.: Günün Ayeti :. .: Günün Hadis-i Şerf-i :. .: Günün Sözü :.
     
Şu An Yayında: Yükleniyor...
Winamp, iTunes Windows Media Player Real Player QuickTime Stream Proxy
Dost Yurdu Radyo,İslami Radyo,dini radyo,ilahiler,ezgiler,sohbetler,canlı radyo, dini radyo, dursun ali erzincanlı, abdurrahman önül,eşref ziya,en güzel ilahiler, ezgiler, ilahi dinle, islam, islam radyoları, islami radyo, marşlar, online ilahi dinle, radyo, radyo islam, şiirler, ,canlı radyo, dini radyo, dursun ali erzincanlı, en güzel ilahiler, ezgiler, ilahi dinle, islam, islam radyoları, islami radyo, marşlar, online ilahi dinle, radyo, radyo islam, şiirler, ümmetin sesi,,Dini Radyolar,Radyo Dinle, Canlı Radyo, İlahi Nefesler, İlahiler, İlahi,En güzel ilahilerin yer aldığı çalma listemizden müzikli ve müziksiz ilahi dinleyebilirsiniz,ilahi Radyo Canlı Dinle, güncel yayını ,bedava mobil ilahi Radyo, Kesintisiz Dinle ,online ilahiRadyo internetten dinleme ,müzik , sitene ekle, Türk radyolarının en çok dinlenen ilahileri bu listelerde,Farklı isimlerden ilahiler,Meydân-ı Aşk,Ateş-i Aşk,Aldanma Dünya Varına,Taştı Rahmet Deryası,Tasavvuf Müziği,Allah Diyelim Daim,İlahilerden Seçmeler,7/24 Dinle .

.: DUYURULAR :.


.: Flatcast Radyoları Kapatılmıştır Yeni Sistem Chat Sayfamıza Canlı Yayına Tıklayıp Girebilirsiniz:. Lütfen Canlı Yayın Resmine Tıklayınız

.: KURALLAR :.


.: Lütfen Okuduğumuz Yazılara
Yorum Yapalım Tavsiye Edelim
Dostlarımızın Arkadaşlarımızın
Okumalarını Sağlayalım:.


DOST YURDU RADYO      BURAYA TIKLAYIP YENİ BİR SAYFA AÇABİLİRSİNİZ
Sitemiz En Güzel Crome Tarayıcıda Görünmektedir
             
İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)
2013 yılında yayın hayatına giren sitemizde şu ilkeleri benimsedik:

