.: Günün Ayeti :. .: Günün Hadis-i Şerf-i :. .: Günün Sözü :.
     
Şu An Yayında: Yükleniyor...
Winamp, iTunes Windows Media Player Real Player QuickTime Stream Proxy
Dost Yurdu Radyo,İslami Radyo,dini radyo,ilahiler,ezgiler,sohbetler,canlı radyo, dini radyo, dursun ali erzincanlı, abdurrahman önül,eşref ziya,en güzel ilahiler, ezgiler, ilahi dinle, islam, islam radyoları, islami radyo, marşlar, online ilahi dinle, radyo, radyo islam, şiirler, ,canlı radyo, dini radyo, dursun ali erzincanlı, en güzel ilahiler, ezgiler, ilahi dinle, islam, islam radyoları, islami radyo, marşlar, online ilahi dinle, radyo, radyo islam, şiirler, ümmetin sesi,,Dini Radyolar,Radyo Dinle, Canlı Radyo, İlahi Nefesler, İlahiler, İlahi,En güzel ilahilerin yer aldığı çalma listemizden müzikli ve müziksiz ilahi dinleyebilirsiniz,ilahi Radyo Canlı Dinle, güncel yayını ,bedava mobil ilahi Radyo, Kesintisiz Dinle ,online ilahiRadyo internetten dinleme ,müzik , sitene ekle, Türk radyolarının en çok dinlenen ilahileri bu listelerde,Farklı isimlerden ilahiler,Meydân-ı Aşk,Ateş-i Aşk,Aldanma Dünya Varına,Taştı Rahmet Deryası,Tasavvuf Müziği,Allah Diyelim Daim,İlahilerden Seçmeler,7/24 Dinle .

.: DUYURULAR :.


.: Flatcast Radyoları Kapatılmıştır Yeni Sistem Chat Sayfamıza Canlı Yayına Tıklayıp Girebilirsiniz:. Lütfen Canlı Yayın Resmine Tıklayınız

.: KURALLAR :.


.: Lütfen Okuduğumuz Yazılara
Yorum Yapalım Tavsiye Edelim
Dostlarımızın Arkadaşlarımızın
Okumalarını Sağlayalım:.


DOST YURDU RADYO      BURAYA TIKLAYIP YENİ BİR SAYFA AÇABİLİRSİNİZ
Sitemiz En Güzel Crome Tarayıcıda Görünmektedir
             
İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)
2013 yılında yayın hayatına giren sitemizde şu ilkeleri benimsedik:

