Bayramlaşma sebebiyle toplum renk ve ırk ayırt etmeden birbiriyle selamlaşır ve bayramlarını kutlarlar.
Bu sebeple bayram sevinç ve neşe günüdür. Bu mübarek günlerde akrabalar, komşular ve büyükler ziyaret edilir.
Küs olanlar bayram sebebiyle barışır. Bu günlerde yoksullar gözetilir ve ihtiyaçları giderilmeye çalışılır. Bayram gününde aileler, akrabalar, dostlar, gençler ve çocuklar bir araya gelerek meşru ölçülerde eğlenirler. Bayram demek sevinç, coşku, kutlama ve insani ilişkilerin gelişmesi demektir.
İnsanların eğlenmesi fıtri bir ihtiyaçtır. Müslümanların da meşru ölçülerde eğlenmesi için Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem iki bayramı müjdelemiştir.
Enes bin Malik radıyallahu anh’dan şöyle rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Medine’ye hicret ettiğinde Medinelilerin iki bayram günleri vardı. O günlerde oynayıp eğlenirlerdi.” Bu iki gün(ün mana ve mahiyetini) nedir diye sordu. “ Biz cahiliye devrinde bu günlerde eğlenirdik” dediler.
Aleyhissalatu vesselam: “Allah, bu iki bayramınızı onlardan daha hayırlı diğer iki günle değiştirdi: Kurban bayramı ve Fıtır bayramı,” buyurdu. (Ebu Davud, Salât 246, Nesai, İydeyn 1)
Ramazan Bayramı Allah-u Teâlâ tarafından Müslümanlara verilmiş bir ödüldür. Kul içinse bir zaferdir. Çünkü bir ay boyunca tutulan oruca sabredilmiş nefsin istekleri geri çevrilmiş ibadetler biraz daha arttırılmış disiplinli bir şekilde kul bütün bunlara sabrederek bir ay boyunca Allah’a ibadet etmiştir. Bu nefis ve şeytan karşısında kazanılmış büyük bir zaferdir.
Özellikle Ramazan ayının yaza denk geldiği şu zamanlarda oruç tutan müminler nefislerini dizginleyerek sabır ile imtihan olmuşlardır. Bu büyük imtihanı başarı ile atlatmanın ve bu sorumluluğu yerine getirmenin sevincini Ramazan Bayramında bütün müminler ile bir arada yaşama imkânı bulmuşlardır.
Müslümanlar bu mübarek günlerde helal daire içerisinde yer, içer ve eğlenir. Bu konuda Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Arife günü, kurban günü ve teşrik günleri, biz Müslümanların bayramıdır. Bu günler yeme-içme günleridir." (Ebu Davud, Savm 49, Tirmizi, Savm 59, Nesai, Menasik 195)
Peygamberimiz aleyhissalatu vesselam bayramları Müslümanlar için sadece bir eğlence olarak müjdelememiştir. Bu mübarek günlerin zikir günleri olduğunu da şu hadisi şerifte belirtmiştir: "Teşrik günleri yeme-içme ve Allah'a zikretme günleridir." (Müslim, Sıyam 144)
Başka bir hadisi şerifte şöyle buyuruyor: “Bayramınızı tekbir getirmek suretiyle süsleyiniz.” (Heysemî, Mecmeu'z-zevâid, II, 197)
Bayramlar hem dini hem de sosyal yönü olan önemli günlerdir. Müslümanlar için yardımlaşma, dayanışma, beraberlik ve sevinç günü olan bu mübarek günler, yoksul ihtiyaç sahiplerinin sıkıntılarının giderilmesine vesile oluyor.
Toplumda birlik ve beraberliğin sağlanması zengin ve fakirin bütünleşmesi için Allah-u Teâlâ fıtır sadakasının verilmesini maddi durumu müsait olan herkese farz kılmıştır. Böylece zengin ve fakir Müslüman hem sevinci hem de sıkıntıyı paylaşarak gerçek manada kardeş oluyor.
Rasulullah’ın Bayramlaşma Sünnetleri
Müminlerin bayram kutlaması da, bizim için en güzel örnek olan Allah Resulünün sünnetine uygun bir şekilde olması gerekiyor. Peki, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bayrama nasıl hazırlanır ve bayramda neler yapardı?
Peygamberimiz aleyhissalatu vesselamın bayram sabahı gusül abdesti alıp, dişlerini misvaklardı. En güzel kıyafetleri giyerek güzel kokular sürüp bayram namazı için hazırlandığı rivayet edilmiştir.
Enes bin Malik radıyallahu anh’dan şöyle rivayet edilmiştir:
“Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Ramazan Bayramı günü birkaç tane hurma yemeden bayram namazına çıkmazdı. Bunları da tekli adet olarak yerdi.” (Buhârî, İydeyn, 514)
Allah Resulü bayram namazını kıldırır, ayağa kalkarak cemaate dönerek hutbe okurdu. Cemaate vaaz ve nasihatte bulunduktan sonra arka taraflarda bulunan kadınların tarafına giderek onlara öğüt verdiği rivayet edilmiştir.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem Bayram namazı için mescide gidiş ve dönüşlerinde farklı yollardan gidermiş. Cabir bin Abdullah şöyle anlatmıştır:
“Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyh ve sellem bayram günü musallaya(namaz kılınan açık meydan) gitmek için farklı yollardan geçerdi. Dönüşünde de geçtiği yollardan geçmeyip, başka bir yoldan dönerdi.” (Buhârî, İydeyn,523)
Efendimizin farklı yollardan giderek daha çok insanla karşılaşıp bayramlaşmak için bunu tercih etmiştir.
Hz. Ali radıyallahu anhu demiştir ki: “Bayram namazına yaya gitmen, çıkmazdan önce bir şeyler yemen sünnettir.” (Tirmizi)
Allah Resulü bayramda zikir yapmayı ve dua etmeyi tavsiye etmiştir. Allah Resulü bir hadisi şerifte şöyle buyurmuştur:
“Ramazan ve Kurban bayramının gecelerini ihya eden kimsenin kalbi, kalplerin öldüğü gün ölmez.” (İbni Mace, Taberani)
Ebu Ümame radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurdu:
“Beş gece vardır ki onlarda yapılan dualar geri çevrilmez, muhakkak kabul olunur. Bunlar: Recep ayının ilk gecesi, Şaban ayının on beşinci gecesi, Cuma gecesi, Ramazan bayramı gecesi, Kurban bayramı geceleridir.” (Deylemi, Firdevs, 2/196, No: 2975)
İslami Hayat Dergisi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum Yazma Kuralları !
1- Küfürlü, Sataşmacı, Spam veya Reklam İçeren Yorumlar Yapmamaya
2-Yaptığınız yorumun, yazıyla alakalı olmasına Spam veya Reklam İçeren Yorumlar olmamasına özen gösteriniz.
3- Her zaman nazik bir üslup kullanmaya dikkat ediniz.
4- Cevap yazma süresi değişiklik gösterebilir.
5- Yorumlarınız Yönetici Onayından Geçtikten Sonra Yayınlanacaktır.
6- Anlayışınız için TEŞEKKÜRLER..
Dost Yurdu Radyo