1. Gâyemiz Allah rızası ve Yüce İslam dinine elimizden geldiğince hizmettir.
2. Hedef kitlemiz öncelikle çocuklar, tüm Müslüman kardeşlerimiz ve diğer insanlardır.
3. Dini oyunlar, ilahiler ve çeşitli etkinliklerle din derslerinin daha eğlenceli ve verimli geçmesi bir diğer hedefimizdir.
4. Sitemizdeki tüm içeriklere herkesin ücretsiz ve üyeliksiz ulaşması amaçlanmıştır.
5. Blogger üzerinden yayın yapan sitemiz asla reklama yer vermemeyi birinci yöntem olarak seçmiştir.
6. Kullandığımız tüm İslami bilgilerin sahih İslam kaynaklarına dayanmasına azami özen gösterilmektedir.
7. Sitede bulunan içeriklerde kullanıcılar tarafından sahih dini bilgilere ve insan haklarına aykırı görülen içerikler hemen silinecektir.
8. En büyük sermayemiz ve tek gelirimiz siz değerli dostların bir hayır duasıdır.
Hadis-i şerifte: "Kim ümmetime dini işlerine dair kırk hadis hıfzediverirse, Allah Teâlâ onu alimler zümresinde haşreder.... Ben de kıyamet gününde ona şahid ve şefaatçi olurum" buyurulmuştur. 1- Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz. (Buhârî, İ lm, 12; Müslim, Cihâd, 6.) 2- İslâm, güzel ahlâktır. (Kenzü'l-Ummâl, 3/17, HadisNo: 5225) 3- İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez. (Müslim, Fedâil, 66; Tirmizî, Birr, 16) 4- Nerede olursan ol Allah'a karşı gelmekten sakın; yaptığın kötülüğün arkasından bir iyilik yap ki bu onu yok etsin. İnsanlara karşı güzel ahlakın gereğine göre davran. (Tirmizî, Birr, 55) 5- Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir. (Tirmizî, İlm, 14.) 6- Mümin, bir delikten iki defa sokulmaz. (Mümin, iki defa aynı yanılgıya düşmez) (Buhârî, Edeb, 83; Müslim, Zühd, 63.) 7- Allah, sizden birinizin yaptığı işi, ameli ve görevi sağlam ve iyi yapmasından hoşnut olur. (Taberânî, el-Mu'cemü'l-Evsat, 1/275; Beyhakî,.) 8- İman, yetmiş küsur derecedir. En üstünü “Lâ ilâhe illallah (Allah'tan başka ilah yoktur)” sözüdür, en düşük derecesi de rahatsız edici bir şeyi yoldan kaldırmaktır. Haya da imandandır. (Buhârî, Îmân, 3; Müslim, Îmân, 57, 58). 9- Müslüman, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir. (Tirmizî, Îmân, 12; Nesâî, Îmân, 8.) 10- (Mümin) kardeşinle münakaşa etme, onun hoşuna gitmeyecek şakalar yapma ve ona yerine getirmeyeceğin bir söz verme. (Tirmizî, Birr, 58.) 11- İnsanların Peygamberlerden öğrenegeldikleri sözlerden biri de: “Utanmadıktan sonra dilediğini yap!” sözüdür. (Buhârî, Enbiyâ, 54; EbuDâvûd, Edeb, 6. ) 12- (Allah Rasûlü) “Din nasihattır/samimiyettir” buyurdu. “Kime Yâ Rasûlallah?” diye sorduk. O da; “Allah'a, Kitabına, Peygamberine, Müslümanların yöneticilerine ve bütün müslümanlara” diye cevap verdi. (Müslim, İ mân, 95 ) 13- Kim kötü ve çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse, kalben karşı koysun. Bu da imanın en zayıf derecesidir. (Müslim, Îmân, 78; Ebû Dâvûd, Salât, 248.) 14- İki göz vardır ki, cehennem ateşi onlara dokunmaz: Allah korkusundan ağlayan göz, bir de gecesini Allah yolunda, nöbet tutarak geçiren göz. (Tirmizî , Fedâilü'l-Cihâd, 12.) 15- Zarar vermek ve zarara zararla karşılık vermek yoktur. (İbn Mâce, Ahkâm, 17; Muvatta', Akdıye, 31.) 16- Hiçbiriniz kendisi için istediğini (mü'min) kardeşi için istemedikçe (gerçek) iman etmiş olamaz. (Buhârî, Îmân, 7; Müslim, Îmân, 71.) 17- Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez. Kim, (mümin) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir müslümanı(n kusurunu) örterse, Allah da Kıyamet günü onu(n kusurunu) örter. (Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58.) 18- İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de (gerçek anlamda) iman etmiş olamazsınız. (Müslim, Îmân, 93; Tirmizî, Sıfâtu'l-Kıyâme, 56.) 19- İşçiye ücretini, (alnının) teri kurumadan veriniz. (İbn Mâce, Ruhûn, 4 .) 