1. Gâyemiz Allah rızası ve Yüce İslam dinine elimizden geldiğince hizmettir.
2. Hedef kitlemiz öncelikle çocuklar, tüm Müslüman kardeşlerimiz ve diğer insanlardır.
3. Dini oyunlar, ilahiler ve çeşitli etkinliklerle din derslerinin daha eğlenceli ve verimli geçmesi bir diğer hedefimizdir.
4. Sitemizdeki tüm içeriklere herkesin ücretsiz ve üyeliksiz ulaşması amaçlanmıştır.
5. Blogger üzerinden yayın yapan sitemiz asla reklama yer vermemeyi birinci yöntem olarak seçmiştir.
6. Kullandığımız tüm İslami bilgilerin sahih İslam kaynaklarına dayanmasına azami özen gösterilmektedir.
7. Sitede bulunan içeriklerde kullanıcılar tarafından sahih dini bilgilere ve insan haklarına aykırı görülen içerikler hemen silinecektir.
8. En büyük sermayemiz ve tek gelirimiz siz değerli dostların bir hayır duasıdır.
Hadis-i şerifte: "Kim ümmetime dini işlerine dair kırk hadis hıfzediverirse, Allah Teâlâ onu alimler zümresinde haşreder.... Ben de kıyamet gününde ona şahid ve şefaatçi olurum" buyurulmuştur. 1- Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz. (Buhârî, İ lm, 12; Müslim, Cihâd, 6.) 2- İslâm, güzel ahlâktır. (Kenzü'l-Ummâl, 3/17, HadisNo: 5225) 3- İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez. (Müslim, Fedâil, 66; Tirmizî, Birr, 16) 4- Nerede olursan ol Allah'a karşı gelmekten sakın; yaptığın kötülüğün arkasından bir iyilik yap ki bu onu yok etsin. İnsanlara karşı güzel ahlakın gereğine göre davran. (Tirmizî, Birr, 55) 5- Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir. (Tirmizî, İlm, 14.) 6- Mümin, bir delikten iki defa sokulmaz. (Mümin, iki defa aynı yanılgıya düşmez) (Buhârî, Edeb, 83; Müslim, Zühd, 63.) 7- Allah, sizden birinizin yaptığı işi, ameli ve görevi sağlam ve iyi yapmasından hoşnut olur. (Taberânî, el-Mu'cemü'l-Evsat, 1/275; Beyhakî,.) 8- İman, yetmiş küsur derecedir. En üstünü “Lâ ilâhe illallah (Allah'tan başka ilah yoktur)” sözüdür, en düşük derecesi de rahatsız edici bir şeyi yoldan kaldırmaktır. Haya da imandandır. (Buhârî, Îmân, 3; Müslim, Îmân, 57, 58). 9- Müslüman, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir. (Tirmizî, Îmân, 12; Nesâî, Îmân, 8.) 10- (Mümin) kardeşinle münakaşa etme, onun hoşuna gitmeyecek şakalar yapma ve ona yerine getirmeyeceğin bir söz verme. (Tirmizî, Birr, 58.) 11- İnsanların Peygamberlerden öğrenegeldikleri sözlerden biri de: “Utanmadıktan sonra dilediğini yap!” sözüdür. (Buhârî, Enbiyâ, 54; EbuDâvûd, Edeb, 6. ) 12- (Allah Rasûlü) “Din nasihattır/samimiyettir” buyurdu. “Kime Yâ Rasûlallah?” diye sorduk. O da; “Allah'a, Kitabına, Peygamberine, Müslümanların yöneticilerine ve bütün müslümanlara” diye cevap verdi. (Müslim, İ mân, 95 ) 13- Kim kötü ve çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse, kalben karşı koysun. Bu da imanın en zayıf derecesidir. (Müslim, Îmân, 78; Ebû Dâvûd, Salât, 248.) 14- İki göz vardır ki, cehennem ateşi onlara dokunmaz: Allah korkusundan ağlayan göz, bir de gecesini Allah yolunda, nöbet tutarak geçiren göz. (Tirmizî , Fedâilü'l-Cihâd, 12.) 15- Zarar vermek ve zarara zararla karşılık vermek yoktur. (İbn Mâce, Ahkâm, 17; Muvatta', Akdıye, 31.) 16- Hiçbiriniz kendisi için istediğini (mü'min) kardeşi için istemedikçe (gerçek) iman etmiş olamaz. (Buhârî, Îmân, 7; Müslim, Îmân, 71.) 17- Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez. Kim, (mümin) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir müslümanı(n kusurunu) örterse, Allah da Kıyamet günü onu(n kusurunu) örter. (Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58.) 18- İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de (gerçek anlamda) iman etmiş olamazsınız. (Müslim, Îmân, 93; Tirmizî, Sıfâtu'l-Kıyâme, 56.) 19- İşçiye ücretini, (alnının) teri kurumadan veriniz. (İbn Mâce, Ruhûn, 4 .) 