Hepimiz biliriz ki, bazı karıkocalar aralarında anlaşmazlık olsa bile fazla büyütmeden çözebilirken bazıları en ufak bir meseleyi alabildiğine büyütüp alevlendirir. Sorunlarını kolayca çözmeyi başaran çiftlerin sırrı nedir dersiniz? Psikologlar bu soruya şöyle cevap veriyorlar:
“İyi geçinen ailelerin sırrı; gülümsemek. Aile fertlerinde ciddi bir ahlaki problem yoksa ufak tefek anlaşmazlıklar kolayca çözülebilir. Yeter ki olumlu tavrımızı kaybetmeyelim; olaylara gülümseyerek yaklaşalım.”
Tebessüm yani güler yüzlü olmak, sakin, huzurlu ve müsamahalı bir insan olmanın işaretidir. Böyle insanlar hem kendileri iç dünyalarında huzurludurlar hem de yanındakileri iyi hissettirirler. Herkes gibi birtakım problemlerle karşılaşsalar bile sakin bir şekilde olaya yaklaşır, bir çözüm yolu bulurlar. Böylece sıkıntılar fazla büyütülmeden kolayca halledilir.
Tebessüm aynı zamanda Peygamberimizin sünneti ve sevap vesilesidir. Rabbimiz, insanları mutlu eden davranışlara sadaka sevabı vaad etmektedir. Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi vesellem:
“Allah’tan kork ve hiçbir iyiliği küçümseme. Bu, su isteyen birisine kovandan su vermek veya Müslüman kardeşini güler yüzle karşılamak dahî olsa.” (Müslim, Birr, 144; Tirmizî, Et’ime, 30) buyurmuştur.
Düşünelim, hiçbir zahmeti olmadığı halde gülümsemek sadakadır. Böyle kolayca sevap kazandıran bir ameli ihmal etmemek gerekir, öyle değil mi?
Hatta dinimizde güler yüz, tatlı dil ve insanları hoş görme, hatalarını bağışlama; başa kakmayla birlikte verilen sadakadan daha büyük iyilik sayılmıştır. Rabbimiz şöyle buyuruyor:
“Gönül alıcı söz söyleme hataları bağışlama, peşinden incitmenin geldiği bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır. Ve yumuşak davranıp azapta acele etmez.” (Bakara, 263)
Kalbinde merhamet tevazu hisleri taşıyan insanlar, güler yüzle ve yumuşak tavırla muamele eder. Kimin kalbinde sevgi ve şefkat varsa, bu simasına yumuşaklık ve tebessüm olarak aksedecektir. Güler yüzüyle insanlara huzur vermek, sadakanın en üstünü sayılmaktadır. Nitekim Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi vesellem buyuruyor ki:
“Siz mallarınızla bütün insanları memnun edemezsiniz. Öyle ise, güler yüzlülüğünüz ve güzel huyunuzla onları memnun ediniz.” (Câmiü’s-Sağîr, 2/661)
Hanımların En Kıymetli Ziyneti Tebessüm
Tebessüm en çok da aileyi bir arada tutan bir merhamet bağı olan hanımlara yakışır. Her insan, güler yüzle karşılanmaktan hoşlanır; çünkü bu insana kendini değerli hissettirir. Bilhassa gün boyunca ailesi için çalışıp yorulan bir erkek evine geldiği zaman hanımından güzel bir muamele bekler. Dışarıdaki stresli hayattan uzaklaşıp biraz olsun huzur bulmak isteyen bir kocaya en güzel hediye, tebessüm yani güler yüzdür.
Bir hanımın beyini kapıda karşılaması, kocası gelmeden önce kendine çeki düzen vermesi, bakımlı olması, beyinin gözlerinin içine gülümseyerek bakması, ona değer vermesinin bir alametidir. Hanımından değer gören, güler yüz tatlı dil ile ağırlanan bir bey, günün yorgunluğunu unutur, biraz olsun huzur bulur.