20- Rabbinize karşı gelmekten sakının, beş vakit namazınızı kılın, Ramazan orucunuzu tutun, mallarınızın zekatını verin, yöneticilerinize itaat edin. (Böylelikle) Rabbinizin cennetine girersiniz. (Tirmizî, Cum'a, 80.) 21- Hiç şüphe yok ki doğruluk iyiliğe götürür. İyilik de cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğru sözlü) diye yazılır. Yalancılık kötüye götürür. Kötülük de cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye söyleye Allah katında kezzâb (çok yalancı) diye yazılır. (Buhârî, Edeb, 69; Müslim, Birr, 103, 104.) 22- ( Mümin) kardeşine tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır. (Tirmizî, Birr, 36.) 23- Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar. (Müslim, Birr, 33; ‹bn Mâce, Zühd, 9; Ahmed b. Hanbel, 2/285, 539.) 24- Allah'ın rızası, anne ve babanın rızasındadır. Allah'ın öfkesi de anne babanın öfkesindedir. (Tirmizî, Birr, 3.) 25- Üç dua vardır ki, bunlar şüphesiz kabul edilir: Mazlumun duası, misafirin duası ve babanın evladına duası. (İbn Mâce, Dua, 11.) 26- Hiçbir baba, çocuğuna, güzel terbiyeden daha üstün bir hediye veremez. (Tirmizî, Birr, 33.) 27- Peygamberimiz işaret parmağı ve orta parmağıyla işaret ederek: “ Gerek kendisine ve gerekse başkasına ait herhangi bir yetimi görüp gözetmeyi üzerine alan kimse ile ben, cennette işte böyle yanyanayız” buyurmuştur. (Buhârî, Talâk, 25, Edeb, 24; Müslim, Zühd, 42.) 28- Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir. (Tirmizî, Birr, 15; Ebû Dâvûd, Edeb, 66) 29- Sizin en hayırlılarınız, hanımlarına karşı en iyi davrananlarınızdır. (Tirmizî, Radâ', 11; ‹bn Mâce, Nikâh, 50. Tirmizî, Birr, 15; Ebû Dâvûd, Edeb, 66.) 30- Cebrâil bana komşu hakkında o kadar çok tavsiyede bulundu ki; ben ( Allah Teâlâ) komşuyu komşuya mirasçı kılacak zannettim. (Buhârî, Edeb, 28; Müslim, Birr, 140, 141) 31- Birbirinize buğuz etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin; ey Allah'ın kulları, kardeş olun. Bir müslümana, üç günden fazla (din) kardeşi ile dargın durması helal olmaz. (Buhârî, Edeb, 57, 58.) 32- (İnsanı) helâk eden şu yedi şeyden kaçının. Onlar nelerdir ya Resulullah dediler. Bunun üzerine: Allah'a şirk koşmak, sihir, Allah'ın haram kıldığı cana kıymak, faiz yemek, yetim malı yemek, savaştan kaçmak, suçsuz ve namuslu mümin kadınlara iftirada bulunmak buyurdu. (Buhârî, Vasâyâ, 23, Tıbb, 48; Müslim, Îmân, 144) 33- Allah'a ve ahiret gününe imân eden kimse, komşusuna eziyet etmesin. Allah'a ve ahiret gününe imân eden misafirine ikramda bulunsun. Allah'a ve ahiret gününe imân eden kimse, ya hayır söylesin veya sussun. (Buhârî, Edeb, 31, 85; Müslim, Îmân, 74, 75) 34- Söz taşıyanlar (cezalarını çekmeden yada affedilmedikçe) cennete giremezler. (Müslim, Îmân, 168; Tirmizî, Birr, 79.) 35- Dul ve fakirlere yardım eden kimse, Allah yolunda cihad eden veya gündüzleri (nafile) oruç tutup, gecelerini (nafile) ibadetle geçiren kimse gibidir. (Buhârî, Nafakât, 1; Müslim, Zühd, 41; Tirmizî, Birr, 44; Nesâî, Zekât, 78) 36- Her insan hata eder. Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir. (Tirmizî, Kıyâme, 49; İbn Mâce, Zühd, 30.) 37- İnsanda bir organ vardır. Eğer o sağlıklı ise bütün vücut sağlıklı olur; eğer o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir. (Buhârî, Îmân, 39; Müslim, Müsâkât, 107.) 38- Mü'minin başka hiç kimsede bulunmayan ilginç bir hali vardır; O'nun her işi hayırdır. Eğer bir genişliğe (nimete) kavuşursa şükreder ve bu onun için bir hayır olur. Eğer bir darlığa (musibete) uğrarsa sabreder ve bu da onun için bir hayır olur. (Müslim, Zühd, 64; Dârim”, Rikâk, 61.) 39- Bir müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o müslüman için birer sadakadır. (Buhârî, Edeb, 27; Müslim, Müsâkât, 7, 10.) 40- Bizi aldatan bizden değildir. (Müslim, Îmân, 164.)