20- Rabbinize karşı gelmekten sakının, beş vakit namazınızı kılın, Ramazan orucunuzu tutun, mallarınızın zekatını verin, yöneticilerinize itaat edin. (Böylelikle) Rabbinizin cennetine girersiniz. (Tirmizî, Cum'a, 80.) 21- Hiç şüphe yok ki doğruluk iyiliğe götürür. İyilik de cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğru sözlü) diye yazılır. Yalancılık kötüye götürür. Kötülük de cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye söyleye Allah katında kezzâb (çok yalancı) diye yazılır. (Buhârî, Edeb, 69; Müslim, Birr, 103, 104.) 22- ( Mümin) kardeşine tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır. (Tirmizî, Birr, 36.) 23- Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar. (Müslim, Birr, 33; ‹bn Mâce, Zühd, 9; Ahmed b. Hanbel, 2/285, 539.) 24- Allah'ın rızası, anne ve babanın rızasındadır. Allah'ın öfkesi de anne babanın öfkesindedir. (Tirmizî, Birr, 3.) 25- Üç dua vardır ki, bunlar şüphesiz kabul edilir: Mazlumun duası, misafirin duası ve babanın evladına duası. (İbn Mâce, Dua, 11.) 26- Hiçbir baba, çocuğuna, güzel terbiyeden daha üstün bir hediye veremez. (Tirmizî, Birr, 33.) 27- Peygamberimiz işaret parmağı ve orta parmağıyla işaret ederek: “ Gerek kendisine ve gerekse başkasına ait herhangi bir yetimi görüp gözetmeyi üzerine alan kimse ile ben, cennette işte böyle yanyanayız” buyurmuştur. (Buhârî, Talâk, 25, Edeb, 24; Müslim, Zühd, 42.) 28- Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir. (Tirmizî, Birr, 15; Ebû Dâvûd, Edeb, 66) 29- Sizin en hayırlılarınız, hanımlarına karşı en iyi davrananlarınızdır. (Tirmizî, Radâ', 11; ‹bn Mâce, Nikâh, 50. Tirmizî, Birr, 15; Ebû Dâvûd, Edeb, 66.) 30- Cebrâil bana komşu hakkında o kadar çok tavsiyede bulundu ki; ben ( Allah Teâlâ) komşuyu komşuya mirasçı kılacak zannettim. (Buhârî, Edeb, 28; Müslim, Birr, 140, 141) 31- Birbirinize buğuz etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin; ey Allah'ın kulları, kardeş olun. Bir müslümana, üç günden fazla (din) kardeşi ile dargın durması helal olmaz. (Buhârî, Edeb, 57, 58.) 32- (İnsanı) helâk eden şu yedi şeyden kaçının. Onlar nelerdir ya Resulullah dediler. Bunun üzerine: Allah'a şirk koşmak, sihir, Allah'ın haram kıldığı cana kıymak, faiz yemek, yetim malı yemek, savaştan kaçmak, suçsuz ve namuslu mümin kadınlara iftirada bulunmak buyurdu. (Buhârî, Vasâyâ, 23, Tıbb, 48; Müslim, Îmân, 144) 33- Allah'a ve ahiret gününe imân eden kimse, komşusuna eziyet etmesin. Allah'a ve ahiret gününe imân eden misafirine ikramda bulunsun. Allah'a ve ahiret gününe imân eden kimse, ya hayır söylesin veya sussun. (Buhârî, Edeb, 31, 85; Müslim, Îmân, 74, 75) 34- Söz taşıyanlar (cezalarını çekmeden yada affedilmedikçe) cennete giremezler. (Müslim, Îmân, 168; Tirmizî, Birr, 79.) 35- Dul ve fakirlere yardım eden kimse, Allah yolunda cihad eden veya gündüzleri (nafile) oruç tutup, gecelerini (nafile) ibadetle geçiren kimse gibidir. (Buhârî, Nafakât, 1; Müslim, Zühd, 41; Tirmizî, Birr, 44; Nesâî, Zekât, 78) 36- Her insan hata eder. Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir. (Tirmizî, Kıyâme, 49; İbn Mâce, Zühd, 30.) 37- İnsanda bir organ vardır. Eğer o sağlıklı ise bütün vücut sağlıklı olur; eğer o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir. (Buhârî, Îmân, 39; Müslim, Müsâkât, 107.) 38- Mü'minin başka hiç kimsede bulunmayan ilginç bir hali vardır; O'nun her işi hayırdır. Eğer bir genişliğe (nimete) kavuşursa şükreder ve bu onun için bir hayır olur. Eğer bir darlığa (musibete) uğrarsa sabreder ve bu da onun için bir hayır olur. (Müslim, Zühd, 64; Dârim”, Rikâk, 61.) 39- Bir müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o müslüman için birer sadakadır. (Buhârî, Edeb, 27; Müslim, Müsâkât, 7, 10.) 40- Bizi aldatan bizden değildir. (Müslim, Îmân, 164.)