Elbette hanımlar da beylerinin eve güler yüzle gelmesinden memnun olurlar. Eve asabi bir şekilde gelen, hanımının çabasına değer vermeyen, muhakkak kızacak bir şey bulan bir koca, hanımının da neşesini kaçırır. Bilhassa büyük umutlarla beyini karşılamak için hazırlanmış, ondan da güzel bir söz bekleyen bir hanım, soğuk bir tavırla karşılaşınca elbette hayal kırıklığına uğrar.
Asık suratlılık, genel olarak kişinin asabiyetinin, olaylara olumsuz yaklaşmasının işaretidir. Genellikle bu kişiler asık suratlılığı ciddiyet ve otoriterliğin gereği sayarlar. Halbuki bir insan yerine göre ciddi olup sözünü dinletirken yerine göre de sevgi dolu ve neşeli olabilir. Sonuçta aile kurmanın maksadı sevmek, sevilmek, mutlu olmak ve sükun bulmaktır.
Allah-u Zülcelâl Müslümanların aile hayatını tarif ederken; “Kendisiyle sükûnet bulmanız için size kendi (cinsi)nizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet peydâ etmesi de O’nun ayetlerinden (varlığının delillerinden)dir.” (Rum, 21) buyuruyor.
Demek ki, müslüman ailenin vasfı, sükûnet, meveddet ve merhamet hisleriyle bir araya gelmektir. Bir insan evlenirken, eşinin yanında kendini rahat hissetmeyi, huzur bulmayı amaçlar. Müfettiş gibi kusur arayıp duran, eve asabi şekilde gelip sürekli eleştirici duran bir kişinin yanında kimse huzur bulamaz.
Huzur ve Saadet İçin…
Evlilikte herkesin bir görevi vardır. Erkekler daha çok geçim yükü gibi sorumlulukları yüklenir, hanım da evin huzurunu sürdürmek için eşinin mutlu olmasını önemsemelidir. Bu sebeple hanımlar güler yüzlü tatlı dilli olmayı, beylerinin mutlu ve mutmain olmasını bir görev bilmelidirler.
Somurtkanlık, devamlı şikayetçi olmak, hiçbir şeyle mutlu olmamak, hastalıklı bir ruh halinin göstergesidir. Halbuki bu dünyada o kadar büyük dertler varken, küçük şeylere şikâyet etmek hiç de mümine yakışan bir tavır değildir.
Birçok Müslüman kadın savaşlardan, göçlerden mağdur olup, en yakınlarını kaybedip, çaresiz hallere düşerek ağır imtihanlardan geçerken biz kendi vatanımızda yaşadığımız, mutlu bir yuvaya sahip olduğumuz için şükretmeliyiz.
Bütün bunları düşününce bir hanım ufak tefek meseleler için surat asmaması, söylenmemesi, evin neşesini kaçırmaması gerektiğini bilir. Aksine sıkıntılı durumlarda bile hep moral vererek, destek olarak bu zorlukların da aşılacağını düşünmelidir. Elbette beyler de hanımlarının çabalarını takdir etmeli, onları hayal kırıklığına uğratmamalıdır.
Herkes ailesinde huzura katkıda bulunursa faydasını yine kendisi görür. Hem dünyada hem ahirette…
Allah-u Zülcelâl bizlere gönül huzuru içinde kulluk yapacağımız mutlu aile hayatı nasip eylesin. Amin.
gülistan dergisi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum Yazma Kuralları !
1- Küfürlü, Sataşmacı, Spam veya Reklam İçeren Yorumlar Yapmamaya
2-Yaptığınız yorumun, yazıyla alakalı olmasına Spam veya Reklam İçeren Yorumlar olmamasına özen gösteriniz.
3- Her zaman nazik bir üslup kullanmaya dikkat ediniz.
4- Cevap yazma süresi değişiklik gösterebilir.
5- Yorumlarınız Yönetici Onayından Geçtikten Sonra Yayınlanacaktır.
6- Anlayışınız için TEŞEKKÜRLER..
Dost Yurdu Radyo