26 Eylül 2023 Salı

Mevlid Kandilimiz Mübarek Olsun

 Mevlid Kandilimiz Mübarek Olsun

Miladi 571 yılı. Fil Vak’asından elli gece kadar sonraydı.

Arapları hıristiyanlaştırmak isteyen ve Kabe’nin yerini alacak ihtişamlı ve süslü bir kilise yaptıran Ebrehe umduğunu bulamamıştı. Araplar onun kilisesine hakaret etmiş ve Kabe’ye bağlılıklarını sürdürüyorlardı. Bunun üzerine Kabe’yi yıkmaya kalkışan Ebrehe, fillerle güçlendirilmiş devasa bir ordu ile Mekke’ye yürümüştü. Ancak Allah-u Zülcelâl onun ordusunu ebabil kuşlarının attığı küçük taşlarla yok etmişti.

Bu fevkalade hadise, Kabe’nin Allah-u Zülcelâl katındaki kıymetini ortaya koymuş, itibarını daha da artırmıştı. İşte bu hadisenin tesiri hala devam ederken bir yetim dünyaya gözlerini açtı.


Yer, Abdulmuttalib’in oğlu Abdullah’ın evi. Abdulmuttalib on oğlu olursa birini kurban etmeyi adamıştı. On oğlu olunca adağını yerine getirmek için kura çekti ve kura Abdullah’a çıktı.

Abdullah temiz ahlakıyla ve nurani simasıyla sevilen bir gençti. Üstelik çocukları kurban etme adetinin yaygınlaşması da herkesi korkutuyordu. Bu sebeple onun yerine deve kurban etmesi teklif edildi. Böylece Abdullah’ın yerine yüz deve kurban edildi.

İşte o Abdullah, Amine ile evlenmesinden bir müddet sonra Kureyş’in bir ticaret kervanıyla Şam’a gitmişti. Ticaretini bitirip dönerken yolda hastalanmış Medîne’de vefât etmişti.

Amine hatun beyi Abdullah’ın emaneti olan evladına hamileydi. Yetim olarak dünyaya gözlerini açacak olan evladına karşı kalbi şimdiden merhametle dopdoluydu. Fakat gördüğü birtakım rüyalar ona oğlunun herhangi bir insan olmadığını, endişe etmemesini bildirerek müjdeler veriyordu.

Amine hatun hamileliğinin altıncı ayında bir rüyâ görmüştü. Rüyasında bir zât kendisine şöyle demişti:

“Yâ Âmine! Bil ki, sen âlemlerin hayrına hamilesin. Doğurunca ismini Muhammed koy ve hâlini hiç kimseye açma!”

İnsanlık O Rahmete Muhtaç

Ne zamandan beridir gönüller hak dinin nurundan mahrum kalmış batıl inançlarla, hurafelerle kirlenmişti. Egemenler, kölelik ve sömürü düzeni kurmuş halkların acısını umursamaz vaziyetteydi. Sanki insanoğlu insanlıktan çıkmış birbirini yiyen canavarlar misali vahşileşmişti.

Evvelki Peygamberlerden kalan dini metinler tahrif olmuştu ve artık kimseye güven vermiyordu. Ehl-i kitab din ve mezhep mensupları birbirini katletmekle meşguldü.

Hz. İsa aleyhisselamın müjdelediği son Peygamberin dünyaya gelişine ümit bağlayan ilim sahipleri çekildikleri manastırlarda boyunlarını bükmüş insanların hazin manzarasını kederle izliyorlardı.

Kâinat edep ve hürmet içinde bu manzarayı baştan başa değiştirecek hidayet rehberini bekliyordu. Adeta her varlık kendisine mahsus diliyle, “Alemlere rahmet,” olarak gönderilecek olan o Zat’ın artık dünyaya teşrif etmesi için dua ve niyaza durmuş gibiydi.

Ve nihayet o gün geldi. İşte, Hz. Âdem aleyhisselamdan beri her nesilde nuru alından alına nakledilen o mübarek Zât’ın alametleri görünmeye başlamıştı. Allah’ın Son Peygamberi ebedî saadet yolunun rehberi Muhammed aleyhisselatu vesselam dünyaya geliyordu.