18 Temmuz 2015 Cumartesi

Saliha Bir Kadının Hayratı

Miranete Hanım (Allah’ın rahmet ve bereketi üzerine olsun), bugün Van’ın Bahçesaray diye bilinen Müks’ün büyük beylerinden Eyyüp Han Bey’in kızıydı. Bitlis’in Norşin (Güroymak) kazası beylerinden Abdi Bey ile evlenmişti. Eski beylerden salih olanlar da vardı günâhkârlar da.

Miranete Hanım, gelin geldiği Norşin’de bir eksiklik fark etmişti. Bu eksiklik, gezip dolaşacağı bahçeler değildi. Norşin’in sularının Müks suları kadar coşkulu olmaması da o saliha hanımın bulduğu eksik değildi.

Miranete Hanım, gelin geldiği beylere, onların büyüğü kocası Abdi Bey’e sordu: “Babamın yurdunda büyük bir medrese vardı. Burada neden yok?”

Onun aradığı Müks’te nice âlim yetiştirmiş, ilahîleri Yunus misalî oralarda dilden dile dolaşmış nice Allah dostuna beşik olmuş Mir Hasan Medresesi gibi bir medreseydi.

Müks’teki Mir Hasan Medresesi gibi bir medrese neden Norşin’de yoktu?

Norşin beylerinin düşünmediğini o saliha hanım düşündü, onların yapmadığını o yaptı. Hayra niyetlendi, Allah-u Zülcelâl de onun yolunu açtı. Norşin’in en güzel yerinde, sırtını dağa dayamış, yüzünü ovaya çevirmiş Tağ’da bir medrese yaptırdı. Taştan yapma sağlam, ihlas eseri ve sade bir binacık inşa etti.

Mekânlar, genişlik ve yükseklikleri ile değil, içindekilerle büyük olur. Nice yüksek bina vardır, çürür gider, nice mağara misali yer vardır, sahipleri ile mukaddesleşmiştir.

Norşin beyleri öyle çok bilinen beyler değildi, güçleri sınırlıydı, maddi imkânları belliydi. Miranete Hanım, gücünün yettiği bir yer inşa etmişti. Tağ Medresesi, ne görkemli ne de sönüktü. Norşin beylerinin sade evlerinden bir evi andırıyordu.

Miranete Hanım gelin geldiği Norşin’de va’z ü nasihatta bulunmuş, kocasını bulaştığı haramlardan alıkoymuştu. Ama şimdi bunu kendisinden daha iyi yapacak birini keşfetmişti. O keşfettiği şahsiyet Mele Mahmud rahmetullahi aleyh idi.

Mele Mahmud, Norşin’e ilim talebiyle gelmişti. Abdi Bey ve Miranete Hanım, onu gördükleri zaman, onda bulunan salihliği ve olgunluğu fark etmişler ve onu çocuklarını sevdikleri gibi sevmişlerdi. Hem âlim hem sofiydi. İlim ve tasavvuf bir araya gelince bereket saçar. Mele Mahmud’da bereket izleri vardı.

Yeniden Yeşeren İrfan Ağacı

Miranete Hanım, sadece kendi zamanını değil, kendisinden sonraki günleri de düşünüyordu; kendisinden sonra medreseyi ayakta tutacak birini arıyordu. İlim ve zühd bir araya gelince meyve verir. Onun bulacağı, âlim ve zahid bir zat olmalıydı. Bu vasıfları en iyi üzerinde bulunduran kişi, Mele Mahmud’du.

Miranete Hanım, medresesini Mele Mahmud’a ve onun nesline bıraktı. “Bu Medrese Mele Mahmud’un evlatlarının elinden çıkmasın. Mele Mahmud’un evlatlarındanYasin Suresi´ni bilen, bir kız dahi olsa yine bu medrese onların elinde kalsın.” diye vasiyet etti.

İlim ve irfan için çok şey, kendisi için yalnız bir şey istiyordu: Vefatından sonra her sene Ramazan’ın 27’sinde, mübarek Kadir Gecesi’nde onun için bir Hatim okunacak, onun mezarı başında Kur’an okuyanların sesi yükselecekti.

