenneti istedik. Eğer cennet şartımızı kabul ediyorsanız sizin dediğiniz gibi olsun.”

Hz. Peygamber de:
“Evet, şartınızı kabul ediyorum” buyurdular.
 Bundan sonra da Hz. Peygamber, Bahreyn’den gelen vergilerinden hisselerine düşeni vermek üzere Ensar’ı çağırdığı zaman:

“Bize verdiğin kadar Muhacir kardeşlerimize de vermezsen bunu kabul etmeyiz,” dediler. Yani şimdiye kadar yaptıkları fedakarlıkların karşılığını dünyada almak istemediler.
 Hz. Peygamber de onları şöyle müjdeledi:
“Öyleyse kıyamet günü beni görünceye dek sabredin. Mükâfatınızı orada alırsınız!” (Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, c.1 s.366-369)

İşte ensarı, aralarında kan bağı olmayan, kendi memleketlerinde mallarını mülklerini bırakıp aç ve muhtaç vaziyette kendilerine sığınan muhacirlere karşı böyle fedakar davranmaya sevk eden sadece samimi imanlarıydı. Kendisi de muhtaç olduğu halde mahsullerini paylaşan ve buna karşılık dünyevi bir mükafat istemeyen bu fedakar müminleri Rabbimiz şöyle medh etmiştir:

“Daha önceden Medine'yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan kimseler, kendilerine hicret edip gelenleri severler; onlara verilenler karşısında içlerinde bir çekememezlik hissetmezler; kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları kendilerinden önde tutarlar. Nefsinin tamahkârlığından korunabilmiş kimseler, işte onlar saadete erenlerdir.”(Haşr, 9)

Nefsi Terbiye Etmek İçin
 Nefisler bencilliğe, aç gözlülüğe, cimriliğe meyillidir. Hiçbir nefis, kendiliğinden ve severek fedakarlık yapmaz. Mutlaka nefsi terbiye etmek gerekir. Bunun için de ahiret gününde Allah-u Zülcelâl’in bizi affetmesine, rahmetiyle muamele etmesine ne kadar muhtaç olduğumuzu hatırlamamız gerekir.

 Bir insan Allah’a karşı kendisini muhtaç gördüğü zaman onun rızasını kazanmak için kendini zorlar. Nefsi ona bencilliği emrederken ona Allah'ın rızasını ve mükafatlarını hatırlatır. Allah'ın bizi bağışlamasına vesile olacak güzel ahlak ve amelleri işleyebilmemiz için mutlaka nefsimizin kötü duygularını kontrol altına alıp, onu kınamamız ve iyiliğe zorlamamız lazımdır.

İnsan bir kez kendini zorlayıp iyilik yapmaya başlarsa yavaş yavaş güzel ahlak ve faziletlerin nuru onun kalbine yerleşir. Artık bencillikten değil paylaşmaktan zevk almaya başlar. Ancak o zamana kadar nefsi zorlamakta kararlı ve sabırlı olmak gerekir.

 Her şeyden önce bilmemiz gerekir ki, Müslümanların bir kısmının sıkıntılı olduğu bir zamanda bir kısmının umursamazca keyfine bakmaya hakkı yoktur.

 Sahabeden bir zat anlatıyor. ‘Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir sefer esnasında:
“Yanında fazla binek hayvanı olan, hayvanı olmayana versin. Fazla azığı olan da azığı olmayana versin!” diyerek hemen hemen her çeşit malı saydı. Öyle ki biz, hiçbir malın fazlasında, bizden hiçbirimizin hakkı olmadığı düşüncesine kapıldık.’ (Müslim, Lukata 18)

İşte Peygamber sallallahu aleyhi vesellem sahabe-i kiramı böyle devamlı ikaz ediyordu. Onlar da bu ikazları can kulağıyla dinliyor ve itaat ediyorlardı.

Dünya ve ahretteki bütün nimetlerin anahtarı, Allah'ın hidayetine tabi olmak, yani kitap ve Resulüne itaat ve mutabaat etmektir. Peygamber Efendimiz de bize şöyle sesleniyor:

“Mü’minlerin dertleriyle dertlenmeyen, onlardan değildir.” (Hâkim, Müstedrek, IV, 352)
 Müminlerin nasıl bir toplum olması gerektiğini Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle haber veriyor:

“Birbirlerine acımakta, birbirlerini sevmekte ve birbirlerine şefkat göstermekte, mü’minlerin tek bir vücut gibi olduklarını görürsün! (Bu vücudun) bir uzvu muzdarip olduğu takdirde, diğer kısımları da uykusuz kalıp ateşler içinde onun ıstırabını duyarlar.” (Müslim, Birr, 66)

 Öyleyse bizlere düşen zor durumdaki mümin kardeşlerimizin imdadına koşmak için biraz fedakarlık yapmaktır.

 Hatice Kübra Ergin


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum Yazma Kuralları !

1- Küfürlü, Sataşmacı, Spam veya Reklam İçeren Yorumlar Yapmamaya

2-Yaptığınız yorumun, yazıyla alakalı olmasına Spam veya Reklam İçeren Yorumlar olmamasına özen gösteriniz.

3- Her zaman nazik bir üslup kullanmaya dikkat ediniz.

4- Cevap yazma süresi değişiklik gösterebilir.

5- Yorumlarınız Yönetici Onayından Geçtikten Sonra Yayınlanacaktır.

6- Anlayışınız için TEŞEKKÜRLER..

Dost Yurdu Radyo