Aylardan Rebiülevvel ayının on ikinci Pazartesi gecesi. Vakit, vakitlerin sultanı, seher vakti.

Alemlere Rahmet olarak gönderilen Kutlu Nebi, Hz. Muhammed sallallahu aleyhi vesellem, dünyaya teşrif etti!

İşte, Fahr-i Kâinat Efendimizin şereflendirdiği bu geceye “Veladet-i Nebi” gecesi diyor ve O’nu bütün kalbimizle, ruhumuzla, her sene yeniden yâd edip doğduğu geceyi onu anlatabilmek ve anlayabilmek için bir fırsat bilerek, kutluyoruz.

Doğum Gecesi Olayları

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin dünyaya geldiği gece birçok fevkalade haller meydana geldi. Gök kubbe o gece pırıl pırıl yanan yıldızlarla adeta kandillerle süslenmiş gibiydi. Yahudi alimler kitaplarında Allah Resulünün geleceğini öğrenmişlerdi. Efendimizin doğduğu gece Ahir zaman Peygamberinin o gece doğduğunu anlamışlardı.

Hz. Âişe annemizin anlattığına göre, Mekke’ye ticaret için gelmiş olan bir Yahudi, Peygamberimizin doğduğu gece, Kureyş meclislerinden birine giderek: “Bu gece çocuğu doğan biri var mı? Bu gece âhir zaman ümmetinin peygamberi doğmuştur. Onun iki kürek kemiği arasında, üzerinde tüyler bulunan siyah sarı karışımı bir ben vardır.” dedi.

Meclistekiler, Yahudinin söylediklerine şaşırdılar. Evlerine varınca olup biteni ailelerine anlattılar. Onlar da:

“Bu gece Abdullah’ın bir oğlu doğdu. O’na Muhammed ismini verildi!” dedi. Bunu Yahudiye haber verince çocuğu görmek istedi. Hz. Âmine mübârek oğlunu onlara gösterdi. Yahudi, Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi vesellem’in sırtındaki nübüvvet mührünü görünce bayıldı. Ayıldığı zaman:

“Vallâhi artık İsrâîloğulları’ndan peygamberlik gitti! Ellerinden Kitap da gitti! Son peygamberin, İsrâîloğulları’nı öldüreceği ve din adamlarının itibarını düşüreceği yazılıdır. Araplar nübüvvetle büyük bir izzet ve şerefe erecekler. Ey Kureyş cemaati! Sevininiz, vallâhi siz, haberi doğudan batıya kadar ulaşacak bir kuvvete mâlik olacaksınız!” dedi. (İbn-i Sa’d, I, 162-163; Hâkim, II, 657/4177)

Kâinatın Efendisi dünyaya teşrif ettikleri gece, gök kubbeden yıldızlar döküldü. Bundan böyle şeytan ve cinlerin gökten haber almaları son bulmuştur.

İbn-i Abbâs radıyallâhu anhümâ’dan şöyle rivâyet edilmiştir:

“Hz. Peygamber aleyhisselatu vesselam pazartesi günü doğdu, pazartesi günü peygamber oldu, pazartesi Mekke’den Medîne’ye hicret etti, pazartesi günü Medîne’ye vardı, pazartesi günü vefât etti. Pazartesi günü (Kâbe’de hakemlik yaparak) Hacer-i Esved’i yerine koydu. Pazartesi günü Bedir zaferini kazandı. Pazartesi günü; ‘Bugün size dininizi tamamladım.’ (Mâide, 3) âyeti nâzil oldu.” (Ahmed, I, 277; Heysemî, I, 196)

Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem, doğmadan önce ve doğduğu sırada birçok hadiseler meydana gelmiştir ki bazıları şunlardır:

O gece, Kabe’deki putlar sarsılarak yere devrildi. İranlıların, tapınaklarında bin yıldan beri hiç sönmeden yanan ateşleri sönmüştür. (İbn-i Kesîr, el-Bidâye, II, 273.)

Kisrâlar beldesi Medâyin saraylarında sütunlar ve kuleler yıkıldı. O zamanlar insanların mukaddes saydıkları Sâve Gölü kurudu. (İbn-i Kesîr, el-Bidâye, II, 273.)