Mele Mahmud rahmetullahi aleyh, o saliha hanımın vasiyetine uydu, emanete sahip çıktı, açlık savaş demeden medresesini ayakta tuttu. Gün gelip ruhunu teslim edince emanetini oğlu Seyda Şeyh Abdurrahman-ı Tağî Hazretleri’ne bıraktı.

O sıralarda Müks musibetlere uğramış, oradaki ilim irfan ağaçları kurumuş, ama onların tohumları zühd ehli bir hanımefendi sayesinde Norşin’de yeşermiş, Mele Mahmud’la büyümüş, Abdurrahman-ı Tağî Hazretleri’yle meyve bahçesine dönmüştü.

Halis niyettir bu. Toprağı görünce bir kez mutlak yeşerir. Şeyh Abdurrahman-ı Tağî Hazretleri, ömrü boyunca Said-i Nursi Hazretleri başta olmak üzere nice ilim muştakına ilim ve irfan şerbeti sundu. Ruhunu teslim ettiğinde emaneti Şeyh Fethullah Verkanisî rahmetullahi aleyhiye bıraktı. Şeyh Fethullah da emaneti mürşidi Şeyh Abdurrahman’ın oğlu Muhammed Diyaüddin Hazretlerine teslim etti.

Şeyh Fethullah, ona “Hazret” diye hitap ediyordu. Nakşibendî büyükleri, “Hazret” derken daha ziyade Mevlâna Halid-i Bağdadî’yi kast ederlerdi. Mevlâna Halid-i Bağdadî rahmetullahi aleyh, Nakşibendî tarikatını ihya etmişti. Şeyh Fethullah rahmetullahi aleyh, Muhammed Diyaüddin Hazretlerinde böyle bir cevher görüyordu.

I. Dünya Savaşı başlamış, dünya helak olmuş; önce Ermeniler Bitlis yöresini karıştırmış, sonra Ruslar bütün orduları ile Bitlis yöresine kadar gelmişler, o yöreyi de alırlarsa düzlüğe çıkacak, önlerinde bir engel kalmayacak, kim bilir nereye varacaklardı.

Müslümanların hâli zorlaşmış, nice insanın kanı akmış, nice hane harap olmuş, nice ilim irfan dergâhı kapanmış, diğerleri de kapanmak üzereydi.

Muhammed Diyaüddin Hazretleri, buna razı olmadı, önce Ermenilerle mücadele etti ve sonra bizzat cepheye gidip Ruslarla savaştı. Kardeşi Muhammed Said, o cephede şehid düştü. Kendisinin de mübarek kolu koptu, gazi oldu.

Muhammed Diyaüddin Hazretleri, Ruslarla savaşırken yanında bir zat vardı: Şah-ı Hazne Şeyh Ahmet El Haznevî rahmetullahi aleyhim ecmeiyn.

Şeyh Ahmet rahmetullahi aleyh, her yıl düzenli olarak Suriye’nin kuzeyindeki Hazne köyünden Norşin’e şeyhi Hazret’in yanına gelir. Orada mürşidlik sülûkunu bazen yedi ayı bulan sürelerle yapar. Şeyhinden tasavvuf ilim ve tatbikatını öğrenir. Bazen şeyhi için odun taşır, bazen şeyhin aile bireylerinin atının yularını tutarak onlarla birlikte çevre köylere irşad yolculuklarına çıkar ve aynı zamanda şeyhi ile birlikte I. Dünya Savaşı’na gönüllü olarak katılır.

Savaş bitmiş ama ilim irfan dergâhları içerde Garbî bir musibete uğramış, haklarında kapanma kararı çıkmış, çoğu da kapanmıştı. Tağ Medresesi ise o gözden ırak yerinde bin zorluk içinde varlığını sürdürmenin yolunu bulmuş fakat emanetin bir kısmını Şeyh Ahmet El Haznevî rahmetullahi aleyh almış, burada kapanan kapı Suriye’de açılmıştı.

Şah-ı Hazne Hazretleri orada büyük bir medrese ve okul açmış; alim ve mürşidler yetiştirmiştir. Ona kast eden zatlardan biri de Gavs-ı Bilvanisi rahmetullahi aleyh Hazretleridir.

İhlâsla Ekilen Tohum

Dünya yeniden değişmiş, bu sefer Suriye’de ilim irfan dergâhları kapanmış, orada kapanan kapı Türkiye’de açılmış. Gavs-ı Bilvanisi Hazretlerinin köyü; Mele Mahmud Hazretlerinin Miranete Hanım’ın vakfında başlattığı derslerin dergâhlarından bir dergâh olmuştu.

O ihlâsla ekilen tohum hiç kurumamış, bir yerde musibete uğrayınca bir başka yerde boy vermişti.

Gavs-ı Bilvanisi Hazretleri vefat edince oğlu Seyyid Muhammed Raşid rahmetullahi aleyh irşada başladı. Ona çok kişi kast etti, kast edenlerden biri de Allah’ın izniyle Seyda Muhammed Konyevî kaddesallahu sırrahu idi.

Seyda Muhammed Konyevî Hazretleri, Seyyid Muhammed Raşid Hazretlerinin daveti üzerine, kayınpederi Abdussamed-i Ferhendi rahmetullahi aleyhim ecmaiyn ile birlikte Menzil köyüne gitti. Yirmi üç yıl Seyyid Muhammed Raşid’in yanında kaldı ve hizmetinde bulundu.

Seyda Muhammed Konyevi, Seyyid Muhammed Raşid rahmetullahi aleyhin vefatından sonra da bir yıla yakın Menzil’de kaldı. Daha sonra Seyyid Muhammed Raşid’in işareti üzerine Konya’ ya hicret etti.

Seyda, Konya’da Reyhanî köyünde bir ilim ve irfan dergâhı açtı. O dergah, Konya’da kendisine kast edenlere ilim ve irfan şerbeti sunmaya devam ediyor.

Resulullah (s.a.v) buyurmuşlardır:

“Ademoğlu öldüğü zaman, amel defteri kapanır. Üç kimse bundan müstesnadır. Kesintisiz sadaka (sadaka-i câriye) meydana getirenler, topluma yararlı bir ilim (insan/eser) bırakanlar ve kendisine hayır dua eden hayırlı çocuk yetiştirenler.” (Müslim)

Miranete Hanım, öyle bir hayrat bıraktı ki, muhtemelen bu hayratın böyle büyüyeceğini, böyle süreklileşeceğini hiç tahmin etmemiş, salih bir niyetle kendisine düşeni yapmış, kendisi yaşarken yaptığı va’z ü nasihatların yetmediğini bilmiş, onu daha iyi yapacak bir mekân aramış ve böyle bir hayra vesile olmuştu.

Seyda-ı Konyevi dile getiriyorlar:

“Dünya bir emanettir. Emanetin kişiye faydası yoktur. Kişinin gerçek malı yapmış olduğu salih amelleridir.”

Miranete Hanım’ın ardından ne Müks Han Beylerinin beyliği kaldı ne Spayert Beyleri Abdi Bey’in beyliği...

Onun ardından kalan Mele Mahmud Hazretlerine bıraktığı emanetti. O salih amel her gün onun hanesine sevap yazdırıyor.

O salih amelle her yıl Ramazan ayının 27’sinde Kadir Gecesi’nde Tağ Medresesi’nin hoca ve talebeleri onun kabri başında Kur’an okuyorlar, ona dua ediyorlar.

Sümeyya Turan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum Yazma Kuralları !

1- Küfürlü, Sataşmacı, Spam veya Reklam İçeren Yorumlar Yapmamaya

2-Yaptığınız yorumun, yazıyla alakalı olmasına Spam veya Reklam İçeren Yorumlar olmamasına özen gösteriniz.

3- Her zaman nazik bir üslup kullanmaya dikkat ediniz.

4- Cevap yazma süresi değişiklik gösterebilir.

5- Yorumlarınız Yönetici Onayından Geçtikten Sonra Yayınlanacaktır.

6- Anlayışınız için TEŞEKKÜRLER..

Dost Yurdu Radyo