Kâinatın Efendisi dünyaya gözlerini açtıkları gece taşan seller Semave vadisi ve Semave şehrini sular altında bıraktı. Şehir halkı, dehşet içinde kalarak, çareyi dağlara ve tepelere sığınmakta buldu.

Bütün bu gerçekleşen alametler gösteriyordu ki, dünyaya gelen zat; ateşe tapmayı yasaklayacak, puta tapmayı kaldıracak, Fars saltanatını yerle bir ederek, Ehl-i Batıl’ın Allah’ın izni olmadan kutsal saydığı şeylerin kutsallığını ortadan kaldıracaktı.

Mevlid kandilini vesile ederek, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi veselleme olan bağlılığımızı tazelemek ne yüce bir şeref ve ne büyük bir saadettir…

İnsanoğluna dair ne kadar şerefli ve faziletli özellik varsa hepsi Rasûlullah aleyhisselatu vesselamda bir araya gelmiştir. Yaratılmışların en üstünü olan Fahr-i Kainat efendimizin dünyaya gelişinin yıldönümü vesilesiyle biraz olsun hüzünlerimiz dağılıyor, biraz olsun mesrur oluyoruz.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi veselleme mutabaat ederek, bize gösterdiği cennet yoluna uyup, cennette de ona kavuşmak arzusuyla ve cennette O’nun ve ashabının komşusu olma ümidiyle cenneti arzuluyoruz…

O Peygamber ki en gafil, en hatalı müminlerin dahi şefaatinden ümidini kesmediği merhamet kapısı. Bütün hata ve noksanlarımıza rağmen onun ümmetinden olmakla ümitleniyoruz.

Onun teşrifiyle insanlık ab-ı hayata kavuştu. O doğumla birlikte ruhları saran karanlıklar dağıldı, alem İlahi Nur ile aydınlandı.

Mevlid-i Şerif İle Mesrur Oluyoruz

Ya Rasûlullah! Sana, aline, ashabına, senin varisin olan hakiki alimlere ve evliyaya binlerce kez selat ü selam olsun.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi veselleme olan bağlılığımızı tazelemek ne yüce bir şeref ve ne büyük bir saadettir…

Rabbimize, O Şanlı Nebi’nin ümmetinden olmayı bizlere nasip ettiği için gücümüz yettiği ölçüde hamd-u sena ediyoruz.

Getirdiği kurtuluş reçetesine, açtığı cennet yoluna ve sünnet-i şerifine yeniden sımsıkı sarılmayı nasip etmesini Yüce Mevlamızdan niyaz eyliyoruz.

Onun yüce ahlakını, azmini ve sabrını kendimize rehber edinmek için yine Rabbimizden yardımını istiyoruz. İçinde bulunduğumuz bu ahir zamanın çetin imtihanlarına karşı Habibinin hürmetine Kerim Rabbimizin yardımını istiyoruz.

O Peygamber ki en gafil, en hatalı müminlerin dahi şefaatinden ümidini kesmediği merhamet kapısı. Bütün hata ve noksanlarımıza rağmen onun ümmetinden olmakla ümitleniyoruz.

Rabbimiz, bizlere Sevgili Resulü’nün ümmeti olmayı takdir ettiği gibi, ona layık olmayı da nasip eylesin.

Hatalarımızı Kendi katındaki yüksek derecesi hürmetine bağışlasın ve mahşer günü bizi şefaatine nail eylesin… Amin.

Gülistan  Dergisi Araştırma

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum Yazma Kuralları !

1- Küfürlü, Sataşmacı, Spam veya Reklam İçeren Yorumlar Yapmamaya

2-Yaptığınız yorumun, yazıyla alakalı olmasına Spam veya Reklam İçeren Yorumlar olmamasına özen gösteriniz.

3- Her zaman nazik bir üslup kullanmaya dikkat ediniz.

4- Cevap yazma süresi değişiklik gösterebilir.

5- Yorumlarınız Yönetici Onayından Geçtikten Sonra Yayınlanacaktır.

6- Anlayışınız için TEŞEKKÜRLER..

Dost Yurdu Radyo